İsveç’in önde gelen gazeteci, sanatçı, insan hakları aktivisti, entelektüel ve yazarlarının aralarında bulunduğu aydınlardan “İsveç’teki Kürtleri Türkiye’ye teslim etmeyin” çağrısı geldi.
İsveç hükümetinin Ankara rejimi ile yürüttüğü müzakerelerin bir sonucu olarak Kürtler’in hem İsveç’te ve hem de Türkiye’de derin bir huzursuzluğa kapıldığını belirten aydınlar, ‘‘Bilinmeyen bir nedenden dolayı, NATO liderliği, İsveç ve Finlandiya’nın bu askeri ittifaka üye olabilmelerinin şartlarının, kendileri tarafından Türkiye ile müzakere edilmesini kararlaştırdı.’’ ifadelerini kullandı.
Türkiye’deki AKP rejiminin bu durumu istismar ederek NATO’nun formel yetki alanı dışında bulunan ve ayrıca insan hakları prensiplerine de aykırı olan tedbirler alınmasını talep ettiğine dikkat çeken aydınlar ortak çağrı metninde şöyle dedi:
‘‘ŞU AN TÜRKİYE’DE BARIŞÇIL MUHALEFET FAALİYETİ BİLE TERÖRİZM OLARAK ADLANDIRILMAKTADIR’’
‘‘Bu taleplerden bir tanesi, rejimin terörist olduklarını iddia ettiği Kürtleri iade/teslim etmesiydi. İade edilmesi istenenler arasında İsveç vatandaşları ve çok açık biçimde siyasi iltica hakkına sahip olan mülteciler de mevcuttu. Bunların birçoğu Türkiye’de mevcut politik baskılardan kaçmış insanlardır. Böyle bir talep ile iade edilecek olanlar çok büyük bir ihtimal ile keyfiyete dayalı bir yargı süreci sonunda uzun süreli hapis cezası ile cezalandırılacaklardır. Bu durum, rejime karşı eleştiri yapmış olan bir dizi insanın karşılaşmış olduğu bir gerçektir. Şu anda Türkiye’de barışçıl muhalefet faaliyeti bile terörizm olarak adlandırılmaktadır. İsveç tarafından Türk rejiminin taleplerine verilen cevap, İsveç vatandaşlarının iade/teslim edilmeyecekleri biçiminde olmuştur. Bu cevap doğal olarak söylenmesi gerekendir, ancak yeterli değildir.’’
Diplomalı çevirmen Vildan Saim Tanrıkulu’nun İsveç gazetelerinden çevirdiği çağrı metininde şu ifadeler yer aldı:
‘‘KÜRTLER ARASINDA ENDİŞE VE HUZURSUZLUK YARATMIŞTIR’’
‘‘İsimleri verilerek işaret edilenler arasında oturma izinleri olup henüz İsveç vatandaşı olamamış kişiler de mevcuttur. Türkiye bu mutabakattan, İsveç’in Kürtleri çok rahatlıkla Türk ‘adaletine’ teslim edebileceğini anlamış. Bu alabildiğine üzücü bir durumdur ve ülkemizde yaşayan Kürtler arasında sağlam temellere dayalı bir endişe ve huzursuzluk yaratmıştır. Ankara rejimi aynı zamanda İsveç‘in Türkiye’nin askeri gücü ile silah ticaretini başlatmasını talep etmiştir. Bu talep çok açık olarak Devlet Başkanı Erdoğan’ın Suriye’de Kürtleri egemen oldukları bölgeyi işgal etme planları ile bağlantılıdır. Bu plandan amaçlanan, Kürtlerin egemenliğindeki örgüt olan PYD ve onun savunma gücü YPG’yi ezmektir. Söz konusu Kürt hareketi daha önce İsveç’ten manevi ve ABD’den askeri destek almıştır. Bu destek, onların terör örgütü IŞİD/DAEŞ e karşı vermiş oldukları kahramanca ve efektiv direnişleri nedeniyle gerçekleşmiştir. İsveç şu anda Türkiye ile yapmış olduğu anlaşmaya dayanarak bizlerin PYD/YPG ile dayanışmamızı yasaklamak istemektedir. Bu saldırı savaşına destek verilmesi hakkındaki Türk talebi herhangi bir biçimde NATO’nun yetki sınırları içinde bile yer almamaktadır. Çok açıktır ki Türk müzakerecileri İsveç’in vermiş olduğu sözleri anlamından uzak algılamışlardır. Ancak, açıktır ki bizim heyetimiz Türk heyeti ile müzakerelerinde (görüşmelerinde) aşırı ve üzücü tavizler vermişlerdir. Bu durumu, Haziran ayında Madrid’de yapılan NATO zirvesinde resmi olarak yayınlanmış olan ”mutabakat metni” de ortaya koymaktadır.
