Güneşli bir Ekim akşamüstü, İtalya’nın başkenti Roma’nın en büyük meydanlarından Piazza San Giovanni, “Ben bir kadınım! Bir anneyim! İtalyanım! Hristiyanım” diye haykıran bir sesle yankılanıyordu.
19 Ekim 2019’da “İtalyan gururu” adı verilen mitingde ses tellerini zorlayarak kalabalığı etkisi altına alan bu kadın, Eylül ayında yapılacak erken seçimde İtalya’nın bir sonraki başbakanı olması muhtemel görünen Giorgia Meloni’ydi.
Siyasete neo-faşist gençlik hareketlerinde başlayan Meloni’nin bugün liderliğini yaptığı İtalya’nın Kardeşleri Partisi (FdI); “ulusal muhafazakar”, “aşırı sağcı” ya da “post-faşist” gibi sıfatlarla tanımlanıyor.
2018’de yapılan son genel seçimlerde yüzde 4 oy alan FdI, aradan geçen 4 yılda oy oranını neredeyse 6 katına çıkararak İtalya’nın en büyük partisi halinde geldi. 45 yaşındaki Giorgia Meloni de ülkenin muhtemel ilk kadın başbakanı olarak anılmaya başladı.
Sözleri kitap ve şarkı oldu
Giorgia Meloni’nin yükselişinde San Giovanni mitingi önemli bir kilometre taşı teşkil ediyor. Bu mitingde, destek artışında etkili olan kimlik siyasetinin kilit unsurlarını, sloganvari ifadelerle hafızalara kazıdı ve bayrağı haline getirdi.
San Giovanni Meydanı’ndaki konuşmasına başlar başlamaz, saatlerdir güneşin altında ayakta dikilen kalabalık yeni bir enerji kazanmış gibi görünüyordu. Sahneye elinde bir bayrakla çıkan Meloni “Onlar” diye söz ettiği bir takım küresel güçleri, İtalyanlara kimliklerini kaybettirmeye çalışmakla suçluyordu.
Göçmenleri, eşcinsel çiftlerin hak taleplerini hedefe oturtuyor, faşizmle özdeşleşmiş mottodan alıntıyla “Biz Tanrı, vatan ve aileyi savunacağız” diyordu.
Ve ileride slogana, hatta gece kulüplerinde çalınan bir remikse dönüşecek bu sözleri haykırıyordu:
“(Onlar için) aile düşman. Ulusal kimlik bir düşman. Cinsiyet kimliği bir düşman. Bizi tanımlayan her şey onlar için bir düşman…Bu onların bir oyunu. Bizi ‘1 numaralı ebeveyn, 2 numaralı ebeveyn’ olarak, LGBT cinsiyetli, X vatandaşları olarak tanımlamak istiyorlar. Bizi kodlarla adlandırmak istiyorlar. Ama biz kod değiliz. Biz insanız ve kimliğimizi savunacağız.
Ben Giorgia’yım! Bir kadınım! Bir anneyim! İtalyanım! Hristiyanım!”
Kalabalığın coşkuyla alkışladığı bu sözler, Meloni’nin kimlik siyasetinin tam bir özetiydi. Geçen yıl bir otobiyografi yayımlayan Meloni, kitabına da San Giovanni konuşmasından alıntıyla “Ben Giorgia’yım” adını verdi. Çıktığı dönem çok satanlar listelerine giren kitabın bölüm başlıkları da “Bir kadınım”, “Anneyim”, “Sağcıyım”, “Hristiyanım” ve “İtalyanım” şekllindeydi.
Meloni kitabında, popülerliğinin artmasında bu konuşmasının oynadığı rolden de söz etti. Sözlerinin alaycı bir tonla şarkıya dönüştürülmesi ve şarkının ağırlıkla karşıtları tarafından kullanılması sonrası “sıkıcı bir politikacıdan bir pop fenomenine dönüştüğünü” yazdı.
Salvini’nin düşüşü, Meloni’nin yükselişi
2019’daki miting, seçim ittifakı oluşturan 3 sağ partinin ortak gösterisiydi. Sahneye ilk olarak, ittifakın merkez-sağdaki ortağı Haydi İtalya Partisi’nin (FI) lideri eski Başbakan Silvio Berlusconi çıktı. Berlusconi’nin sağın lideri pozisyonunu çoktan kaybettiği, yaptığı konuşmanın kalabalıkta yarattığı, ya da yaratmadığı, etkiden de anlaşılıyordu.
O dönemde ittifakın büyük ortağı ise Matteo Salvini liderliğindeki popülist, aşırı sağcı Lig Partisi’ydi. Anketler Lig’in oy oranını yüzde 30’larda gösteriyordu. Bu desteğin etkisiyle “tam yetki” isteyen Lig lideri Salvini henüz 2 ay önce İçişleri Bakanı olduğu koalisyon hükümetini dinamitlemiş, ancak yaptığı hesap tutmayınca hükümet dışında kalmıştı.
Bundan sonra Salvini hızla destek kaybederken, ittifak ortağı Meloni sert bir tırmanışa geçecekti.
Ekim 2019’da yapılan anketler Meloni’nin yüzde 8 civarında desteğe sahip olduğunu gösteriyordu. Ancak ittifak ortakları da dahil sağ ve popülist partiler destek kaybederken Meloni anketlerde yükseliyordu.
