Samsun KESK Şubeler Platformu, asgari ücrete yüzde 30 oranında zam yapılmasını protesto etti. KESK Samsun Şubeler Platformu Sözcüsü Erdem Avcı, “Her yıl olduğu gibi kaşıkla verilen kepçe ile alınmak isteniyor. Yasal hakkımız olan enflasyon farkını iktidarlarının bir lütfu gibi göstermeye çalışıyorlar. Tüm kamu emekçilerinin, emeklilerin kümülatif maaş ücreti 2022 yılı için en az vergi oranı artışı oranı yani yüzde 101 oranında artırılmalıdır” dedi.
Samsun KESK Şubeler Platformu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 bin 500 TL olarak açıkladığı yeni asgari ücreti protesto etti. “Yüzdelik zam değil insanca yaşanabilecek bir ücret istiyoruz” pankartı açan platform üyeleri, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz”, “Çetelere değil halk için bütçe”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganları attı. Platform adına basın açıklamasını okuyan Erdem Avcı, şunları kaydetti:
“Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 6.400 yoksulluk sınırı 20 bin 500 TL’yi aştı”
“Akaryakıttan elektriğe, giyimden gıdaya pek çok alanda her geçen gün yenisi eklenen zamlar toplumun hemen her kesimi gibi biz kamu emekçilerini ve emeklilerini de sefalete mahkûm ediyor. TÜİK’in ısmarlama enflasyon oranlarına göre yıllık enflasyon yüzde 73,5, gıda enflasyonu yüzde 91, ulaştırma enflasyonu yüzde 108 ‘e ulaşmışken, sokaktaki enflasyon bu oranların çok üzerindedir. Bu haliyle dahi OECD üyesi 36 ülke içinde en yakın rakibimize dört kat fark atarak açık ara lider konuma yerleştik.
Ülke kaynaklarının, bizlerden alınan vergilerin sermayeye rantiyeye, faizden beslenenlere, savunma ve güvenlik adı altında silahlanmaya ayrıldığı sarayın ekonomi politikalarıyla bir grup azınlık servetine servet katarken, krizin faturası emekçi halka ödetilmek istenmektedir. Sermaye kesiminde hal böyle iken yandaş konfederasyonların, sendikaların ‘toplu sözleşmelerde’ sanal rakamlardan ibaret TÜİK enflasyonuna göre yapılan maaş artışlarına attıkları imzalar kamu emekçilerine kazanım olarak dayatılmaktadır. Kamu emekçileri olarak 20 yıl önce asgari ücretin 3,5 katına denk gelen ortalama maaşımız bugün asgari ücretin 1,5 katına indi. Peki, asgari ücret mi arttı? Hayır. Asgari ücret 20 yıl önce de açlık sınırının altındaydı. Bugün de altında. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 6.400 yoksulluk sınırı 20 bin 500 TL’yi aştı.
“Yasal hakkımız olan enflasyon farkını iktidarlarının bir lütfu gibi göstermeye çalışıyorlar”
Buna karşın kamuda çalışan toplam 5 milyon memura, işçiye, sözleşmeliye ‘personel gideri’ olarak ayrılan tutar yaklaşık 189 milyar TL ile ek ödeneğin sadece yüzde 17’sine, SGK devlet prim gideri olarak eklenen 28 milyar TL ise ek bütçenin sadece yüzde 2,6’sına denk geliyor. Tablo bütçe gelirlerinde yapılmak istenen artışa bakıldığında çok daha netleşiyor. Çünkü ek ödeneğin tamamı vergilerden yani yüzde 99 olarak bizlerin sırtına yüklenen vergilerin katmerli hale getirilmesinden oluşuyor. Toplam vergi gelirleri 1 trilyon 80 milyar artışla 2 trilyon 338 milyara çıkarılıyor. Yani başlangıç bütçesindeki vergiler yüzde 86 artırılıyor. Bu bir önceki yılın vergi gelirine göre yüzde 101’lik bir artış demek. Uzun lafın kısası her yıl olduğu gibi kaşıkla verilen kepçe ile alınmak isteniyor. Yasal hakkımız olan enflasyon farkını iktidarlarının bir lütfu gibi göstermeye çalışıyorlar.
“Maaş artışları cebimize girmeden gelir vergisine gidecektir”
Tüm kamu emekçilerinin, emeklilerin kümülatif maaş ücreti 2022 yılı için en az vergi oranı artışı oranı yani yüzde 101 oranında artırılmalıdır. Bunun 7,5 puanlık kısmı Ocak- Haziran maaşlarımıza zaten yansımıştır. Buna önce yüzde 75 oranında gerçek enflasyon farkı eklenmelidir. Ardından yüzde 7 olan ‘toplu sözleşme’ artışı eklenmelidir. Mevcut durumdaki gelir vergisi tarifesinde, dilim tavan-tabanlarında veya vergi oranlarında ek bütçeye paralel artış yapılmalıdır. Aksi durumda maaş artışları cebimize girmeden gelir vergisine gidecektir.
“Sefaleti dayatanlara karşı emeğin birleşik mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz”
Emekçilerin, sendikaların, halkın bütçeye katılma hakkı önündeki engeller kaldırılmalıdır. 2023 bütçesi hazırlıklarına başlanacak olan önümüzdeki ekim ayında toplu sözleşme masası kurulmalıdır. En düşük kamu emekçisinin geliri maaşında ve eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalıdır. KESK olarak buradan bir kez daha başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçileri, işçileri, asgari ücretlileri ‘insanca bir yaşam, insanca yaşamaya yetecek bir ücret’ için bir araya gelmeye, bizlere 19. yüzyıl kölelik koşullarını, yoksulluğu sefaleti dayatanlara karşı emeğin birleşik mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***