Almanya’nın eski başbakanlarından Gerhard Schröder’in Rusya’ya ilişkileri yüzünden partisinden ihracı isteniyor. Schröder için süreç başladı. Peki Schröder’in partisi SPD’den ihraç edilmesi ne kadar mümkün?
Gerhard Schröder’in Rusya lideri Vladimir Putin ile olan dostluğu, pek çok SPD üyesini rahatsız ediyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana Schröder’in partiden ihraç edilmesi talep ediliyor. Peki bu ne kadar olası?
Almanya’da iktidardaki koalisyonun büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Hannover Bölge Beşkilatı Tahkim Kurulu, eski Başbakan Gerhard Schröder’in partiden ihraç edilmesine yönelik talepleri Perşembe gününden itibaren incelemeye başladı. Bölge Teşkilat Başkanı Christoph Matterne, DW’ye yaptığı açıklamada, çeşitli yerel parti derneklerden bu konuda kendilerine 17 başvurunun ulaştığını söyledi. Üç kişilik Tahkim Kurulu’nun incelemeleri tamamladıktan sonra üç hafta içinde karar vermesi bekleniyor.
Başbakanlık döneminden (1998-2005) bu yana Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iyi bir dostluğu olan Schröder, Rus devlet şirketleriyle yakın ilişkisi ve buralarda üstlendiği görevler nedeniyle uzun süredir eleştirilerin hedefindeydi. Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından ise partinin dört yerel teşkilatı derhal harekete geçerek 78 yaşındaki Schröder’in ihraç edilmesini talep etti. Bu hamleyi aynı yöndeki diğer başvurular takip etti.
Schröder, kendisine yönelen tepkilerin ardından Mayıs ayında Rus enerji devi Rosneft’in yönetim kurulundan ayrılacağını açıkladı, Gazprom’un yönetim kurulu üyeliği adaylığını da geri çevirdi. Ancak Schröder’in Gazprom’un yan kuruluşları Kuzey Akım 1 ve 2’deki görevleri devam ediyor.
Partiye gerçekten büyük zarar verdi mi?
Peki Schröder’in partisinden ihraç edilmesi ne kadar mümkün? Almanya’da bir parti üyesinin ihraç prosedürü nasıl işliyor?
Öncelikle Federal Alman Anayasası, partilerin iç tüzüğünün “demokratik ilkelere uygun” olmasını şart koşuyor. Ülkede 1967 yılında yürürlüğe giren Federal Siyasi Partiler Kanunu da bu ilkeleri ayrıntılı olarak düzenliyor.
Prensip olarak bir siyasi parti, herkesi üyeliğe kabul etmek zorunda değil ve üyelik başvurularını, somut bir gerekçe göstermeksizin reddedebiliyor. Ancak mevcut, üyelerin ihracı bu kadar basit değil. İhraç sürecini başlatabilmek için ilgili üyenin partiye “büyük zarar” verdiğine dair somut kanıtlar gerekiyor.
Bu nedenle birçok hukukçu, Schröder’in SPD’den ihraç istemine temkinli yaklaşıyor. DW’ye konuşan siyasi partiler hukuku uzmanı Martin Morlok, disiplin soruşturmasına gerekçe olarak gösterilen “parti menfaatleriyle bağdaşmayan davranışlar” iddiasını oldukça sorunlu ve muğlak görüyor.
Schröder’in ihraç talebinin gerçek nedeninin politikacının meslekî faaliyetleri ve Putin ile olan dostluğu olduğunu belirten Morlock, “Ancak bunun partiyle doğrudan hiçbir ilgisi yok. Bir partiye mensup olmalarından dolayı, kişilerin fikir veya meslek özgürlüğü kısıtlanamaz” diyor.
“Bir partide manastır düzeni olamaz”
Morlok sözlerini söyle sürdürüyor:
“Sosyal demokrasi, parti yasasıyla korunabilecek bir mevhum değildir. Hiç kimse hayatın tamamına parti gözlükleriyle bakmak zorunda değil. Siyasi partilerde, tüm rahiplerin tek tip olmaya zorlandığı bir manastır düzeni olamaz.”
Avukat, ilke olarak ihraç müeyyidesini “parti düzeni ve işleyişi açısından gerekli bir araç” olarak görüyor. Partinin çalışma ve karar alma kabiliyetinin korunması, oylama sonucu alınan çoğunluk kararlarının tanınması ve parti otoritesinin kabul edilmesi gibi hayati konulara riayet edilmemesi durumunda, ihraç gibi bir yaptırım seçeneğinin olması elzem.
Ancak ihraç prosedürleri bazen partinin kamuoyu nezdindeki imajını da zedeleyebiliyor. Bunun en bariz örneklerinin başında, yine SPD’de yaşanan Thilo Sarrazin krizigeliyor. 2002-2009 yıllarında Berlin Eyaleti Maliye Senatörü olarak görev yapan Sarrazin’in ünü, 2010 yılında yazdığı “Almanya kendini yok ediyor” (Deutschland schafft sich ab) adlı kitapla Almanya sınırlarını aştı. Alman toplumundaki düşük doğum oranlarına karşın yabancı kökenlilerin çok sayıda çocuk yaparak yakın gelecekte Almanya’nın kilit noktalarını “ele geçireceğini” savunan Sarrazin, ırkçılık ve sağcı popülizm eleştirilerine hedef oldu.
Bu nedenle eski senatör hakkında 2010 yılında SPD’den ihraç süreci başlatıldı. İlk iki girişim başarısız oldu. En nihayetinde 2020 yılının ortalarındaki üçüncü ihraç prosedürü, Sarrazin’in konuyu yargıya taşımaktan feragat etmesi nedeniyle amacına ulaştı. Ancak 10 yıllık bir yılan hikayesine dönen Sarrazin olayı SPD’nin imajına zarar verdi.
2000 yılından bu yana Almanya’daki belli başlı 23 parti ihraç kararı incelendiğinde, bunlardan onunun SPD’ye ait olduğu görülüyor. Schröder ise henüz bu listedeki yerini almadı.
Schröder soğukkanlılığını koruyor
Eski Başbakan da ihraç girişimleri karşısında soğukkanlılığını koruyor. Yaklaşık bir ay önce haftalık haber dergisi Der Spiegel’e yaptığı açıklamada, “Ben bir Sosyal Demokratım ve ömrümün sonuna kadar da öyle kalacağım” ifadelerini kullandı.
SPD yerel teşkilatının tahkim kurulu toplantılarına ilk etapta Schröder’in ya da avukatının katılması beklenmiyor. İlk aşamada ihraç başvurusu yapanlar dinlenecek. Ardından Tahkim Kurulu’nun karar vermek için üç haftalık süresi başlayacak. Kararın açıklanmasından sonra ise iki haftalık bir temyiz süresi öngörülüyor.
Tabii bu arada konunun, bölgesel ve federal düzeyde farkı mercilere taşınması da mümkün. Bu yüzden meselenin bir süre daha sürüncemede kalması kuvvetle muhtemel görünüyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***