8 Eylül’de Meriç Nehri’nden Yunanistan’a geçerken botunun alabora olmasıyla suya düşen ve kendisinden bir daha haber alınamayan elektrik-elektronik mühendisi 28 yaşındaki Yunus Emre Ayyıldız’ın akıbetindene endişe ediliyor. Kardeşi ile birlikte yola çıkan ve Yunanistan’a sığınan Himmet Ayyıldız (29) yetkililere seslenerek acil yardım istiyor.
Kendisi de bilgisayar mühendisliği okuyan, aynı zamanda elektrik-elektronik mühendisliği lisansı ve yüksek lisansı olan Himmet Ayyıldız, “Niğde’deki baba ocağından birlikte yola çıktık, Meriç’in kıyısına birlikte ulaştık.” diyerek o anları ve sonrasını şöyle anlatıyor:
‘EN SON BEN YÜZME BİLMİYORUM ÇIĞLIĞINI DUYDUM’
“8 Eylül Perşembe günü Meriç kıyısına ulaştık. 4 kişilik küçük bir gruptuk. Botu kullanan kişi ve gruptan biri kardeşim Yunus Emre olmak üzere iki kişi öndeki bota bindi. Açıkçası kardeşimi ağırlığı dengelemek için öndeki bota bindirmiştik. Karşı kıyıya geçtiklerinde akıntının da etkisiyle bizden uzaklaştılar ve gözden kayboldular. Sonra bağırış çağırış sesleri gelmeye başladı. En son kardeşimin ‘Ben yüzme bilmiyorum’ diyen çığlığını duydum. Daha sonra diğer arkadaşı ‘Gitti gitti’ diye feryat etti… Botu kullanan insan kaçakçıları kardeşimi sudan karaya aldıklarını söylediler, meğer yalanmış. Arkasından beni geçirdiler. Meriç’in Yunanistan kıyısına vardığımda her yeri aradım, taradım, fakat bulamadım kardeşimi. Karaya çıkardık diye söylediklerine göre yolda karşılaşırız diye yürümeye başladık. Yine haber yoktu. Kardeşimin kolunda GPS sinyali gönderen bir saat vardı, sanırım suyla temasından dolayı devre dışı kaldı. Telefonuna da ulaşamadık.”
KARDEŞİ İLE BİRLİKTE YOLA ÇIKTI
Kardeşi ile birlikte bota binen diğer kişinin Yunan askerleri tarafından gözaltına alındığını ve Türkiye’ye geri itildiğini, kaydeden Himmet Ayyıldız, “O kişi Türk askerleri tarafından gözaltına alınmış ve tutuklanmış. Ailesine ulaştık.” diyerek, kardeşinin en son akıntıyla birlikte sürüklendiğini ve gözlerden kaybolduğunu aktarıyor.
Kardeşi Yunus Emre’den yaklaşık 20 dakika sonra karşı kıyıya geçebildiğini belirten Himmet Ayyıldız, “Zaman ve uzaklık farkı vardı biraz. Ondan dolayı benim arama çalışmalarım sonuçsuz kaldı. Bizi karşı kıyıya geçirecek kaçakçılarla da tartışma olmuştu. Bize can yeleği giydirmediler. İki ülke tarafında da yakalanma riski vardı. O yüzden her şey çok acele oldu.” şeklinde konuşuyor.
‘HAYATTA OLABİLİR’
Umudunu yitirmediğini söyleyen Himmet Ayyıldız, “Kardeşim hala hayatta olabilir. Bir hastanede ya da karakolda olduğunu düşünmek istiyoruz. Türkiye tarafına itilseydi haberimiz olurdu. Daha kötüsünü aklıma getirmek istemiyorum ama bir şekilde ulaşmak istiyorum. Kardeşimin bulunmasını istiyorum.” diyor.
İKİ MÜHENDİSİ KARDEŞ DE AYNI KADERİ PAYLAŞTI
Deri işinde çalışan bir babanın ve ev hanımı bir annenin oğlu olan Yunus Emre ve Himmet Ayyıldız kardeşlerin ikisi de yüksek öğrenim görmüş. Kardeşinin elektrik-elektronik mühendisi olduğunu, fakat hakkındaki soruşturmalardan dolayı mesleğini yapamadığını söyleyen Himmet Ayyıldız, “Kardeşim başka yerde çalışamayınca babamın deri atölyesinde işe başladı. Mühendislik diploması vardı ama beden işçisi olarak ekmeğini kazanıyordu.” diyor.
Ayyıldız yaşadıkları süreci şöyle anlatıyor:
“2016’da darbe girişiminden hemen sonra kardeşimi ‘hakkında soruşturma var’ diyerek Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi’nden çağırdılar. Henüz üçüncü sınıftaydı. (Sonrasında Konya’dan soğuduğu için okulu memleketimiz Niğde’de Ömer Halisdemir Üniversitesi’nde bitirip mezun oldu) Biz okula savunma vermeye gittik. O sırada Niğde’deki evimize polisler gelmiş bizi gözaltına alabilmek için. Konya’da kardeşim tutuklandı ve 14-15 gün gözaltında kaldı. Sonra tutuklandı ve Konya E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 9 ay tutuldu. Sonrasında tutuksuz yargılanmasına devam edildi. Mahkeme 2018’in mayıs ayında ‘Terör örgütüne üye olmaktan’ 7 yıl 6 ay ceza verdi. Şu anda dosyası Yargıtay aşamasındaydı. Benim de aynı problemlerim vardı. Ben de 4,5 ay cezaevinde kaldım. İkimiz de Konya’da yattık.”
Kendisinin hem elektrik-elektronik mühendisi hem bilgisayar mühendisliği lisansı okuduğunu belirten Himmet Ayyıldız, “Tutuklandıktan sonra yüksek lisans yaptım. Dava süreci devam ederken bir umut beraat ederiz diye çalıştık ama benim de dosyam Yargıtay’da.” diyerek bir süre Adana’da AR-GE şirketlerinde çalıştığını, en son İstanbul’da bir medikal şirketinde iş bulabildiğini anlatıyor.
‘UMUT KALMAYINCA ÜLKEMİZİ TERK ETTİK’
“Umudumuz kalmayınca Türkiye’yi terk etmeye karar verdik” diyen Ayyıldız, ailesinin önce karşı çıktığını ama kararlarında ısrarcı olduklarını kaydediyor: “Yine cezaevine alacaklardı. Hem kardeşim hem de ben cezaevinde çok ilkel koşullarda kaldık. 70 metrekare alanda 50 kişi kaldık Konya E Tipi kapalı Cezaevi’nde. Kardeşim kendi hocaları ve akademisyenleriyle birlikte kalmıştı. Selçuk Üniversitesi’nin eski rektörü de vardı koğuşunda.”
Kardeşi Yunus Emre için, “Kardeşim diye söylemiyorum, dünyanın en iyi insanı kim deseler o derim” diyen Himmet Ayyıldız, “Hiç kimseye bir zararı dokunmazdı, asla kötü düşünmezdi. Hiç kimseye karışmazdı işine bakardı sadece. Her şeye saygısı vardı. İnsanların da hayvanların da dostuydu” ifadelerini kullanıyor.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***