HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
AK Parti’de yolun sonu görünür hale gelince, geleceğin kahraman adayları ortaya çıkmaya başladı. “15 Temmuz Erdoğan Darbesi”nden sonra göreve atanan savcılar, şimdi AK Parti sonrasına hazırlık yapıyorlar.
Ülkede rüzgârın değiştiği hemen her yerde hissedilmeye başladı. İktidar, her ne kadar 2053, 2075 hesapları yapsa da 2023 Temmuz’unu görüp göremeyeceği şüpheli.
Gönüllerden düşen AK Parti, artık meydanlardan da silinir oldu. Devletin bütün kurum ve kuruluşlarının emrine amade edildiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bile kurduğu seyyar büfelerle bedava yiyecek dağıttığı 15 Temmuz Saraçhane Mitingi, iktidar açısından hayal kırıklığına dönüştü.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin birlikte kürsüye çıktığı mitinge katılım, tabloyu net ortaya serdi. İki partinin ve devletin bütün imkanlarının kullanıldığı, medyanın bir bütün olarak paspas diye girişe serildiği mitinge 5 bin dolayında insanın katıldığı görüntülerle ortaya kondu.
Saraçhane şokundan sonra Erdoğan’ın AK Parti İstanbul yönetimine ne yaptığına ilişkin bir öngörüde bulunmaya gerek yok sanırım. Başkan Osman Nuri Kabaktepe’nin “kabak gibi” işlem gördüğü günlerdir konuşuluyor.
İstanbul il yönetimi, 15 Temmuz Saraçhane meydan hezimeti yaşadıktan sonra yaraları sarmaya girişti. Önlerinde 22 Temmuz’da yapılacak Eyüp ilçesindeki toplu açılış vardı. Bunun iyi bir fırsat olacağı düşünüldü.
AK Partili kadrolar, iş güç gösterisi olunca işi hafife almazlar. “İtibardan tasarruf edilmez” diyen bir liderin takipçileri olarak onlar da gerekeni yapmaya koyuldular. Gün olarak Cuma günü belirlendi. Saat ve yer ise özel önemdeydi.
Eyüpsultan Camii’nin çevresi, “açılışlar” adı altında miting yapılacak olan olarak belirlendi. Ancak, İl Başkanlığının ve Eyüp Belediyesi’nin bütün gayretlerine rağmen sonuç yine hayal kırıklığı oldu.
Yaşanan umutsuz tablo, İslamcıların “iyi gün dostu” olarak tanıdıkları yazar Abdurrahman Dilipak’ı bile hayal kırıklığına uğrattı. Dilipak, hüznünü sosyal medyadan paylaştı:
“AK Partide ne oluyor. 15 temmuzda fatihte, bugün cuma çıkışı Eyyub sultanda cami çıkışı meydanda bir avuç insan. Ne oluyor, bu olanlara bir anlam veren var mı”
Ortaya çıkan tablo, Dilipak’ı böyle hüzünlü düşünmeye sevk ediyorsa, en küçük bir aksilikte her şeyi kırıp döktüğü, çevresine yapmadığını bırakmayan Erdoğan’ın, İstanbul’da parti yönetimine ve partili belediye başkanlarına neler yaptığını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Şimdi bütün umutlarını Kayseri’ye bağladılar. Kayserili, hesabını bilir. Erdoğan’dan daha yararlanacağı taraf varsa, meydanda gerekeni yapar diye bekleniyor. Dahası, şehirdeki kurum ve kuruluşlar gerçek bir seferberliğe girişti.
Kayseri Şeker yönetimi, miting öncesinde fabrikada yoklama alacak ve oradan araçlarla miting meydanına geçileceğini duyurdu. Bunu da mesajlarla çalışanlara iletti.
Eski dönemlerde köleler, savaş meydanına birbirlerine bağlanarak çatışma alanına sürülürdü. Zoraki savaşçıların kaçmaması için başvurulan bir yöntemdi bu. Günümüzdeyse, AK Parti’nin köleleştirdiği toplum, miting meydanlarına yoklama alındıktan sonra götürülüyor.
Şehir iki gün önceden görülmedik bir şekilde donatıldı. 24 Temmuz Kayseri mitingi için belediyeler ve valilik, günlerdir işi gücü bırakıp Erdoğan’ı memnun edecek bir tablo sunmaya çalışıyor.
