ABD Merkez Bankası’nın (Fed) enflasyonla mücadele etmek için “şahin” para politikasını sürdüreceği sinyalleri vermesinin ardından dolar diğer para birimleri karşısında değer kazanmaya devam ederken, dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin merkez bankaları döviz piyasasına müdahale ederek oynaklığı düşürmeye çalışıyor.
Para birimlerinin değer kaybı karşısında İngiltere Merkez Bankası (BoE) 200 baz puan faiz artırmaktan çekinmeyeceğini açıklarken, Avrupa Merkez Bankası (ECB) da sözle yönlendirme yaparak piyasaları sakinleştirmeye çalışıyor.
Bu durumdan en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye geldiği halde en son 100 baz puan faiz indirerek politika faizini yüzde 12’ye düşüren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve ekonomi yönetimi, dolar/TL 18,51’i aşarak tarihi zirveye ulaştığı halde sessizliğini koruyor.
TÜM GELİŞMİŞ MERKEZ BANKALARI TEYAKKUZDA
halktv.com.tr sitesinde yer alan habere göre, finansal danışman ve DEVA Partisi Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Rıfat Gencal, global ekonomilerde enflasyonun önemli bir bela olduğu, düşürülmemesi durumunda uzun vadeli birçok ekonomik dengeyi bozabileceği ve gelir dağılımını daha da bozmasının toplumsal huzursuzluğu artıracağı endişeleri ile tüm gelişmiş ülke merkez bankası başkanlarının oldukça şahince mesajlar verdiğine dikkat çekerek, “İletişim önlem alınması yolunda kuruluyor ve faiz artırım süreçleri birbiri peşine devam ediyor. Bunun sonucu olarak sadece kısa vadeli değil uzun vadeli faizlerde önemli yükselişler söz konusu oluyor” dedi.
MERKEZ BANKASI ‘ARKA KAPIDAN’ DÖVİZ SATIYOR
Global ekonomilerdeki bu faiz yükselişlerinin en önemli nedeni enflasyondaki yükselme ve beklentilerdeki bozulmayken TCMB’nin aldığı dövizleri yine “arka kapı” operasyonlarıyla satmaya devam ettiğini belirten Gencal, şunları söyledi:
“Amacının ne olduğu konusunda hâlâ cevap bulunamamış bu müdahale ise Türkiye’nin riskli durumunu daha da riskli hale getiriyor. Türkiye’nin yıl sonuna kadar cari açık finansmanı için yıl sonuna kadar en az 15 miyar dolarlık bir fonlama bulması gerekiyor. Diğer yandan yıl sonuna kadar vadesi dolacak 24 milyar dolar borcun tekrar çevrilemeyebilecek kısmı için en iyimser tahminle 5 milyar dolarlık bir ek fonlamaya daha ihtiyaç duyacağız. Kısaca yıl sonuna kadar en iyimser tahminle 20 milyar dolar kaynak bulunması gerekirken, Türkiye’deki ekonomi kurumları, başta TCMB olmak üzere global risklerden bihaber gibi hareket ediyorlar.
Diğer taraftan kur korumalı mevduatta mudilere kur farkından ortaya çıkabilecek yüklü miktarların ödenmemesi için TCMB kuru baskılamaya devam ediyor. Enflasyon karşısında servetinin eridiğini gören yatırımcıların ise vade tarihlerinde alacakları pozisyon TL için ayrıca bir risk oluşturuyor. Diğer taraftan kurun baskılanması fakat üretim maliyetlerinin doğalgaz, elektrik başta olmak üzere büyük artışlar göstermesi de ihracatçının elini kolunu bağlayan diğer bir nokta. İhracatın son aylarda hız kesmesi de ülkenin döviz kazancı ve TCMB’nin rezerv artışları önündeki engellerden biri.”
TÜRK LİRASI SÜREKLİ DEĞER KAYBEDİYOR
“Temmuz ayı sonundan bugüne (27 Eylül 2022) kadar, yani Rusya’nın Türkiye’ye Rosatom’un nükleer santral parasını ön yüklemeli olarak göndermeye karar verdiği tarihten itibaren TCMB TL’yi aylık TL mevduat faiz +/- bir miktar da risk primi içerecek şekilde yıllıklandırılmış haliyle devalüe etti. Ağustos ayında TL’nin yıllıklandırılmış yüzde 17,5’ler civarında, eylül ayında da yıllıklandırılmış yüzde 21,34’ler civarında dolar karşısında değer kaybettiği görülüyor” diyen Gencal, sözlerini şöyle tamamladı:
“Özetle dışarda ciddi bir kasırganın ve kusursuz fırtınanın tüm göstergeleri varken, ekonomi yönetimi hâlâ müzik çalıp dans etmeye devam ediyor ve kaptan gemiden kat be kat büyük dalgaları aşmak için en son kozunu gemiyi dalgaların üzerine doğru sürerek oynuyor.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***