Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın para piyasası düzenleme görevine rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Fiyat İstikrarı Komitesi kurulması kararıyla anayasal yetkisini aştığına oy çokluğuyla hükmetti.
AYM, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesinde Fiyat İstikrarı Komitesi kurulmasına ilişkin Haziran 2021’de yayınlanan 74 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin tümüyle iptal edilmesine hükmetti. AYM, Erdoğan’ın söz konusu kararnamesiyle Anayasa’nın 104. maddesinde kendisine tanınmış yasal boşluk bulunması durumunda yasal düzenleme yürürlüğe koyma yetkisini aştığına karar verdi.
AYM, ana muhalefet partisi CHP’nin talebi doğrultusunda, Fiyat İstikrarı Komitesi kurulması yönünde yasal düzenleme yapılmasının Erdoğan’ın Anayasa’daki yetkisi kapsamında olmadığını belirtti. Resmi Gazete’de yayınlanan karara göre; Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç ile milletvekilleri imzasıyla CHP TBMM Grubu’nun yaptığı başvuru uyarınca 74 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi iptal edildi.
Böylece AYM, hayata geçirildiğinde ekonomistler ve hukukçular tarafından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) para politikası belirleme ve para piyasasını düzenleme görevlerini gasp ettiği vurgulanan Fiyat İstikrarı Komitesi’ni anayasaya aykırı buldu. AYM, oy çokluğuyla Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini düzenleyen Anayasa’daki 104. maddeye aykırı şekilde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bünyesinde bir komite oluşturduğuna karar verdi. Ancak Yüksek Mahkeme’nin dört üyesi (Muammer Topal, Rıdvan Güleç, Selahaddin Menteş ile Basri Bağcı) ise, CHP’nin Cumhurbaşkanlığı’nın yetki gaspında bulunduğu görüşünü reddetti ve iptal kararına katılmadı.
Ekonomistler iptal kararını nasıl yorumladı?
AYM’nin iptal kararı üzerine ekonomist Mahfi Eğilmez, “Anayasa Mahkemesi Fiyat İstikrar Komitesini kuruluş yetkisi yönünden iptal etmiş. Aslına bakarsanız işin özü de yanlış. Piyasa sistemi uygulayan bir ekonomide fiyat istikrar komitesi olmaz. Fiyat istikrarı para ve maliye politikalarıyla sağlanır, polisiye önlemlerle değil” görüşünü paylaştı.
İris Cibre, “TCMB’nin görevlerini üstlenen, CB Kararnamesi ile kurulan Fiyat İstikrarı Komitesi kararnamesi Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildi. ‘Yürüttüğü görev ve yetkiler kararname ile verilemez’ denildi. Kararname ile Anayasa’ya aykırı şekilde 2021’den beri fiyat istikrarı sağlıyorlar” yorumunu yaptı.
Uğur Gürses de, “Anayasa Mahkemesi, Fiyat İstikrarı Komitesi kurulmasına dair CB kararnamesini iptal etmiş. Gerekçesi: Kanunda yazılı konularda düzenleme yapamaz. TCMB kanununda bu var çünkü. Kimse kanunsuz bir CB Kararnamesi’ne dayanarak kanunda yazılı görevini yapmamazlık edemez. Buyrun PPK toplantısına” ifadesiyle Merkez Bankası bünyesindeki Para Politikası Kurulu’nun karar alması gerektiğini işaret etti.
CHP neden itiraz etmişti, Komite neler yapmıştı?
CHP, AYM’ye iptal talepli başvurusunda, Fiyat İstikrarı Komitesi’nin kuruluşa ilişkin Türkiye’de fiyat istikrarını sağlama görevinin TCMB’de olduğunu belirterek, mevcut yasalar ile düzenlenmiş konularda Cumhurbaşkanı’nın kararname yayımlayamayacağını ifade etmişti. CHP, Erdoğan’ın yayımladığı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle yasal düzenleme ve değişiklikleri konusunda TBMM’nin yetkisini gasp ettiğine işaret etmişti. CHP, Merkez Bankası Başkanı’nın üye olarak yer aldığı bakanlığa bağlı Fiyat İstikrarı Komitesi’nin TCMB’nin bağımsızlığını ortadan kaldırdığını belirtmişti. Türkiye’de para piyasasını düzenleme ve para politikasını araçlarını uygulama yetkisi yasayla TCMB’ye verilmiş olduğu da vurgulandı.
Fiyat İstikrarı Komitesi, enflasyonla mücadele edilmesi gerekçesiyle altı kez toplandı. Komite, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın koordinasyonunda, Hazine ve Maliye Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Tarım ve Orman Bakanı, Strateji ve Bütçe Başkanı ile TC Merkez Bankası Başkanı’ndan oluşuyordu.
Fiyat İstikrarı Komitesi, altıncı ve son toplantısını 9 Ağustos’ta, beşincisini 20 Temmuz’da, dördüncüsünü 5 Nisan’da, üçüncüsünü 1 Mart’ta, ikincisini 4 Ocak’ta ve ilkini ise
28 Aralık’ta gerçekleştirmişti.
Bu toplantılar sonrasında Komite, gıda fiyatlarındaki artış, enerji piyasasındaki fiyatlandırma gibi konuları da ele alarak, kamuda kuruluşlar arasında koordineli şekilde enflasyonla mücadele edileceği yönünde yazılı açıklamalar yaptı. Bu açıklamalarda, Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, küresel piyasalardaki gelişmeler ve ülke içerisinde fiyat mekanizmasını bozucu unsurlar bulunması, Türkiye’deki enflasyonun gerekçesi olarak gösterildi.