HABER MERKEZİ – Ankara, İstanbul, Antalya ve İzmir’de yapılan eylemlerde, ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan, Cihan Yaşar ve Hüseyin Durmaz’ın derhal serbest bırakılmasını istendi.
Ankara, İstanbul, Antalya ve İzmir’de hasta tutukluların drumuna dikkat çekilmek amacıyla eylemler düzenlendi.
İSTANBUL
İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, hasta tutukluların durumuna dikkat çektikleri “F Oturumu” eyleminin 547’ncisini gerçekleştirdi. Dernek binası önünde yapılan bu haftaki eylemde, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevinde 84 yaşındaki ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan’ın durumuna dikkat çekildi. Eylemde, “Hasta mahpus serbest bırakılsın” pankartı taşınırken, sık sık “İnsan haklarıyla insandır”, “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır”, “Tedavi haktır engellenemez” ve “Mehmet Emin Özkan serbest bırakılsın” sloganları atıldı. Tutuklu yakınlarının yanı sıra çok sayıda insan hakları üyesi de açıklamaya katıldı.
Bu haftaki açıklamayı İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi avukat Jiyan Tosun okudu. İHD verilerine göre; 651’i ölüm sınırında olmak üzere toplam en az bin 517 ağır hasta tutuklu ve hükümlü bulunduğuna dikkat çeken Tosun, bu sayının ölümler, tahliyeler, tedavi ve sağlık hakkına erişimde yaşanan sorunlar nedeniyle değişiklik gösterse de hasta tutuklu ölümlerindeki artışın, konunun ciddiyetini gözler önüne serdiğini vurguladı.
YAŞADIĞI SAĞLIK SORUNLARI
Ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan’ın 26 yıldır cezaevinde tutuklu bulunduğunu ve ileri derecede kalp, KOAH, tansiyon, alzheimer hastası olduğunu belirten Tosun, yapılan tetkiklerde Özkan’ın beyninde kist tespit edildiğini söyledi. 10 yıl önce kalp damarlarına stend takılan, ileri derecede kemik erimesi sorunu yaşayan Özkan’ın, yürüyememekte, konuşamamakta, ileri derecede duyma ve görme problemleri yaşamakta olduğunu kaydeden Tosun, tutuklu olan oğlunun yardımı ile yaşamını sürdürdüğünü dile getirdi.
TAHLİYE EDİLMİYOR
Özkan’ın cezaevinde kaldığı süre içinde bugüne kadar 5 kez kalp krizi geçirdiğini vurgulayan Tosun, hastanenin verdiği “cezaevinde kalamaz” raporlarına rağmen Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından verilen raporların göz önünde bulundurularak tahliye edilmediğinin altını çizdi. Tosun, “Yakınlarından alınan bilgiye göre; Mehmet Emin Özkan 2 Eylül’de ani gelişen bir rahatsızlık nedeniyle hastaneye kaldırılmış, yoğun bakım ünitesinde bir süre tedavi gördükten sonra normal servise alınmış, ardından hapishaneye geri götürülmüştür. Hastane sürecinde bilgilendirilmeyen aile olayı sonradan öğrenmiştir” diye belirtti.
ÖZAKAN’IN YAŞAM HAKKI TEHDİT ALTINDA
Özkan’ın sağlık ve yaşam hakkına yönelik ciddi tehditlere rağmen, cezaevinde tutulduğunu belirten Tosun, ATK’ye yapılan tüm başvurularda “hapishanede kalabilir” şeklinde rapor vermesinin hak ihlali olduğunu ve kabul edilemez olduğunun söyledi. “Sağlığına kavuşması neredeyse imkansız hale gelmiş olan Özkan’ın serbest bırakılarak tedavi ve bakımının iyi koşullarda sürdürülmesi durumunda, daha uzun yaşaması ve son günlerini ailesiyle geçirmesi mümkün olacaktır” diyen Tosun, Özkan ve tüm hasta tutukluların serbest bırakılarak sağlık ve yaşam haklarının korunması için, yetkilileri göreve kamuoyunu duyarlılığa çağırdı.
İZMİR
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için düzenlediği eylemin 257’nci haftasında Konak eski Sümerbank önünde bir araya geldi. Açıklamada, “Susma suça ortak olma, ölüyorlar” ve “Ağır hasta mahpuslar ölüyor susma” pankartları açıldı. İHD İzmir Şube Sekreteri Ali Aydın, Kırıklar Cezaevi’nde bulunan 53 yaşındaki Hüseyin Durmaz’ın durumunu kamuoyuyla paylaştı.
19 YILDIR CEZAEVİNDE
1995’de tutuklanan ve 1996 ölüm orucuna katılan ilk ekibinde yer alan Durmaz’ın aynı yıl tahliye olduğunu 1998 yılında ise tekrar tutuklandığını ifade eden Aydın, “19 Aralık 2000’deki ‘hayata dönüş’ operasyonunda Ümraniye Hapishanesi’nde idi. Daha sonra Kandıra 1 Nolu Hapishanesi’ne gönderildi. Buradan AİHM’ de ‘uzun tutukluluk’ gerekçesi ile açtığı davayı kazanıp 2011 Ocak ayında tahliye oldu. Müebbet hapis cezası ile yargılanan Durmaz’ın cezası Yargıtay tarafından onaylanınca tekrar tutuklanıp 2017’ de hapse atıldı” dedi.
