Geçtiğimiz hafta çarşamba günü ise kalp yetmezliği nedeniyle, 90 yaşında hayatını kaybetti.
Babasının vefatı nedeniyle yaşadığı büyük üzüntüyü ifade eden Marmara Üniversitesi Eczacılık Teknolojisi Bölümü, Farmasötik Biyoteknoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Demir Sezer, eczanenin müze olacağını söyledi.
“Güle Güle Melih Abi”
Melih Ziya Sezer’in vefatından sonra eczanenin kepengine sevenleri tarafından bir not yapıştırıldı. Kepenge yazılan notta ‘Güle güle Melih Abi’ yazıldığı görüldü.
Sezer’in eczanesine komşu olan mobilyacı Selahattin Yılmaz “57 yıllık dostumdu, arkadaşım, abimdi. 1965 yılında komşuyduk. Melih Bey’e sadece bir eczacı gözüyle bakamazsınız, gerçek bir bilim adamıydı. Yapmış olduğu ilaçlar yüzde 100 isabetliydi. Bana da ilaç hazırlamıştı. 1963 yılında askerde botlardan dolayı ayaklarımda nasır çıkmıştı.
Bundan 10 sene önce de ‘Melih abi, ayaklarımdan çok sıkıntı çekiyorum. Ne yapayım?’ dedim. O da baktı ayaklarımı kontrol etti. Akşam bana ilaç verdi. 2 sefer o ilacı sürdüm. Yüzde 100 geçti sorunum. 10 yıldan beri hiçbir sıkıntı kalmadı. Bence de burası müze olmalı, böyle bir eserin ortadan kalkması intihar olur. Üretim çok önemli, 90 yaşındaki bir kişi laboratuvarda akşama kadar üretim yapıyordu” diye konuştu.
1937’den beri aile tarafından işletiliyor
Sezer geçtiğimiz yıl verdiği röportajda, eczanenin tarihini şöyle anlatıyordu: “Eczane ilk olarak Faik İskender Bey tarafından Eczane-i Saadet ismiyle Kızıltoprak’ta kuruldu. 1928’de çıkan Tahdit Kanunu gereği Kızıltoprak’daki iki eczaneden birinin kapanması gerektiğinden, Moda’ya taşındı ve ismi ‘Moda Eczanesi’ olarak değişti. 1936 yılında Faik İskender Bey vefat edince, Moda Eczanesi satılığa çıktı ve babam bu eczaneyi satın aldı.
Babam Halil Nejat Sezer, 1925 İstanbul Üniversitesi mezunu. Babam ilk eczanesini memleketi olan Urfa’nın Birecik kazasında Yeni Eczane adında açtı, 1935 yılında ise Konya Karaman’a ‘Yeni Eczane’ adıyla nakletti. 1937’de Moda’daki eczaneyi devralınca isimleri birleştirdi ve Yeni Moda Eczanesi ismi kuruldu. Babam 44 yaşında vefat etti. 1950 yılında bu yana eczaneyi ben idare etmeye başladım. Bu eczane 1937 yılından beri bizim aile tarafından işletiliyor.”
“Eczacılık ticaret değil sanattır”
Röportajında eczacılığın ticaret değil sanat olduğunu ifade eden Sezer, “Eskiden çoğu ilaç eczanelerde yapılırdı. 1950’den sonra işin içine fabrikasyon ilaçlar girdi. Eskiden eczanelerde öksürük şurupları, kuvvet şurupları, merhemler olurdu. O zamanlar hekimler de bizlere formüller yazardı.
Ancak şimdi formül yazan doktorlar az. Çünkü doktorlar da fabrikasyonlaştı. Şu an hâlâ müşteriler az da olsa bize reçete getiriyor, biz de getirdikleri reçeteyi yapabildiğimiz kadar yapıyoruz. Ancak eczacılık ticaret değil, bir sanattır. Sanattan da bir şeyler üretildiğiniz zaman zevk alınır” sözleriyle mesleğine verdiği önemi vurgulamıştı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***