DERSİM – Ankara’da cemevlerine dönük eşzamanlı gerçekleşen saldırıların planlı olduğunu söyleyen DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu, “Topyekun direnmeliyiz. Kayıtsız kalınırsa saldırganlar cesaretlenir” dedi.
Ankara’da farklı mahallelerde bulunan Ana Fatma Cemevi, Şah-ı Merdan Cemevi, Gökçebel Köy Derneği ve Türkmen Alevi Bektaşi Vakfı’na dün eş zamanlı saldırı düzenlendi. Muharrem Ayı’nın ilk gününde yaşanan saldırılarda bir kadın yaralandı. Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Musa Kulu, saldırıları değerlendirdi.
‘DÜĞMEYE BASILDI’
Cemevlerine dönük saldırıların tesadüf olmadığını belirten Kulu, İçişleri Bakanı Süleyman soylu ve AKP’li Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın toplumu tehdit ettiklerini söyledi. Kulu, “Bu saldırılar seçime giderken kaosa sürüklemenin bizi beklediğini gösteriyor. Sadece günübirlik ya da iki tane müptezelin yaptığı bir saldırı değil, aynı anda 5 ayrı yerde olayın yaşanması tamamen komplonun, projenin düğmesine basıldığı anlamına geliyor. Bunun başka izahı yok” dedi.
PLANLI SALDIRI
Kulu, Muharrem Ayı’nın ilk günü ve cem yapılırken yapılan saldırının düşünülmüş, planlı ve bilinçli olduğunun göstergesi olduğunu ifade etti. Kulu, “ Bize ‘size nefes aldırmayacağız, sizi ve inancınızı tanımıyoruz, saygı duymuyoruz, hiçbir şekilde kabul etmiyoruz ve hedefimizdesiniz’ mesajıdır. Bu tür şeyler daha çok yaşanacak gibi görünüyor. Hal böyle olunca toplumun da demokrasi mücadelesi verenlerin de yurtseverler, aydın ve yazarların da buna karşı koyması gerekir. Çünkü bu bir münferit olay değildir” diye kaydetti.
‘TOPYEKUN DİRENİŞ OLMALI’
Kulu, saldırılara karşı “topyekun bir direnişin” olması gerektiğini vurguladı. Kulu, “Hiç kimse bu konuda kayıtsız, sessiz kalmamalı. Kayıtsız kalınırsa bu saldırganları cesaretlendirir. İleride benzer saldırıların önünü açar. Ciddi bir karşı çıkış olursa bu onlara geri adım attırır. Topyekun bir karşı çıkış olmazsa bu Hitler faşizmin adım adım gelmesi gibidir. 1933’leri tekrar yaşıyoruz, yaşayacağız demektir. Böyle giderse tarih tekerrür edecek” diye kaydetti.
Kulu, hiçbir farklılığın diğerinden yüce ya da aşağı olmadığına işaret ederek, şöyle devam etti: “Bu ülkede ‘rıza’ olmadan, her kimlik anayasal güvenceye alınmadan bu tür tehlikeler, saldırılar ve nifak tohumlarının ekilmesi normal hale gelecek. Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı, Kürtlerin kimlik hakkının tanınmadığı bir ülkede, barış ve demokrasi gelmez. Çağrımız dünyanın neresindeyseniz demokrasiye, barışa ve kardeşliğe sahip çıkmanızdır.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***