BM Bağımsız Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyonu, Cenevre’de süren BM İnsan Hakları Konseyi 51. Oturumu kapsamında 22 Eylül birleşimine sunacağı “Suriye Arap Cumhuriyeti üzerine İnceleme Raporu”nu basına tanıttı.
Komisyon, 1 Ocak-30 Haziran 2022 dönemini kapsayan ve Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarının da savaş suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine yer verdiği, saha araştırmalarına dayanan rapor konusunda Başkan Paulo Pinheiro ve komisyon üyeleri Hanny Magally ve Lynn Welchman’ın katıldıkları toplantıda basını bilgilendirdi.
‘SURİYE YENİ BİR SAVAŞI KALDIRAMAZ’
Bianet’in aktarımına göre Komisyon Başkanı Paulo Pinheiro, bugün basına sunulan Komisyonun Suriye’deki insan hakları durumu üzerine 2022’nin 1 Ocak’tan 30 Haziran’a kadar ilk altı aylık dönemini kapsayan 50 sayfalık raporu sunarken şöyle konuştu:
“Suriye daha geniş çaplı bir savaşa dönüşü kaldıramaz, ancak bu noktaya doğru gidiyor olabilir. Bugün Suriyeliler, bu uzun süreli çatışmanın yıkıntıları arasında giderek artan ve dayanılmaz zorluklarla karşı karşıya. Milyonlarca insan yerinden edilme kamplarında acı çekiyor ve ölüyor, kaynaklar kıtlaşıyor ve bağışçıların yorgunluğu artıyor.”
‘YENİ TÜRK KARA HAREKATI TEHDİDİ ÇATIŞMALARI ARTIRDI’
Komisyon, yeni bir Türk kara harekatı tehdidi sürerken, kuzeyde Türkiye ve Türkiye destekli güçlerle Kürtlerin önderliğindeki güçler arasındaki çatışmalar ve seferberliğe dikkat çekti. Raporda, kuzey Halep’te en az 92 sivilin ölümü ve yaralanmasına yol açan ve sivil konutları, okulları, camileri, sağlık kuruluşlarını ve resmi yapıları tahrip eden saldırıları detaylı olarak değerlendiriyor.
Komisyon, bu ürkütücü örneğin tekrarlanmasıyla Ağustos’ta El Bab’da kalabalık bir Pazar yerinin bombalanması ve beşi çocuk, en az 16 sivilin ölümü ve en az 36 kişinin yaralanması da dahil olmak üzere son zamanlarda meydana gelen birkaç ölümcül olayı inceliyor.
Komiser Lynn Welchman, “Bu uzayan çatışmada İsrail’in yanı sıra ABD, Türkiye ve İran destekli güçlerin süre giden operasyonlarını da görüyoruz” dedi. Buna ek olarak, Rusya, özellikle sivilleri hedef alan ve 200 binden fazla insana hizmet veren bilinen bir su dağıtım tesisi de dahil olmak üzere gıda ve su kaynaklarını hedef alan hava saldırılarıyla ilgili olarak Suriye Hükümetine aktif destek veriyor. Daha geçtiğimiz hafta, gerçekleşen yeni hava saldırıları, şu anda önceki saldırılarla ilgili soruşturmaların sürdüğü İdlib ilinde ölüm ve yaralanmaların artmasına yol açtı.” dedi.
Çatışmanın ön saflarına yakın yerlerde yaşayan aileler, bu bölgelerde hükümet yanlısı güçlerin karadan karaya açtıkları ateşin altında kaldı. Raporda çocukların okula, erkeklerin dükkânlarına giderken ya da bütün bir ailenin akşam çayı için evlerinin önünde bir araya geldikleri sırada -öldürüldükleri aktarıldı.
50 SAYFALIK SURİYE RAPORU
Soruşturma Komisyonu tarafından hazırlanan 50 sayfalık raporda, Suriye topraklarındaki bütün silahlı aktörlerin devam ettirdiği hak ihlallerinin belgelendiği belirtildi. Sivillere ve sivil yerleşimlere dönük saldırılar, ifade özgürlüğünü kısıtlanması, özel mülkiyete zorla el koyma gibi hak ihlallerinin devam ettiğine vurgu yapıldı. Raporda, bu ihlallerin birçoğunun savaş suçu kapsamında değerlendirebileceğinin altı çizildi.
SAVAŞ SUÇLARI
Suriye hükümeti güçleri ile TSK ve bağlı paramiliter güçlerin denetimindeki İdlib’de, bu güçlerin işlediği hak ihlallerine yer verildi. Raporda, ayrıca yine Türkiye ve ona bağlı paramiliter güçlerin denetimi altındaki Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê bölgelerinde yaşananlara da ayrıntılı bir şekilde değinildi.
“Suriye Milli Ordusu” (SMO) ve bağlı güçlerin Efrîn’de savaş suçu kapsamında ele alınacak uygulamalarının 2021’den itibaren artarak sürdüğü belirtilen raporda, “Kürt güçleri ve Özerk Yönetimle bağlantılı olduğu iddia edilen siviller, keyfi bir şekilde gözaltına alınıyor, işkenceye maruz bırakılıyor ve bazıları gözaltında kaybediliyor. Tutuklananların bazılarının akıbeti ise bilinmiyor. Yine gözaltına alınan veya tutuklanan kadınlar cinsel saldırılara maruz kalıyor” diye kaydedildi.
