ŞIRNAK – “Kayyımların kültür ve dil üzerindeki rolü” panelinde konuşan HDP Urfa Milletvekili Öcalan, “Kürt dili resmi dil olana kadar bu sistemli saldırılar devam edecek, bu yüzden bizlerin öncelikle dil için mücadele etmesi gerekir” dedi.
Şırnak’da Halkların Demokratik Partisi (HDP) Cizre İlçe Örgütü, “Kayyımların kültür ve dil üzerindeki rolü” konulu panel düzenledi. Moderatörlüğünü yerine kayyım atanan Savur Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Öncü’nün yaptığı panelde, HDP Urfa Milletvekili ve Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eş Sözcüsü Ömer Öcalan, Mezopotamya Kültürleri ve Dil Araştırmaları Derneği (MED-DER) Eşbaşkanı Rıfat Roni ve Sosyolog Helim Barîn panelist olarak katıldı.
Panele, HDP Milletvekilleri Mehmet Rüştü Tiryaki ile Nuran İmir, DBP İl Eşbaşkanları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, TJA, HDP İl ve ilçe örgütlerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
Pane, saygı duruşuyla başladı. Ardından kayyımların icraatlarını anlatan sinevizyon izletildi.
‘DİL VE KÜLTÜR ULUSTUR’
Panelde ilk olarak konuşan HDP Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, kayyımların dil üzerindeki etkisine dikkat çekerek, “Halkımızın iradesine ipotek konulmuş kişilere kayyım adı verilmiştir. 2015 yılında AKP ve MHP’nin politikası farklı bir formülasyona sahipti ama şimdi daha farklı bir formülasyon uyguluyorlar. Şimdi buna ‘Şark Islahat’ planı diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Kürtler’in inkarı, diline saldırı ve Kürt halkının tasfiyesi vardır. Sayın Abdullah Öcalan, 21’inci yüzyılın kültürel soykırımın yüzyılı olduğunu söylüyor. Bazen bizler de bu kırımın araçları haline geliyoruz. Bu yüzyılda işgalci devletler Kürt halkını fiziki olarak ortadan kaldıramadıkları için siyasi olarak liberalizme teşvik etmek istiyorlar. Bazen bu kırımın adı AKP, MHP veya CHP’dir. Belediyeyeler Kürtçe için ne yaptı? Birçok çalışma ile dili geliştirdiler. Bu nedenle belediyelerimize tahammül etmediler ve kabul etmediler. Kayyımları atadılar ve daha sonra dile saldırdılar. Bir halkın dilini yok sayarsanız onu yok saymış oluyorsunuz. Kürtçenin sadece halayın dili, sokağın dili olması gerektiğini, resmi dil olmaması gerektiğini söylüyorlar. Bu nedenle belediyelerimize el koydular. Kürt dili resmi dil olana kadar bu sistemli saldırılar devam edecek, bu yüzden bizlerin öncelikle dil için mücadele etmesi gerekir” dedi.
‘TEHDİT OLARAK GÖRDÜLER’
Ardından konuşan MED-DER Eşbaşkanı Rıfat Ronî da, belediyelere saldırının Kürt dil ve kültürüne dönük bir saldırı olduğunu söyleyerek, “Son süreçte Kürt diline ve kimliğine yönelik ciddi saldırılar var. AKP ve MHP iktidarının bilerek ‘kayyum’ ismini seçtiğini görüyoruz. Halkın iradesini gasp eden bu kişilere devlet memurları denir. Kürt halkının mücadelesine baktığımızda kültür, dil ve onurlu yaşam her zaman bir aradadır. Yerel yönetimlerde demokrasinin renkleri üretildi ve yaratıldı. Bunlar; dil, kültür, kadın özgürlüğü, gençlik ve tarihti. Bütün bunlar yerel yönetimlerin bünyesinde kuruldu. Yerel yönetimler her geçen gün çalışmalarına bir yenisini ekledi. Avrupa’da yerel yönetimler demokrasinin adresidir. Kültür ve dil de yerel yönetimlerin sorumluluğunda gelişir. Ancak burada belediyelerimizin kaydettiği ilerleme ve başarı devlet yetkililerin dikkatini çekti ve bir tehdit olarak gördü. Belediyeleri tehdit olarak gören iktidar Kürt halkının iradesine kayyumları atadı” diye konuştu.
Son olarak konuşan sosyolog Helim Barîn ise, yerellerde kültür ve dilin önemine dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Kürt toplumu için bir Barış Annesi, sosyolog ile eş değerdedir. Her toplum kültürü ile yönetilir. Kültür, toplumun kimliğidir. İnsan kültüründen koptuğunda ölür. Şimdi mevcut sistem tam da bunu yaparak kültür ve dili asimile ediyor daha sonra bireyi yok ediyor.”
Panel soru ve cevaplarla son buldu.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***