Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara’da düzenlediği basın toplantısında, özellikle Suriye ile ilişkiler ve uzun süredir hazırlıkları süren yeni askeri operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve yeni bilgiler verdi.
Çavuşoğlu’nun açıklamaları arasında en dikkat çeken unsur Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile Ekim 2021’de görüştüğünü kamuoyuna duyurması oldu.
Diplomatik kaynaklar ise son günlerde Ankara-Şam arasında siyasi diyalog kurulacağına ilişkin iddiaların gündeme geldiği bir dönemde yapılan açıklamanın Türkiye’nin Suriye politikasını değiştirdiği anlamına gelmediğini kaydediyor. Çavuşoğlu’nun Mikdad’a, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarının Suriye’nin egemenliğine karşı olmadığı, tersine toprak bütünlüğünü koruma amaçlı olduğu mesajını verdiği belirtiliyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad’la 10 ay önce yaptığı görüşmeyi şu ifadelerle aktardı:
“Bağlantısızlar Toplantısı’nda, Belgrad’da ayaküstü diğer bakanlarla sohbet ederken Suriye Dışişleri Bakanıyla da ayaküstü kısa bir sohbetim oldu. O toplantı marjında, yemekten önce…
“Sonuçta orada da biraz önce söylediğimi söyledim. Suriye’nin tek çıkar yolu siyasi uzlaşı. Teröristlerin temizlenmesi lazım. Kim olursa olsun, adı ne olursa olsun…Diğer taraftan muhalif Suriyelilerle rejim arasında bir barışın olması gerektiğini, Türkiye olarak böyle bir durumda buna destek olabileceğimizi de söyledik.”
Çavuşoğlu bu açıklamayı, gazetecilerin, basında çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasında bir telefon görüşmesi gerçekleştirileceğine ilişkin haberleri anımsatması üzerine yaptı.
Rusya, Ankara-Şam diyaloğu için uzun zamandır çalışıyor
Bu iddialar, Erdoğan’ın 5 Ağustos Cuma günü Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmenin öncesi ve sonrasında Türk ve yabancı basında çıkan haberlerde yer almış ancak Ankara tarafından doğrulanmamıştı.
Çavuşoğlu, Moskova’nın uzun zamandır Ankara ile Şam arasında diyalog kurulması için çalıştığını ancak Türkiye’nin sadece istihbarat kurumları üzerinden temas kurmayı tercih ettiğini kaydetti.
İstihbarat kurumları arasındaki temasların bir süre önce kesildiği ancak şimdi yeniden kurulduğu bilgisini de veren Çavuşoğlu, “Sonuçta bu istihbaratlar arasındaki görüşmede birçok önemli konular gündeme geliyor” değerlendirmesini yaptı.
Çavuşoğlu, Şam’ın Ankara’nın “terör örgütü” olarak tanımladığı YPG’ye karşı mücadele etmesi durumunda destek verileceği mesajını da “Yanı başımızda olan bir ülkenin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü ve barışı bizi doğrudan etkiliyor olumlu anlamda. Tersine gelişmeler bizi ne kadar etkiledi görüyoruz. Sonuçta bölücü terör örgütlerine karşı verilecek mücadeleyi de biz her zaman destekleriz. Sonuçta bizim Suriye’nin topraklarında gözümüz yok” sözleriyle aktardı.
‘Topraklarının her köşesine hakim bir Suriye’
Bakan Çavuşoğlu, aynı açıklamasında Suriye rejimi ile muhalefet arasında uzlaşma çağrısını yinelerken, “Muhalefetle Suriye’deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım. Aksi takdirde kalıcı bir barış olmaz, bunu hep söylüyoruz” ifadelerini kullandı.
Ankara’nın “PKK’nın Suriye kolu” olarak gördüğü YPG’nin amacının Suriye’yi bölmek olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “Suriye’nin bölünmesini engellemek için Suriye’de güçlü bir yönetimin olması lazım, topraklarının her köşesine hakim olabilecek bir irade ancak birlik ve beraberlikle olur. Hep bunu söylüyoruz. Kendileriyle (Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’la) o zaman, özel bir görüşme değil, ayaküstü bir sohbet olmuştu. Onun dışında herhangi bir temas olmadı” değerlendirmesini yaptı.
‘Suriye’nin egemenliğine karşı değil’
Edinilen bilgilere göre Çavuşoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile yaptığı kısa görüşmede de benzer görüşleri yineleyip, “Türkiye’nin terörle mücadelesinin Suriye’nin egemenliğine karşı bir amaç taşımadığı”, tam tersine Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğünü koruma hedefine uygun olduğu mesajını verdi.
Çavuşoğlu’nun da dile getirdiği gibi, Türkiye ile Suriye arasında istihbarat kurumları dışında başka herhangi bir temas kurulmuyor.
Türkiye ile Suriye arasında dışişleri bakanları düzeyinde daha önce son görüşme, Suriye’de iç savaşın başladığı 2011’de dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Ağustos ayındaki Şam ziyareti sırasında gerçekleşmişti.
Davutoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in yanı sıra Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile de bir araya gelmişti. Görüşme sonrası Türkiye ve Suriye arasında siyasi diyalog kesilmişti.
Politika değişikliğini konuşmak için erken
Ankara’da yapılan değerlendirmelerde, Türkiye ve Suriye dışişleri bakanlarının geçen yıl görüşmesine ve istihbarat kurumlarının yeniden birlikte çalışmaya başlamasına karşın, Ankara’nın Suriye politikasında keskin bir değişime gittiği yorumları yapmak için erken olduğu görüşü öne çıkıyor.
Bunun en temel nedenleri arasında Rusya, İran, ABD ve Batı ülkelerinin açıkça karşı olduklarını açıklamasına karşın, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde belirlediği hedeflere yeni bir operasyon yapma kararlılığında olduğunu saklamaması gösteriliyor.
Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da konferans için toplanan Türk büyükelçilere hitaben yaptığı konuşmada, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınırda oluşturulan güvenlik kuşağındaki son halkaların birleştirilerek tamamlanacağını kaydetmişti.
Türkiye’nin yeni bir operasyon yapmasına hem Astana Süreci ortakları Rusya ve İran, hem de IŞİD’le mücadele etmesi için Suriye Demokratik Güçleri adı altında YPG ile ortaklık ilişkileri süren ABD ve önde gelen diğer Batı ülkeleri karşı çıkıyor.
Suriye yönetimi de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi topraklarında devam eden operasyonlarına ve varlığına tepki gösteriyor.
Ankara ile Şam arasında siyasi bir sürecin önündeki engeller arasında Suriye içinde rejim ve muhalifler arasında uzlaşmanın henüz sağlanmamış olması, “terörle mücadele” konusunda Ankara ve Şam arasında fikir birliğinin olmaması ve Türkiye’de yaşayan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin geri dönüşüne ilişkin belirsizliğin sürmesi gibi unsurlar yer alıyor.
Türkiye, 2011’de başlayan iç savaşın ilk döneminde Esad yönetimini devirmek için Suriye muhalefetine güçlü destek sağlamış ancak Rusya’nın askeri olarak devreye girdiği 2015 sonrasında bu politikasından vazgeçmişti.
Astana Süreci’nin başladığı 2017’den bu yana “Esad gitmeli” söylemini tamamen bırakan Türkiye, artan güvenlik ve mülteci sorunu ile mücadele etmeye odaklanmıştı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***