‘‘TÜRK HÜKÜMETİNCE İSİMLERİ İLE BELİRTİLMİŞ OLAN KÜRTLERİN İADE EDİLMESİ TALEBİ KABUL EDİLMEMELİDİR’’
İsveç 11 Eylül’de öngörülemez ve tehlikeli bir ortamda seçime gitmektedir. On binlerce İsveç Kürdü, İsveç’te sahip oldukları demokratik haklarını sandıkta kullanacaklardır. Söz konusu İsveç Kürt seçmenlerinin birçoğu doğal olarak aşağıda belirtilen sorunlar hakkında İsveç’in tutumu ile ilgili net bir cevap beklemektedirler.
Hükümet seçimden önce makul bir süre içinde İsveç’in daha önce uygulanmış olan kanunlar ve prensiplerin sürdürüleceğini teyit etmelidir ve Türkiye ile yapılmış olan anlaşma bugüne kadar geçerli olan uygulamayı değiştirmemelidir. Bundan dolayı, Türk tarafınca isimleri ile belirtilmiş olan Kürtlerin iade edilmesi talebi kabul edilmemelidir.
‘‘İSVEÇ, TÜRKİYE’YE SİLAH TİCARETİNİ DURDURMALIDIR’’
İsveç aynı zamanda Irak’ta Kürtlere karşı yürütülen ve devam eden savaş ve Suriye’nin kuzeyinde de Kürtlere karşı yürütülmesi planlanan ileri düzeydeki işgal hazırlıklarını dikkate alarak, Türkiye ile silah ticaretini olanaklı kılmaktan uzak durmalıdır.’’
Çağrıya imza atan aydınlar isimleri şöyle:
Kurdo Baksi, Gazeteci-Yazar
Selma Brodrej, Gazeteci
Göran Greider, Yazar, Dala-Demokraten Gazetesi Şef Redaktörü
Thomas Hammarberg, Yazar, Avrupa Konseyi Eski İnsan Hakları Komiseri
K G Hammar, Teolog (Din Alimi), Eski Baş Rahip (Piskopos)
Keya Izol, İsveç Kürdistan Dernekleri Federasyonu Eski Başkanı
Helle Klein, Rahibe ve Dagens Arbete Gazetesi Şef Redaktörü
Pierre Schori, Eski Göçmen İşleri Bakanı, İsveç’in Eski BM Temsilcisi
Omar Sheikmous, Ortadoğu Araştırmaları Uzmanı Siyaset Bilimci
Vildan Saim Tanrikulu, İsveç Kürdistan Dernekleri Federasyonu Eski Başkanı
Isa Turan, İnsan Hakları Aktivisti
Anders Wijkman, Yazar, Kanaat Önderi Pierre Schori, Eski Göçmen İşleri Bakanı, İsveç’in eski BM Temsilcisi,
Thomas Hammarberg, Yazar K.G. Hammar, Avrupa Konseyi Eski İnsan Hakları Komiseri
Teolog (Din Alimi), Eski Baş Rahip (Piskopos)
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***