‘KEMOTEREPİ TEDAVİSİ GÖRÜYOR’
2021 yılı temmuz ayında sol kaburgasına yapışık bir kitlenin fark edildiğini ifade eden Aydın, koronavirüs önlemleri nedeniyle ancak 6 Ekim 2021’de ilk kez dahiliye uzmanı tarafından muayene edilebildiğini söyledi. Aydın, “Göğüs Cerrahisi, Ortopedi uzmanının muayene ve tetkiklerinden sonra 13 Haziran 2022’de PET çekimi yapıldığında, malign (kanser) şüphesi ortaya çıktı. Cezaevi gidiş gelişlerindeki sevk zincirinde uzamalar sonucu ve bir dizi tahlilden sonra bu tanı ancak 30 Haziran’da netleşti ve 9 Ağustos’ta ‘Multiple Miyelom’ ön tanısıyla kemik iliği biyopsileri yapıldı. Biyopsi sonucu tanı kesinleşti ve Hüseyin Durmaz Kemik İliği Kanseri tanısıyla 30 Ağustos’ta kemoterapi almaya başladı. 30 Ağustos 2, 6 ve 9 Eylül’de kemotreapi tedavisi görerek ilk kürlerini aldı. Şu anda 3 haftalık süreci kaldı. Her hafta birer kez ayakta kemoterapi alacak. Sonra gerekli tetkikler yapılıp tedavinin seyrine karar verilecek” diye belirtti.
AYAKTA TEDAVİ GÖRÜYOR
Durmaz’ın yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle enfeksiyon kapmaması gerektiğine dikkati çeken Aydın, ayakta tedavi gören Aydın’ın ring aracıyla cezaevine götürülüp getirilmesinin sağlığında olumsuz etki yarattığını ifade etti. Durmaz’ın durumunun ATK sürecinden sonra netleşeceğini belirten Aydın, “Diyet yemekleri ve tuzsuz yüksek proteinlerle beslenmesi gereken Durmaz’ın diyetine uygun, dışarıdan alabildiği tek şey yoğurttur. Bu da onun beslenmesinde sorun yarattığı için hastalığının ilerlemesine neden olacaktır” dedi.
Aydın, Durmaz’ın tedavi sürecinin tamamlanabilmesi için infazının ertelenmesi gerektiğini söyledi.
Açıklama yapılan 5 dakikalık oturma eyleminin ardından son buldu.
ANKARA
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için gerçekleştirdikleri eylemlerin 419’uncu haftasında İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi önünde bir araya geldi. “Tedavi Haktır Engellenemez ve Hasta Mahpuslar Serbest Bırakılsın” pankartının açıldığı açıklamaya çok sayıda kişi katıldı. İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı Sevil Turgut, Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan ağır hasta tutuklu Cihan Yaşar’ın durumuna değindi.
YAŞAR’IN SAĞLIK DURUMU
Yaşar’ın dernek şubelerine gönderdiği mektupla yaşadığı ihlalleri anlattığını dile getiren Turgut, 2012 yılında ateşli silah yaralanması sonucunda karın bölgesi ve sol bacağından yaralanması ardından tutuklandığı ve cezaevinde tedavisinin doğru yapılmadığını belirtti. Turgut, yaşanan ateşli silah yaralanması ardından iç kanama riski taşıyan Yaşar’ın karın bölgesinden hemen ameliyat edildiğini, üzerinden bir hafta dahi geçmeden dizinden ameliyat edildiğini aktardı. İki ameliyat ardından sol bacağından da ameliyat edilen Yaşar’ın ameliyat sırasında yapılan narkozun etkisinin kalktığını ve canlı canlı ameliyatın sürdürüldüğünü anlatan Turgut, “Bu ameliyattan sonra sakat kalmıştır. Ameliyattan sonra 2 yıl boyunca düzgün bir tedavi için Sağlık Bakanlığı dahil olmak üzere birçok kuruma yazdığını fakat bir yanıt alamadığını ifade etmektedir. Yaşadıklarından kaynaklı olarak yapmış olduğu suç duyuruları da sonuçsuz kalmıştır. Cezaevinde iken doktora çıkmış ve doktor tarafından ‘bacağındaki platinin ameliyattan bir yıl sonra çıkartılması gerektiği, çıkartılmadığı için sakat kaldığı’ söylenmiştir. Suç duyurusu yapabilmesi için hastaneden durumunun tespiti için 2 kez rapor istemiş ancak bu yönde bir rapor kendisine ulaşmamıştır” diye belirtti.
