“Mustafa Kemal Atatürk, 13 Ağustos 1923 tarihinde TBMM’de yaptığı konuşmada ‘Yeni Türkiye devleti, bir halk devletidir, halkın devletidir’ derken bize bugüne dair sorumluluğumuzu hatırlatıyor.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Mustafa Kemal Atatürk, 13 Ağustos 1923 tarihinde TBMM’de yaptığı konuşmada ‘Yeni Türkiye devleti, bir halk devletidir, halkın devletidir’ derken bize bugüne dair sorumluluğumuzu hatırlatıyor. Yani Türkiye Cumhuriyetimizi, yeniden halk devleti, halkımızın devleti yapmanın zorunluluğu bizim omuzlarımızdadır” dedi.
CHP lideri 30 Ağustos dolayısıyla Cumhuriyet’te kaleme aldığı yazısında, şunları kaydetti:
“Büyük Taarruz’un ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin 100. yılında, Mustafa Kemal’in ‘Hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu’ ilkesine, bu ilke üzerine inşa ettiği TBMM’nin varlığına, daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Mustafa Kemal’in yaşamı boyuncaki en önemli hedefinin demokrasi mücadelesini kalıcı bir aşamaya taşımak olduğunu biliyoruz. Bunun içindir ki Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmanın sorumluluğunu taşıyoruz.
Çünkü Mustafa Kemal’in, Büyük Taarruzun II. Yıldönümünde ve üstelik Dumlupınar’da yaptığı, ‘Efendiler, hâkimiyeti milliye öyle bir nurdur ki onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, mahvolur’ tarifine uygun olarak, temel problemlerin millet hâkimiyetinin ve demokrasinin tesisiyle çözüleceğini görüyoruz. Şüphe duymuyorum ki sivil bir kişilik olarak Mustafa Kemal’den öğrendiklerimiz ve bu kişiliğinin aydınlığında ilerlediğimiz yol, bizi gerçek demokrasiye ulaştıracaktır.
Çünkü Mustafa Kemal Atatürk, 13 Ağustos 1923 tarihli TBMM konuşmasında ‘Yeni Türkiye devleti, bir halk devletidir, halkın devletidir… Bir ulusun dünyadan tümüyle silinmesi, bir ulusun insanlık topluluğundan tümüyle yok edilebilmesi için Nuh tufanı kadar olağanüstü güç olayların gerçekleşmiş olması gerekir. Fakat kişiler, kendiliğinden alçalmaya mahkûmdur. Bu nedenle halk yönetimi ile kişi yönetimi arasında yaşam ve yok olma oranları da bununla aynıdır’ derken bize bugüne dair sorumluluğumuzu hatırlatıyor. Yani Türkiye Cumhuriyetimizi, yeniden halk devleti, halkımızın devleti yapmanın zorunluluğu bizim omuzlarımızdadır.
İnanın; Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden halkın devleti yapacak olan demokrasiye tam manasıyla ulaştığımızda, Halide Edip Hanım’ın Yüzbaşı Celal’in mezarı başında dile gelen dileği de gerçekleşmiş olacak. Çünkü Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırdığımızda, bu taçlandırmayı kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden ve hep birlikte başardığımızda, birbirimizin kardeşi olduğumuz gerçeğine bir adım daha yaklaşmış olacağız. Bizim bu başarımız tüm mazlum milletlere ve çağdaş uygarlığa da örnek olacak; bu ülkelerin mensupları arasında yeni bir kardeşlik hukukunun oluşmasına da katkı sağlayacaktır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***