Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısı beşinci ayına girerken savaşın gidişatına yönelik belirsizlik devam ediyor. İki taraf da ağır kayıplara uğradıkları halde halihazırda geri adım atacaklarına dair bir işaret vermiyorlar. Arkasında yekpare Batı desteği olduğu müddetçe Ukrayna’nın kayıplarına rağmen kolay kolay pes etmeyeceğini gören ve ekonomik, askeri açıdan durumu her geçen gün zorlaşan Moskova’nın önümüzdeki kış, Avrupa’nın Rus doğal gazına olan bağımlığını kullanarak Batı’yı Ukrayna’ya verdiği desteği kesmeye zorlama stratejisi izlemesi bekleniyor. Böylece özellikle enerji fiyatlarının yükselmesi nedeniyle enflasyonun artması ve ekonominin yavaşlamasıyla Avrupalı hükümetlerin zor durumda kalarak Putin’in kabul edeceği şartlarda bir barış için Kiev’i zorlaması hedefleniyor. Bu amaçla Rusya’nın kışı dahi beklemeden doğal gazı aniden tamamen keseceği bir senaryo üzerinde de ciddiyetle duruluyor.
Savaş nedeniyle enerji fiyatlarında yaşanan artış Rus hazinesinin daha da dolacağı anlamına geliyor. Rusya Avrupa’ya sattığı enerjinin karşılığı olarak günlük 850 milyon dolar gelir elde ediyor. Bunu önlemek amacıyla, savaş başlamadan önce doğal gaz tedarikinin yüzde 40’ını Rusya’dan sağlayan AB, yıl sonu itibariyle bu oranı üçte iki oranında azaltmayı, 2027 itibariyle ise Rus gazı alımını tamamen durdurmayı kararlaştırdı. Rus kömürünün alımı önümüzdeki aydan itibaren, Rus petrolünün ihracı ise altı ay içinde tamamen kesilecek. Avrupa bir yıl sonra Rus enerjisine bağımlılığını büyük ölçüde azaltmış olacak, Putin Avrupa bu rahatlığa kavuşmadan harekete geçmeyi gerekli görüyor olabilir.
Nitekim Rusya AB ülkelerine verdiği doğal gazın akışında geçen ay yarıdan fazla azaltmaya gitti. Rus devlet enerji devi Gazprom, Baltık Denizi üzerinden doğrudan Rusya’dan Almanya’ya gaz taşıyan Kuzey Akım 1 boru hattından akışı yüzde 60 oranında düşürdü. Gazprom İtalya’ya verdiği gazı ise yarı yarıya düşürdü. Her sene olduğu gibi kış aylarının bitimiyle ucuzlayan doğal gaz fiyatları, Rusya’nın bu adımı sonrası yeniden yükseldi. Almanya gaz ihtiyacının yüzde 35’ini, İtalya ise yüzde 40’ını Rusya’dan tedarik ediyor.
Gazprom gaz akışını düşürme gerekçesi olarak Batı yaptırımları nedeniyle hattın bakımı için gerekli olan kritik bir teknik parçayı Kanada’dan temin edememesini gösteriyor. Avrupa ülkelerine göre bu bahane inandırıcı değil. Gaz akışındaki kesintinin zamanlaması oldukça manidar: Alman Şansölyesi Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve İtalyan Başbakanı Draghi’nin birlikte Kiev’i ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Zelensky ile görüşüp Ukrayna’nın AB üyeliğini desteklediklerini ilan ettikleri sırada yapıldı.
Avrupa’da başta Almanya’da olmak üzere endüstrinin ana enerji kaynağını doğal gazdan üretilen elektrik oluşturuyor. Artan maliyetler ve düşen tüketim Avrupa ekonomisinde yavaşlamaya, enflasyonun 1970’lerden bu yana ilk kez yükselişe geçmesine yol açıyor. (Bunu her defasında vurgulamayı gerekli görüyorum: Avrupa’daki enflasyon artışı Türkiye ile kıyaslanmayacak kadar düşüktür. Örneğin geçen ay enflasyon oranı Almanya’da yüzde 8,2 iken Türkiye’de TÜİK’e göre yüzde 78,6, ENAG’a göre ise yüzde 175,5’dir.)
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen bu hafta yaptığı konuşmada, Rusya’nın doğal gazı tümüyle kesmesine yönelik hazırlıklı olmaları gerektiğine dair uyarıda bulundu. Avrupa’da bu yazın en önemli gündem maddelerinden biri yeraltı gaz depolarının kış gelmeden doldurulması. Rusya’nın gaz tedarikinde kesintilere gitmesi bu hedefin gerçekleştirilebilmesini hem zorlaştırıyor, hem de daha pahalı hale getiriyor. Rusya’nın gaz akışında yaptığı kesintinin bir hedefi de Avrupa’nın depolarını doldurmasını engellemek.
Halihazırda Avrupa’daki gaz depolarının yüzde 60’ı doldurulmuş durumda. Avrupa Komisyonu Kasım’a kadar bu oranın yüzde 80’e çıkarılmasını tavsiye etti. (Almanya’nın gaz depolarının yüzde 62’si dolu, Kasıma kadar bu oranı yüzde 90’a çıkarmayı hedefliyor.) Eğer yeraltı gaz depoları kışa kadar doldurulamazsa Rusya’nın gazı kesmesi halinde Avrupa’da kış oldukça zor geçecek demektir.
Kuzey Akım 1 önümüzdeki Pazartesinden itibaren önceden planlanan iki haftalık bir bakıma girecek ve bu sırada hattan gaz akışı tamamen kesilecek. Normalde hattan 24 Temmuz’dan itibaren akışın yeniden başlaması öngörülüyor. Uzmanlar Gazprom’un o tarihten itibaren vanaları tekrar açmaması halinde, ki bu yöndeki endişeler güçlü, Avrupa’nın önümüzdeki kış sonuna doğru gazsız kalacağı uyarısında bulunuyor.
