Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle 909’uncu kez bir araya geldi. Daha önce Galatasaray Meydanı’na çıkarak adalet talep eden Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerini de online yaptı. Bu haftaki eylemde, 29 Mart 1995 tarihinde Mardin’in Kızıltepe ilçesine bağlı Yurtderi (Efare) köyündeki su kuyusunda kemiklerine ulaşılan Abdulbaki Birlik, Zübeyir Birlik, Kemal Birlik ile Zeki Alabalık’ın dosyasındaki cezasızlığın son bulması istedi.
‘NE KAYIPLARIMIZDAN NE DE GALATASARAY’DAN VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Açıklamayı İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Zeynep Yıldız yaptı. Yıldız okuduğu açıklamanın tamamı şöyle:
“Bugün gözaltında kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 909. haftasındayız. Bugün aynı zamanda Galatasaray’ın bize yasaklanmasının 210. haftası.
Dört yıl önce Galatasaray’la başlayan yasaklar bugün konserler, festivallerle devam ediyor. İktidar; valilikler ve kaymakamlıklar eliyle uyguladığı yasaklama kararlarını toplumu susturmanın, kendi ideolojilerine itaate zorlamanın aracı olarak kullanıyor.
Bugün bir kez daha hatırlatıyoruz: Galatasaray çeyrek asırlık bir emekle yarattığımız bizim mekanımızdır. Ne kayıplarımızdan ne de Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.
909. haftamızda bizi susturmak isteyen iktidarın cezasızlık politikasının bir örneği olan Abdulbaki, Kemal, Zübeyir Birlik ve Zeki Alabalık dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz.
‘BİR DAHA HABER ALINAMADI’
26 yaşındaki Kemal Birlik ve 34 yaşındaki Zeki Alabalık, Kızıltepe Ceza İnfaz Kurumunda hükümlüydü. 3 yıl 9 aylık cezalarını tamamlayacakları 29 Mart 1995 tarihinde tahliye edileceklerdi. Kemal ailesine, “bizi almaya kalabalık gelin” diye mektup yazmıştı. Baba Abdulbaki Birlik ve kardeş Zübeyir Birlik tahliye günü hapishaneye gitti. Askerler onları kapıdan içeri aldı. Ama ne tahliye olanlardan ne de karşılamaya gidenlerden bir daha haber alınamadı. Görgü tanıkları onları Kızıltepe’de askeri bir araca bindirilirken gördüklerini ailelerine anlattı.
‘CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ TOZLU RAFLARINDA KALDI’
Birlik ve Alabalık Ailesi yerelden ulusala ilgili tüm makamlara başvurdu. Ancak soruşturma dosyası 2012 tarihine kadar Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığının tozlu raflarında kaldı.
İHD Mardin Şubesi ve aileler, 2013 yılında tekrar savcılığa başvurdu. Kayıpların Yurtderi (Efaré) Köyündeki eski bir su kuyusunda oldukları duyumu üzerine söz konusu kuyuda kazı çalışması yapılmasını talep etti. Savcılık talimatı ile yapılan kazı çalışması sonucunda çok sayıda insan kemiğine ulaşıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından incelenen kemiklerin Abdulbaki, Kemal, Zübeyir Birlik ve Zeki Alabalık’a ait oldukları tespit edildi.
Aileler ve İnsan Hakları Derneği kayıplardan sorumlu oldukları gerekçesiyle dönemin Kızıltepe Jandarma Komutan Vekili Hasan Atilla Uğur ve diğer görevliler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Kemal ve Zeki ile aynı dönemde cezaevinde bulunan tanıklar dönemin Jandarma İlçe Komutanı Hasan Attila Uğur’un Kemal Birlik’i ölümle tehdit ettiğini, cezaevinde görevli olan bir tanık ise tahliyelerinden iki gün önce Uğur’un cezaevini arayarak Kemal ve Zeki’nin tahliye gününü sorduğunu savcılıktaki ifadelerinde anlattı. Ailesi de cezaevine gelen Atilla Uğur’un Kemal’i “buradan çıktığın gün benim için bayram, seninse felaketin olacak” diye tehdit edildiğini söyledi.
‘TÜM KAYIPLARIMIZ İÇİN ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı yürüttüğü soruşturma sonucunda hazırladığı iddianamede;
“Delillerin değerlendirmesi mahkemeye ait olmak üzere soruşturma dosyası kapsamında JİTEM örgütünün 1992 ila 1996 aralarındaki faaliyetleri kapsamında toplamda yukarıda kimlik bilgileri yazılı olan 22 kişinin kaçırıldığı ve öldürüldüğü şüphelilerin bu şekildeki eylemleriyle üzerlerine atılı olan silahlı terör örgütü kurmak ve üye olmak ve tasarlayarak öldürme suçlarını işledikleri tüm dosya kapsamından anlaşıldığından” diyerek şüphelilerin cezalandırılmasını talep etti.
İddianame mahkeme tarafından kabul edildi ve Albay Hasan Atilla Uğur, dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ve beş korucu hakkında “silahlı örgüt kurmak veya yönetmek, silahlı örgüte üye olmak ve tasarlayarak öldürmek” suçlarından dava açıldı.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülen davada içlerinde kamu görevlilerinin de bulunduğu tanıkların açık, net ve birbiri ile tutarlı ifadelerine rağmen devletin koruması altındaki sanıklar beraat etti. Yapılan istinaf başvurusu ise reddedildi. Birliklerin ve Zeki Alabalık’ın da içinde olduğu 22 kişinin yasadışı keyfi infaz edilmesi veya zorla kaybedilmesi karanlıkta bırakıldı.
Kaç yıl geçerse geçsin; Abdulbaki, Kemal, Zübeyir Birlik ve Zeki Alabalık için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 210 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***