‘RAPORU KAYBOLDU’
Yaşar’ın 2014 yılında Muş Cezaevi’nde iken bağırsaklarındaki bazı şikayetler için doktora gittiğini ve Van’daki hastaneye sevki yapıldığına ifade eden Turgut, “Yaşar sevk gününde hastaneye geç götürüldüğü için ilk önce muayene edilmek istenmemiştir. Daha sonra kendisini kontrol eden doktor tarafından ‘Karın bölgendeki ameliyatta bağırsaklarının yerleştirilirken katlandığı’ belirtilmiştir. Nasıl düzeltileceğini sorduğunda ise ‘onu dert etme, dua et kanser olmayasın’ denilmiştir. Sonuçları beklerken sağlık dosyası kaybolmuştur. Yeniden raporların ve kontrol sonuçlarının temin edilmesi için yapmış olduğu tüm çabalar sonuçsuz kalmıştır” diye konuştu.
HASTANE SEVKİ
Yaşar’ın kalp, göz ve sırt bölgesi rahatsızlıklarının devam ettiğini söyleyen Turgut, şöyle devam etti: “Kalbindeki şiddetli sıkışmadan kaynaklı olarak 2 defa bayılmıştır. Sorunun ne olduğunu daha önce kaldığı Erzincan ve Muş Cezaevlerindeki sağlığa erişim sorunlarından kaynaklı olarak öğrenememiştir. 2014-2015 yıllarında tutulduğu Muş Cezaevinde iken Adli Tıp Kurumuna sevki yapılmış ancak burada yalnızca metre ile bacak boyları ölçülmüş, diğer hastalıkları dinlenmemiş ve tekrar cezaevine geri gönderilmiştir.”
Yaşar’ın henüz teşhisi konulmamış rahatsızlıkları için hastaneye sevk edilmesini isteyen Turgut, “Daha önce geçirdiği ameliyatlar ve tespit edilen hastalıklarına dair raporları tekrar düzenlenmeli, hasta hakları ve bilgilendirilmesi çerçevesinde kendisine teslim edilmelidir. Adli Tıp Kurumuna, detaylı ve tüm sağlık sorunların tespiti için tekrar sevki bir an önce yapılmalıdır” dedi.
ANTALYA
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antalya Kadın Meclisi, cezaevlerindeki hak ihlallerine ve hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek amacıyla HDP Kepez ilçe binası önünde açıklama yaptı. “Hapishanelere ses olalım. Hasta tutsaklara özgürlük” pankartının açıldığı açıklamada basın metnini HDP PM üyesi Avukat Aylin Onursev okudu. Onursev, kapasitesinin çok üzerinde insan bulunan Türkiye’deki hapishanelerinde yaşam koşullarının gittikçe zorlaştırıldığını belirterek, “Antalya hapishanelerinde mahpusların sosyal faaliyetleri neredeyse yoktur. Mahpuslar haftada bir kez voleybol sahası benzeri bir yere çıkarılmakta, fakat burada hiçbir spor ve sosyal faaliyet yapmalarına izin verilmeksizin bekletilmektedir. Bunun yanı sıra mahpuslar; kütüphanelerden yeterince kitap alamadıklarını, kantin fiyatlarının çok yüksek olduğunu, muhalif hiçbir kanalını izlemelerine izin verilmediğini ve çıplak arama dayatmasının sürdüğünü söylemektedir.
Bu yaşam koşullarında mahpuslar bir de fahiş fiyatlı elektrik faturaları ile yoksullaştırılmaktadır. Türkiye hapishanelerinde elektrik faturalarına küçük işletmelere uygulanan fiyatlandırma uygulanmaktadır. Mahpuslar konutlardakine oranla bir buçuk katı elektrik faturası ödemek zorunda bırakılmaktadır. Herhangi bir üretimin ve sosyal faaliyetin olmadığı cezaevlerinde mahpuslara dayatılan bu uygulamaya bir an önce son verilmedir” dedi.
‘MÜCADELE EDECEĞİZ’
Kürt kadın siyasetçi Aysel Tuğluk’ın sağlık durumuna dikkat çeken Onursev, Tuğluk’a 555 gün önce konulan demans teşhisine ve hayatını kendi başına idame ettiremiyor olmasına rağmen Adli Tıp Kurumu tarafından “hapishanede kalabilir” raporu verildiğine işaret ederek, “İktidarın hasta tutsaklara ilişkin uygulamaları uluslararası sözleşmelere ve birçok anlaşmaya aykırıdır. Hapishanelerde devam eden bu insanlık dışı duruma bir an önce son verilmeli ve hem feminist hem de özgür kadın mücadelesinin hafızasında başat bir yeri olan Kürt siyasetinin mor rengi Aysel Tuğluk ve bütün hasta tutsaklar derhal tahliye edilmelidir! HDP Antalya Kadın Meclisi olarak bu duruma sessiz kalmayacağımızı, tüm mahpusların yaşam haklarının evrensel normlara uygun hale getirilmesi ve kamu vicdanı sağlanıncaya kadar takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz. Direncimizi kırmaya yok etmeye ve bizleri itibarsızlaştırılmaya çalışanlara inat içerde ve dışarıda mücadelemizi devam ettireceğiz” şeklinde konuştu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***