Raporda, SMO ve ona bağlı tugayların, Efrîn’de tarım arazileri de dahil olmak üzere özel mülkiyete el koyma ve birçok insanı bölgeyi terk etmeye zorlamaya devam ettiğine de vurgu yapılarak, bunların da savaş suçu kapsamına girdiği belirtildi.
TSK’NIN ÖZEL MÜLKİYETE EL KOYMASI
Türkiye’nin, kendi kontrolü altındaki alanlarda yaşanan hak ihlallerinden sorumlu olduğunun hatırlatıldığı raporda, “TSK ve SMO tugayları askeri amaçları için sivil mülkleri kullanmaya devam ediyor. Örneğin, Resulayn bölgesindeki Davudiye köyünün Kürt sakinlerinin evlerine dönüşü, 2020’den beridir engellenmeye devam ediliyor ve birçoğunun evleri yıkıldı. Yine köylülerin tazminat talebi kabul edilmiyor. Yakın tarihli uydu görüntüleri, köyde TSK’ya ait üs ve tesislerin varlığını korumaya devam ettiğini doğruladı. TSK’nın özel mülkiyete el koyması ve köylülerin tazminat hakkının yok sayılması, uluslararası insancıl hukukun ihlali anlamına gelebilir” ifadelerine yer verildi.
KONTROLÜ ALTINDAKİ BÖLGELERDEN TÜRKİYE SORUMLU
Rapor Türkiye’nin etkin kontrolü altındaki alnalrada kamu düzeni ve güvenliğiyle kadın ve çocukalara özel koruma sağlanmasından Türkiye’nin sorumlu olduğuna dikkat çekiyor.
Raporda 8 Ocak 2022’de Kobanê merkezine yönelik olarak “Türkiye’den ateşlenmiş 120 mm’lik havanlarla yapılan saldırıda, bir sivil[in] hayatını kaybetti[ği] ve aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 12 kişi[nin] yaralandı[ğı]” kaydedildi. Komisyon “Kentsel alanları ve köyleri vurmak için güdümsüz patlayıcı silahların kullanılması, sivillerin ölümüne ve yaralanmasına neden olan ayrım gözetmeyen bir saldırı başlatmanın savaş suçu olduğuna inanmak için makul nedenler [olduğu]” yolunda görüş açıkladı.
Raporda Türkiye’nin son dönemde bölgede düzenlediği SİHA saldırılarında da sivillerin de hedef alındığı kaydedildi.
KAMPLARDA ŞİDDET, GÖZALTINDA İŞKENCE
Savaş sebebiyle yerinden edilen kişilere ve bu kişilerin kaldığı kamplardaki duruma da değinen rapor, Suriye’nin kuzeyindeki el Hol kampındaki güvenlik durumunun kötüleştiğini ve raporlara göre, kampta 1 Ocak-31 Ağustos 2022 tarihlerinde 34 cinayet işlendiğini kaydetti:
“El Hol ve kuzeydoğudaki diğer kamplardaki çocukların durumu özellikle endişe verici. Yeterli sağlık hizmeti ve eğitimden yoksunlar; çoğu çocuk, kamplardaki şiddet sebebiyle travmatize olmuş durumda.”
Rapora göre, Suriye’nin kuzeydoğusundaki gözaltı kamplarında tutulan yüzlerce Iraklı çocuk, bu yıl Irak’a iade edildi. Bunun yanı sıra, pek çok Avrupa ülkesi de söz konusu kamplarda tutulan kendi vatandaşı kadın ve çocukları ülkelerine geri getirdi.
Komisyon ayrıca son araştırmaları ile Şam hükümetince gözaltına tutulan kişilere yönelik insanlığa karşı suç ve savaş suçu kapsamında değerlendirilebilecek işkence ve kötü muamele vakalarını teyit etti:
“Bu tür savaş suçları ve ölümler, silahlı grupların kontrolündeki gözaltı tesislerinde de kayıtlara geçti.”
MÜLTECİLER
“Bugüne kadar on binlerce Suriyeli’nin zorla kaybedildiğini” de ortaya koyan rapor, “Hükümet güçleri, kayıpların akıbetini kasıtlı olarak gizleyerek kayıp yakınlarına acımasız, insanlık dışı veya insanlık onuruna sığmayan muamele yapmaya devam ediyor” değerlendirmesine bulundu.
Rapor ayrıca kadınlar ve kız çocuklarının karşı karşıya kaldığı cinsiyet temelli şiddet ve hak ihlalleri ile başka ülkelerde bulunan Suriyeli mültecilerin durumuna da dikkat çekti. Buna göre, Suriye’ye dönen pek çok Suriyeli’nin gözaltına alındığı ve tutuklandığı bir dizi vaka da kayıtlara geçti.
Bazı komşu ülkelerin Suriyeli mültecilerin Suriye’ye geri gönderilmesi için somut planlar yaptığını da kaydeden Komisyon, “Geri dönüşler bir seçenek olmalı ve güvenli, insan onuruna yaraşır ve gönüllü bir şekilde olmalı” dedi. (SD)
Rapor, 12 Eylül’de başlayan BM İnsan Hakları Konseyi 51. Oturumunun 22 Eylül’deki birleşiminde görüşülecek.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***