YORUM | LEVENT KENEZ
Mohamedou Ould Slahi ya da Muhammed Veled Sılahi ama popüler kültürde en bilinen adıyla Moritanyalı.
2001 yılında ailesini ziyaret etmek için geldiği Afrika ülkesi Moritanya’da Amerikalıların girişimiyle gözaltına alınır ve 15 yıl sürecek çileli macerası başlar.
El-Kaide üyeliği ve 11 Eylül saldırılarının planlayıcılarından birisi olmakla suçlanmaktadır.
Almanya’da mühendis olarak yaşadığı zamanlarda 11 Eylül’ün faili bir terörist yıllar önce evinde kalmıştır. 1990’larda Afganistan’a Mücahitlere yardım için gitmiş olmasını da önüne koyarlar.
El Kaide mensubu kişilerle telefon görüşmeleri yaptığı da iddia edilmektedir.
İlk önce Ürdün’de Amerikalıların kontrolündeki merkezde ağır işkencelerden geçer. Daha sonra kısa bir süre Afganistan’a götürülür ve 2002’de Amerikalıların Küba’daki toprakları üzerinde yer alan Guantanamo hapishanesine sevk edilir. Herkes gibi artık adı yoktur, bir numaradan ibarettir.
Kendisinden haber alamayan ailesi Guantanamo’ya götürüldüğünü düşünerek Amerika’da avukat ararlar. Daha önce bütün toplumun linç ettiği davalarda sanıkları savunması ile meşhur Nancy Hollander’e ulaşırlar ve davayı almaya ikna ederler. Aslında davayı almak yanlış bir ifadedir çünkü ortada dava falan yoktur. Guantanamo’daki hiçbir kimsenin orada olup olmadığı açıklanmadığı gibi mahkeme önüne çıkarılmak gibi bir imkanları da yoktur. Zaten bütün bu gözaltıların, tutuklamaların Amerikan toprakları dışında yapılmasının amacı da budur. Sanıkların hukuki haklarından yararlanmasının önüne geçmek.
Avukat Hollander, yardımcısı ile büyük uğraşlar sonucu müvekkillerini Guantanamo’da ziyaret etmeyi başarır ve kendisini bir hakim önüne çıkarmak için uğraşacaklarını bildirir. O akıl tutulmasının yaşandığı dönemde tutuklu kişilerin mahkemeye çıkması büyük bir olaydır. Amerika’daki iklim bu kişiler için çoktan kararını vermiştir. Hollander binlerce kişinin katili bir kişiyi savunduğundan ötürü büyük tepkiler ve tehditler alır. New York Times’a yazdığı yazıda mealen bir teröristi değil Amerikan demokrasini savunduğunu ve herkesin savunma hakkına sahip olması gerektiğini ifade eder.
Hollander en zoru başarmış müvekkilinin mahkemeye çağrılmasını sağlamıştır ama esas iş şimdi başlamaktadır. Mahkeme evraklarına ulaşmak gizlilik ve güvenlik sebebiyle neredeyse imkansızdır. Kendilerine verilen dosyalardaki kağıtlar simsiyah şeritlerle örtülmüştür Hatta bazı klasörlerde tamamen üstü kapatılmış simsiyah evraklar vardır.
Hollander ve ortağı, Bush hükümetini mahkeme verir ve sansürlü belgelere ulaşmasının savunmanın hakkı olduğunu iddia eder. Mahkemeyi kazanır ve kendisine sansürlü olarak verilen belgelerin orijinallerine erişim hakkı sağlanır.
Bu güzel haber bir süre sonra kötü bir sürprize dönüşecektir. Dosyalarda müvekkilleri lehine delil ya da işlerine yarayacak bir şeyler ararlarken büyük bir şokla karşılaşırlar.
Moritanyalı zaten her şeyi ifade etmiştir. Kendilerine görüşmelerde bundan hiç bahsetmemiştir.
Bütün El Kaide bağlantılarını, 1999 yılında Los Angeles Havaalanını bombalama girişimindeki rolünü, lider kadro ile ilişkilerini. Her şeyi. Hatta aleyhinde tanıklıklar bile vardır.
İnanılmaz bir hayal kırıklığı içerisinde ne yapacaklarını bilemezler. Büyük bir yanlış anlaşılmaya kurban gittikleri üzerine başlayacak savunma bizzat müvekkilin kendisi yüzünden çöpe atılmıştır.
Hollander başka acaba ne sürprizle karşılaşırım diyerek hükümetin sansürünü kaldırdığı dosyaları incelemeye devam eder.
Bir dosya vardır ki okuyacakları, müvekkilinin itiraflarından daha fazla etkileyecektir.
Moritanyalı’ya, bizzat Guantanamo’dakilere işkence izni veren başkanlık onayı kapsamında işkence programı uygulandığını görür.
Akla gelen en basit işkence yöntemlerinden burada yazmaya elimin varmadığı işkence tekniklerine varana kadar adamı çıldırtana kadar güç kullanmışlardır.
O zaman kadar, Ürdün’deki işkence seansları dahil olmak üzere hakkındaki bütün iddiaları reddeden Moritanyalı en son anneni de buraya getireceğiz tehdidinden sonra dayanamamış ve kendisinden istenen her şeyi söylemiştir. Aynı şekilde kendisi aleyhinde tanıklık yapanlar da işkence sonucunda Moritanyalı’yı resme dahil etmişlerdir.
Doğal olarak medeni bir ülkede ve hukukunda işkence ile alınan ifade geçersizdir ve müvekkil bu iddialarla suçlanamaz.
Sadece Hollander değil aynı şeyi düşünen bir başka kişi daha vardır. Bu ilk Guantanamo davasında medyaya ve kamuoyuna PR yapmak için tanığı mahkum etmek üzere özel olarak görevlendirilen askeri savcı Stuart Couch da aynı evrakları incelemiş ve insanlık dışı muamele ve işkence ile ifadenin alındığını gördükten sonra vicdanı daha fazla dayanamamış ve davadan çekilmeye karar vermiştir.
Moritanyalı 2010 yılında yani 8 yıl hakkında bir suçlama olmadan tutulduğu Guantanamo’da uydu bağlantısı ile hakim yüzü görür. Mahkeme, Moritanyalı’nın ilişkilerinin ve geçmişteki hayatındaki iddiaların suçlandığı olaylarla ilgisi olmadığını düşünür ve beraatına karar verir. Ne var ki dava temyize gitmiştir. 8 yıl bekleyen sanık bir 6 yıl daha bekler ve nihayet evinden alındıktan 15 yıl sonra tekrar evine geri döner.
Eğer adil bir yargılanmaya tabi tutulmasaydı, eğer hakkını savunan bir avukatı olmasaydı, her şeye rağmen işleyen bir hukuk olmasaydı büyük ihtimalle her şeyi zaten itiraf ettiği için ve diğerlerinin ifadeleri sonucu belki idam cezasına çarptırılacaktı. Zaten radikal ve terörist olduğu ön kabulü ile hiçbir hakkından faydalanması beklenmiyordu.
Bazen her şeyi ayan beyan gösteriyor sandığınız iddianameler, tutanaklar, ifadeler, tanıklar, görüntüler sizi gerçeğin tam kendisine götürmez. Bütün bunların adil bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Bunu sağlamadan kimse için büyük konuşmamak lazım.
Moritanyalı’nın hikayesini merak edenler aynı isimli filmi izleyebilirler.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***