Bununla birlikte Avrupa’da meskenlerin, okulların ve hastanelerin elektriksiz veya soğukta kalma ihtimalinin çok düşük olduğu da vurgulanıyor. Çünkü gaz tedariki azaldıkça Avrupa ülkeleri sanayilerine verdikleri gazı keserek böyle bir durumun gerçekleşmesini önleyecek imkanlara sahipler. Burada asıl sıkıntı, fabrikalardaki üretimin azalması nedeniyle ekonomide yaşanacak: İşsizlik oranlarının artması ve büyümenin yavaşlaması kaçınılmaz hale gelecek. Öte yandan Rusya’nın gazı tamamen kesmesi enerji fiyatlarını daha da artıracağı için enflasyonu durdurmak güçleşecek.
Avrupa ülkeleri Rus gazını ikame etmek için sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) alımına yöneldi. Savaş başlayana kadar şaşırtıcı şekilde hiçbir LNG terminali olmayan Almanya dört terminal inşası yürütüyor, bunlardan ikisinin bu yıl bitmeden faaliyete geçmesi bekleniyor. Gemilerle ABD’den ithal edilen LNG, Rus gazına göre daha pahalı. Geçen ay Avrupa için her şeyin üstüne tüy diken bir gelişme de yaşandı: ABD’nin LNG ihracatının yüzde 16’sını gerçekleştiren Teksas’taki Freeport adlı LNG terminalinde yaşanan bir patlama sonrası tesis aylarca üretim yapamayacak hale geldi. Freeport’un ihraç ettiği LNG’nin büyük bölümü Avrupa tarafından alınıyordu. Bu hadise doğal gaz fiyatlarında da ayrıca yükselişe neden oldu.
Avrupa’da Rusya dışında alternatif enerji kaynakları bulmak en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Norveç ve Azerbaycan’dan boru hatlarıyla alınan gazın artırılması üzerinde duruluyor. Bir yandan yenilebilir enerji oranı artırılmaya çalışılırken diğer yandan bu alandaki bazı hedeflerde değişikliklere gidildi. Avrupa Parlamentosu Çarşamba günü doğal gazı çevresel açıdan sürdürülebilir enerji olarak tanımlayan, özel yatırımcıların gazla ilgili projelere yatırım yapmasını kolaylaştıran bir öneriyi onayladı. Alman hükümeti kömürle çalışan santrallerin geçici olarak yeniden faaliyete geçmesi için yasal düzenlemelere gidiyor. Hollanda hükümeti kömür santrallerine tam kapasiteyle çalışma izni verdi. Çevrecileri memnun etmeyen bu kararların alınabilmesi de yukarıda özetlediğim gelişmelerle yakından ilgili.
Peki savaş nasıl bitecek, bu aşamada öngörülebilir bir neticeden söz etmek mümkün mü? Ukrayna ordusu Rusya’yla savaşma azmini koruduğu müddetçe Batılı ülkeler, özellikle de Biden Yönetimi askeri ve ekonomik desteği sürdürme kararlılığında. Scholz, Macron ve Draghi’nin Kiev ziyaretlerinde Zelensky’ye aşağı yukarı şu şekilde özetleyebileceğim bir barış planını sundukları konuşuluyor:
Ukrayna Rusya’yla bir ateşkese razı olacak, Rus ordusu şu an işgal ettiği ülkenin doğusundaki bölgelerde kalacak, fakat Ukrayna bu haliyle AB’ye kabul edilecek. Putin bu sayede Ukrayna’daki “Rus yönümlü” bölgeleri kurtardığına dair “bir zafer” ilan edecek. Fakat Rus lider için böyle bir anlaşma da yeterli olmayacaktır, çünkü Batı’nın ağır ekonomik ve ticari ambargosu altında Rus ekonomisi uzun süre dayanamayacaktır. Bu nedenle Moskova’ya anlaşma karşılığında bazı yaptırımların kaldırılması teklif edilecek, mesela Avrupa Rusya’dan doğal gaz almayı sürdürecek, fakat her halükarda yaptırımların önemli bir bölümü yürürlükte kalacak.
Batı’nın beklentisi Putin bir noktada öyle ya da böyle (doğal ölüm, darbe vs.) gittiğinde yeni gelecek Rus hükümetinin yaptırım zincirlerinden kurtulmak için ileride Kiev’le yeniden masaya oturmaya hazır olacağı şeklinde…
Batı’nın Putin’in Kırım’ı ilhakı sonrası uyguladığı yaptırımlar Rus ekonomisinde yavaşlamaya ve Rus liderin popülerliğinde düşüşe yol açmıştı. Batı Sovyet deneyimden Rus halkının ekonomik sıkıntılara tahammülünün sınırları olduğunu, Rusya’ya ekonomik açıdan refah getiremeyen rejimlerin ciddi sarsıntılar yaşadığını iyi öğrenmiş durumda. Ukrayna’nın doğusundaki topraklarda Rusya’yı adeta ekonomik ve askeri bir batağa sokarak son tahlilde bunlara değecek ne tür bir kazanım elde edeceği belirsiz olan Putin’in, Rusya’nın tüm Doğu Avrupa üzerindeki hakimiyetini otuz iki yıl önce birdenbire neden bırakmak zorunda kaldığına dair tarihten doğru dersleri alıp almadığı ise epey şüpheli…
- Ömer Murat, Dış Politika ve Siyaset Uzmanı, Eski Diplomat
Kaynak: Kronos
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***