DİYARBAKIR – Kürtlerin cenazelerine yönelik baskıların arttığına dikkat çeken İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, “Cenazenin torba içinde teslim edilmesi, resmi ideolojinin Kürt’e dair düşüncesini yansıtıyor” dedi.
Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrar ederek savaşı tırmandıran AKP iktidarı, insanın en temek hakkı olan yaşam hakkını yok saydığı gibi, yaşamını yitirdikten sonra da gömülme hakkına müdahale ediyor. Dersim’de de 2017 yılında yaşamını yitiren Agit İpek’in cenazesi 2020’de bir kutuya konularak annesi Halise Aksoy’a kargo ile gönderildi. Bir cenazenin kargo ile ailesine teslim edilmesine tepkiler sürerken, Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı Pirejman Mahallesi kırsalında 2021’de çıkan çatışmada yaşamını yitiren Zindan Yeni’nin cenazesi, 8 ay sonra bir saklama kabı içerisinde babası Hasan Yeni’ye teslim edildi.
Kürtlerin cenazesine dönük saldırıların en son örneği ise, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren Hakan Arslan’ın kemiklerinin 7 yıl aradan sonra babasına bir torba içinde teslim edilmesi oldu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, cenazelere dönük saldırılara ilişkin konuştu. Zeytun, Kürt sorununun çözümsüzlüğünün baskı ve insanlık dışı uygulamaları arttırdığını söyledi.
KÜRT SORUNUNDA ÇÖZÜMSÜZLÜK
Şiddet ve çatışma ortamında, özellikle kamu görevlilerinin cenazelere dönük benzer suçlar işlediğini belirten Zeytun, “Bu suçları ifade etmek gerekirse; kargoyla cenazenin gönderilmesi, bir torba ile cenazenin teslim edilmesi, kişilerin cenazelerinin toplu mezardan alınarak kaldırımlara gömülmesi, kişilerin cenazelerine katılımının engellenmesi gibi çok farklı şekildedir. Özellikle, 2015 şiddet ortamında bu suçlar işlenmeye başlandı. Bütün bunlar elbette ki Kürt meselesinin çözümsüzlüğü ile ilgili meselelerdir ve devletin bu mesele bağlamında şiddet aygıtını kullanmasıyla ilgilidir. Yas hakkına, gömme ve gömülme hakkına, kişinin hatırasına saygıya dair bütün meseleler, Kürt meselesinin çözümsüzlüğünün getirdiği uygulamalardır” dedi.
Hakan Arslan’ın cenazesinin bir torba içerisinde Diyarbakır Adliyesi’nden teslim edilmesine dair konuşan Zeytun, “Tabi bu işlemi yapanlar ve karar verenler açısından bir hak hukuk sorunu olduğu gibi aynı zamanda bir etik meseledir de. Bir hak veya suç meselesinin ötesinde; gerçekten de bir etik meseleye dokunan bir davranış. Geride bırakılanların, ölen kişinin hatırasına saygı gibi bir talebi var. Ve bu talebin karşılanması gerekiyor. Devletin, kamu görevlilerinin hukuku ve bütünüyle de toplumsal meseleleri hassasiyeti gözeten bir davranış içerisinde olması gerekiyor. Bu aynı zamanda yakınlarını kaybedenlerin bu haklarını teslimiyeti, iadesi ve saygı göstermeleri kamu görevlileri açısından bir zorunluluktur” diye konuştu.
RESMİ İDEOLOJİNİN YANSIMASI
Zeytun, oradaki görevlilerin yakınının cenazesini torba içinde teslim alan babaya “empatiyle” yaklaşması gerekirken, resmi ideolojinin Kürde dair düşüncelerini yansıtan bir görüntüyü ortaya çıkardıklarını söyledi. Zeytun, ulusal veya uluslararası mevzuat ya da benzer dünya deneyimlerinden yola çıkılarak oluşturulan sözleşmelere de bakıldığında; kişilerin yas hakkı, gömme ve gömülme hakkı gibi aile ve kişinin hatırasına saygınlık gösterilmesi gerektiğini belirterek, “Ulusal mevzuat açısından geride kalanların manevi haklarına saygınlığı ihlal eder bir şekilde davrandıklarını, elem ve acı içerisinde olan kişiye bu şekliyle teslimin o kişi üzerinde bıraktığı psikolojik tahribatı da düşündüğümüzde kesinlikle bu bir işkence ve kötü muameledir” dedi.
‘TAHRİBAT YARATMAK İSTİYORLAR’
Saldırıya uğrayan cenazeleri alan ailelerin psikolojik olarak etkilendiklerini aktaran Zeytun, “Bu durumdan geriye kalanların çok büyük bir acıyla baş başa kaldığını ifade etmek gerekiyor. Hatırlarsınız, Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesine yapılan insanlık dışı eylem neticesinde kendisi çok etkilenmiş ve hapishanede bu durumun tetiklemesi sebebiyle de şu anda ağır hasta durumunda. Bu konuda farklıca uygulamalar ve neticeler sebebiyle çoğu insan üzerinde bu tahribat yaratılmak isteniyor. Bu açıdan her ne kadar ceza kanununda gömme ve gömülmeye dair bir uygulama yoksa da insani standartlara göre teslimi mümkün olabilirdi” diye konuştu.
İNSANCIL HUKUK GÖZETİLMELİ
Benzer uygulamalarda yetkili kişilerin sorumluluklarına da dikkat çeken Zeytun, siyasal alanın etkisiyle hareket eden yargı politikası ve yargıçların da yapılanlardan sorumluluklarının olduğunu söyledi. Zeytun, “Hangi işlemi nasıl yapacakları konusunda elbette ki insancıl hukuku gözetmeliler. Toplumsal hassasiyeti, kültürlere saygıyla karşılayacak şekilde davranmaları beklenir ama resmi ideolojiyle ve güncel politikalarla hareket eden yargıçlardan bunu şuan için beklemek mümkün değil” dedi.
‘KABULLENMEMEK GEREKİYOR’
“Devletin zora ve baskıya dayanan bu tür uygulamalarını kabullenmemek gerekiyor” diye devam eden Zeytun, “Bütün toplumsal hassasiyetleri Kürtlerin kültürüne aykırı bir şekilde ifade bulan bu uygulamanın yetkililerce araştırılması ve soruşturulması gerekiyor. Bu konuda insan hakları savunucuları olarak hukuki şikayetlerimizi yaptık. Kişinin hatırasına ve geride kalanların yas hakkına aykırı olarak gerçekleşen, aynı zamanda ölen kişinin yakınlarına işkence ve kötü muamele yapan bu haksız eylemde bulunan kişilerin etkin bir soruşturmayla cezalandırılması gerekiyor” şeklinde ifadeler kullandı.
‘DAYANIŞMA BÜYÜTÜLMELİ’
İHD olarak ailelere hukuki destekte bulunmaya devam edeceklerini aktaran Zeytun, devamla şunları söyledi, “Genel itibariyle hak ve adalet savunucularını, bu haksızlık kime yapılırsa yapılsın, bu haksızlığa karşı hukuki ve etik meseleleri dert edinmesi ve haksızlığa uğrayanın, mağdurun kim olduğuna bakmaksızın yanlarında olması gerekiyor. Son dönemde artarak devam eden baskıya ve zora dayanan güvenlikçi ve otoriter politikaların dışında hak savunucuların özellikle dayanışmada bulunmaları gerektiğini ifade etmek istiyoruz” dedi.
MA / Eylem Akdağ
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***