İtalya’nın Kardeşleri, 2018 seçimlerinden sonra kurulan 3 koalisyon hükümetinin de dışında kaldı; son olarak Mario Draghi başbakanlığında kurulan ulusal birlik hükümetine muhalefet eden tek büyük parti olarak konumlandı.
Pandemi ve pandeminin ekonomik ve toplumsal etkileri, son dönemde de enerji krizi ve hayat pahalılığındaki artış gibi sıkıntılar sürerken muhalefette olmanın Meloni’ye destek kazandırdığı yaygın bir görüş.
Avrupa’da Orban ve Vox’a yakın
Meloni söylemlerinin merkezine, “geleneksel değerler” dediği heteroseksüel anne-baba ile çocuklardan oluşan aile, Hristiyanlık, küreselleşmeye karşı ulusalcılık gibi kavramları oturtuyor.
Avrupa’da aşırı sağın sarıldığı bir argüman olan, dışarıdan – ve ağırlıkla Müslüman – göçle kıta nüfusunun bir “etnik ikame” komplosuyla karşı karşıya olduğu iddiasını Meloni de savunuyor.
Avrupa Birliği’ne (AB) şüpheli, hatta tepkili olan İtalya’nın Kardeşleri, “AB ile yapılan tüm anlaşmaların yeniden tartışmaya açılmasını” istiyor. Meloni de uluslararası arenada Macaristan Başbakanı Viktor Orban, eski ABD Başkanı Donald Trump ve İspanya’daki aşırı sağcı Vox partisine yakınlığıyla biliniyor.
Geçen ay İspanya’da Vox’un kongresine katılan İtalyan lider, burada yaptığı hararetli konuşmada da ortak önceliklerini şöyle özetledi:
“Doğal aileye evet, LGBT lobisine hayır! Haçın evrenselliğine evet, İslamcı şiddete hayır! Güvenli sınırlara evet, kitlesel göçe hayır! Halkın egemenliğine evet, Brüksel bürokratlarına hayır! Bizim medeniyetimize evet, onu yok etmek isteyenlere hayır!”
Ukrayna politikasında ‘Batı’ cephesinde
Öte yandan Giorgia Meloni, Ukrayna’yı işgali sonrası ise Rusya’ya karşı sağ cepheden en net tepki veren lider oldu.
Sağ ittifakta yer alan diğer partiler Lig ve Haydi İtalya, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile geçmişte yakın ilişkilere sahipti. Haydi İtalya lideri Berlusconi, Putin ile geçmişte yakın dosttu, Salvini ise Putin fotoğrafı baskılı tişörtler giyerek hayranlığını gösteriyordu. Salvini ve Berlusconi, Ukrayna savaşı sonrası da Putin’e karşı net pozisyon almadıkları gerekçesiyle eleştiri aldı.
Meloni ise muhalefette yer almasına rağmen Başbakan Mario Draghi liderliğindeki hükümetin Ukrayna’ya silah yardımına destek verdi. Rusya’yı “Ukrayna’ya karşı kabul edilemez bir büyük ölçekli savaş açmakla” suçladı.
Geçen haftaki bir açıklamasında da “Ukrayna’nın davasını hep savunduk ve destekledik, yalnızca davanın kendisine inandığımız için değil, aynı zamanda İtalya Batı ittifakının zayıf halkası olma riskini alamayacağı için de. Batı bize güvenebileceğini bilmeli” dedi.
Siyasete neo-faşist gençlik kollarında girdi
Roma’nın işçi sınıfı mahallesi Garbatella’da doğan Giorgia Meloni siyasete 15 yaşındayken neo-faşist İtalyan Sosyal Hareketi’nin (MSI) mahalledeki gençlik kollarına girerek başladı. Ardından 21 yaşında, MSI’nin devamı olan Ulusal İttifak’tan (AN) Roma’da yerel seçimlere, 2006’da da parlamentoya girdi.
2008’de Berlusconi hükümetinde Gençlik Bakanı olarak görev yaptı. 2012’de ise İtalya’nın Kardeşleri partisinin kurucuları arasında yer aldı.
Partinin ismi “Fratelli d’Italia” Türkçe’ye “İtalya’nın Kardeşleri” olarak tercüme edilse de İtalyancada “fratelli” “erkek kardeş” anlamına geliyor. Fratelli d’Italia, aynı zamanda İtalya milli marşının ilk sözcükleri. Partinin logosunda ise faşist lider Benito Mussolini’nin mezarından ilhamlı, neo-faşist MSI’nin sembolü, İtalyan bayrağının renklerindeki ateş var.
Son anketler, bugün seçim yapılsa İtalya’nın Kardeşleri’nin yaklaşık yüzde 23 oyla ülkenin en büyük partisi olacağını gösteriyor. Sağ ittifakı oluşturan 3 partinin parlamentoda çoğunluğu elde etmesi muhtemel görünüyor.
25 Eylül’de yapılacak erken seçimler anketlerin gösterdiği gibi sonuçlanırsa, Giorgia Meloni İtalya’nın ilk kadın başbakanı ve Mussolini’den sonraki ilk aşırı sağcı lideri olabilir. Ve nakarata bir dize daha eklenebilir:
“Ben bir kadınım! Ben bir anneyim! İtalyanım! Hristiyanım! Başbakanım!”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – ÖVGÜ PINAR
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***