Araştırma kapsamında çoğunluğu Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) olmak üzere 1 milyon 250 bin kişide, Covid geçirdikten iki yıl sonra 14 farklı hastalığın görülme riskleri incelendi.
Daha sonra bu sonuçlar, iki yıl önce farklı bir solunum yolu enfeksiyonu geçiren 1.25 milyon kişinin sonuçlarıyla kıyaslandı.
Covid olan grupta, aşağıdaki vakaların görülme sıklığı daha fazlaydı:
65 yaş üstü yetişkinlerde demans, felç ve bilinç bulanıklığı
18-64 yaş arası yetişkinlerde bilinç bulanıklığı
Genel görülme riski düşük olmasına rağmen çocuklarda epilepsi ve psikotik bozukluklar.
Örneğin başka bir solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocukların 2 yıl sonra epilepsi geliştirme riski 10 binde 130’ken, Covid sonrası bu olasılık 10 binde 260’a yükseldi.
Çocukların psikotik bir bozukluk geliştirme riskleri de Covid’den sonra 10 binde 18’e yükseldi ancak nadir görülen bir risk olarak kaldı.
Bazı rahatsızlıklarınsa Covid’den iki yıl sonra görülme sıklığı azaldı. Bunlar arasında
Çocuklarda ve yetişkinlerde anksiyete ve depresyon
Yetişkinlerde ise psikotik bozukluklar yer alıyor.
‘Uzun Covid’ olarak tanımlanmıyor
Araştırma, yetişkinlerde artan depresyon ve anksiyete riskinin iki aydan az sürede normale döndüğünü de buldu.
Oxford Üniversitsi Psikiyatri Departmanı’ndan araştırma ekibinden Prof. Paul Harrison, Covid’den 2 yıl sonra bile demans ve hastalık nöbetleri gibi rahatsızlıkların daha sık gözlemleniyor olmasını “endişe verici” olarak nitelendirdi.
Ancak anksiyete ve depresyonun Covid’den sonra çocuklarda görülmezken yetişkinlerde “kısa süreli” olmasını ” iyi haber” olarak yorumladı.
Araştırmacılar, sayıların “göz ardı edilmesi zor” olsa da bir felaket uyarısı olmadığını söylüyor. Ancak bazı vakaların tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyabileceğini ve bunun sağlık hizmetleri üzerindeki baskıyı artırabileceğini de ekliyorlar.
Lancet Psychiatry dergisinde yayımlanan çalışma için araştırmacılar hastalık geçiren kişileri iki yıl boyunca tek tek izlemek yerine enfeksiyondan iki yıl sonra yeni tanı konan kişilerin sayısını incelediler.
Bunun yanında, teşhisten sonra her bir vakanın ne kadar şiddetli olduğuna veya ne kadar sürdüğüne bakılmadı. Bunlar Covid ya da diğer enfeksiyonlarla karşılaştırılmadı.
Araştırmacılar, bilinç bulanıklığı olarak bilinen hafıza ve konsantrasyon sorunlarının tipik bir semptom olduğu “uzun Covid” tanımlanmasını kullanmayı tercih etmediler.
Son araştırmalar, geçen kış yayılmaya başlayan koronavirüsün Omicron varyantının, önceki varyantlara göre uzun süreli Covid semptomlarına neden olma olasılığının daha düşük olduğunu bulmuştu.
Oxford Üniversitesi’nin araştırmasında ise genel olarak Delta varyantından daha hafif geçmesine rağmen, Omicron’un benzer beyin ve akıl sağlığı risklerine yol açtığı tespit edildi.
‘Koronavirüsten ziyade yaşadığımız distopya ile bağlantılı olabilir’
Araştırmanın sınırlı görülen yönleri de var. Bunlardan ilki, bazı uzmanların kanda mikro pıhtıların gelişmesiyle açıklanabileceğini söylese de, Covid’in beyin ve zihinsel sağlık bozukluklarına nasıl neden olabileceğinin henüz bilinmemesi. Araştırma bu sorunun yanıtını incelemiyor.
Araştırma ekibine dahil olmayan University College London’dan Dr Jonathan Rogers ve Prof Glyn Lewis, çalışmanın “özellikle araştırılması gereken bazı klinik sonuçları” vurguladığını ancak bulguların doğrulanabilmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Cambridge Üniversitesi’nden Prof David Menon, Covid nedeniyle hastanede kalmanın etkisinin “20 yıllık yaşlanmaya (50 ile 70 arası) eşit” olduğunu söyledi.
Liverpool Tropikal Tıp Okulu’nda fahri profesör olan Paul Garner, Covid pandemisinin insanların hayatlarını çok farklı yönlerden değiştirdiğini söyledi.
Prof. Garner, demans ve psikozdaki artışların “virüsün doğrudan bir etkisi olmaktan ziyade, yaşadığımız toplumsal kargaşa ve distopya ile ilgili olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu” söyledi.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***