Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 3 Ağustos 2015 günü toplu iş sözleşme görüşmeleri sırasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önüne yürüyerek taleplerini dile getirmek istedi.
KESK’e bağlı SES üyelerine polis gaz, cop ve plastik mermi ile müdahale etmiş; dağılmayan SES üyeleri, müdahalenin ardından pankart ve flama olmadan bakanlığa yürümeyi kabul etmiş ve Bakanlığa giren heyetin görüşmelerinin sonlanmasını beklemişti. Görüşmenin sona ermesinin ardından yapılan basın açıklaması sonrasında sendika üyeleri, kendiliğinden ve olaysız bir şekilde dağılmıştı.
Olay üzerine üç SES yöneticisi Belkıs Yurtsever, İbrahim Kara ve Şinasi Dursun, kendilerine müdahale eden kolluk güçleri, sorumlu amirler ile dönemin Ankara İl Emniyet Müdürü, Ankara Valisi hakkında kasten yaralama ve görevi kötüye kullanma suçlarından soruşturma başlatılması talebiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu.
DAVA, AYM’YE TAŞINDI
Başsavcılık, Ankara Valisi hakkında soruşturma yapma yetkisinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda olduğunu belirterek soruşturmanın ayrılmasına karar verdi. Başsavcılık, soruşturmada, Ankara Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ve Ankara İl Emniyet Müdürü hakkında müşteki müracaatının işleme konulmamasına karar verdi.
SES yöneticilerinin bu karara itirazı da Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından kesin olarak reddedilince dava AYM’ye taşındı.
AYM İHLAL KARARI VERDİ
AYM, polisin müdahalesi sırasında yaşananlara ilişkin SES yöneticilerinin yaptığı başvuru üzerine, insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme yasağının ihlal edildiğine hükmetti. Yargı süreci sonunda konunun taşındığı Anayasa Mahkemesi şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Yürüyüş yapılması planlanan güzergâhın Ankara’nın işlek caddelerinden birinde olmadığı, aksine ÇSGB binasına giden oldukça dar ara sokaklardan birinin seçildiği belirtilmiş ve bu mesafenin yaklaşık bir kilometre olduğu gözetilerek yürüyüşe engel olunmaması hâlinde trafiğin sadece kısa bir süre aksayacağı değerlendirilmiştir.
Serbest Görüş:
Kamuya açık bir alanda yapılan barışçıl bir gösteri yürüyüşünün engellenmesi, katılımcıların dağıtılması şeklindeki müdahale ile başvurucunun toplu şekilde gösteri yürüyüşü gerçekleştirme, pankart taşıma ve slogan atma yoluyla fikirlerini ifade etme hakkından mahrum bırakılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı, dolayısıyla müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***