Havaalanı ve Doğumevi arası 2km lik güzergahta son durum.
Sağ, Sol ve Orta Refüjde bulunan her direğe, her ağaca, 5 metrede bir afiş asılmış.
Şu anda Kayseri’nin bitki örtüsü Erdoğan afişleri. pic.twitter.com/7X6lkH98kk
— Zafer Partisi Kayseri İl Başkanlığı (@ZaferPartisi38) July 22, 2022
SAVCILARIN HAZIRLADIĞI ‘VATANA İHANET’ DOSYALARI
Bütün bunları şunun için paylaştım.
Toplumda ters esen rüzgârı, bütün kesimler görüyor. Yakın zamana kadar muhalefet partilerinin adının bile anılmasına tahammül edemeyen iş dünyasının önemli isimleri, şimdi diyalog kanallarını zorluyor.
Tablo böyle görünür de bu ülkenin yargı mensupları farklı davranır mı?
AK Parti yönetiminin Tek Adamlığa dönüşmesinden sonra, bir gecede görevlerinden alınarak cezaevlerine doldurulan hakim ve savcıların yerine, ülkede ne kadar iş yapamayan, iktidar ortağı partilerin çevresinden geçinmenin yollarını arayan avukat varsa tamamına yakını hakim ve savcı yapıldı.
Bu hakim ve savcılar, seçme kadrolar. AK Parti ve MHP’nin özel testlerinden geçen isimler olarak belirlenip gönderildi.
AK Parti’nin yıldızının söndüğünü gören ülkücü hakim ve savcılar, çevrelerine yeni dönemde neler yapacakları bilgisini pompalamaya başladılar. Bu kadroların söylediklerinin özeti şu:
“Biz AK Parti’nin en tepeye kadar neler yaptığını biliyoruz. Bunlara ilişkin bütün dosyaları hazırlıyoruz. Belirli gruplar oluşturduk. Yapılan her şey incelenip soruşturmasını büyük ölçüde tamamladık.
Bunları özel USB’lerde muhafaza ediyoruz. Yeni dönem başladığında açılacak dosyaların adı doğrudan ‘vatana ihanet’ davaları olacak. Yapılanların vatana ihanet dışında adlandırılması söz konusu olabilecek gibi değil.”
“Genç savcılar” bugün bir köşede duruyormuş gibi görünüyorlarsa da şu sıralar nasıl çalıştıklarını yakın çevrelerine iştahlı bir şekilde anlatıyorlar.
BUGÜNE AYRI SELAM, GELECEK İKTİDARA AYRI SELAM
Bugün kendilerini “emir eri” gibi kullandıran yargı mensupları, anlaşılan yeni döneme, yeni bir başlangıç yapmak istiyorlar. Ortama göre hareket etmenin ne kadar yargı etiğine sığacağını sorgulamak bunlar açısından yersiz bir çıkış.
Gerekçeleri hazır: “Bugün yaptığımız takdirde bir sonuç alınmayacak. Bir sonuç çıkmayacağı gibi, bizler de mevcut öğütme makinasının dişlileri arasında yok olup gideceğiz. Üstelik çoluk çocuğumuz da perişan olacak.”
Kendi konforlarına bir şey gelmesin isteyenler, başkalarının hayatlarını karartmakta zerre kadar tereddüt etmediler/etmiyorlar.
“Yeni dönem başladıktan sonra size ne ihtiyaç kalacak?” gibi bir soru da maalesef doğru değil. Hukuk bir süre onların ellerinde işleyecek.
Böyle yoğun hazırlık içinde olduklarını söyleyen savcılara şu soruyu yöneltmeden edemedim:
– Peki ola ki mevcut iktidar bir şekilde yine seçilip yoluna devam edecek oldu. O zamanki planınız nedir?
Verilen cevap hayli pişkinceydi:
– USB’leri bulunmayacak bir yere gömeriz ya da imha ederiz.
Tatlı su kahramanlığı yapmaya soyunan ne kadar çok insan var farkında mısınız? Sahi sizin çevrenizde de dün yüzünüze bakmayan, bugün diyalog yolu aramaya çalışanların sayısındaki artış dikkatinizi çekmiyor mu?
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***