HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, ‘yeni çözüm süreci’ iddialarına ilişkin, AKP’nin atacağı her adımın ‘küçük ve ucuz seçim hesapları’ndan öte anlam taşımayacağını söyledi.
Konuyla ilgili tespitlerini 10 maddede özetleyen Demirtaş, AKP’nin konuyu istismarını engellemek için muhalefetin ortak bir strateji belirlemesi gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin Sesi Partisi’ni kuran eski HDP’li Ayhan Bilgen, “AKP’nin Kürt sorununa ilişkin yeni bir süreç başlatabileceğini” öne sürmüştü. Bilgen, Abdullah Öcalan’ın da sürece dahil edilmeye çalışıldığını düşündüğünü de söylemişti.
Konuyla ilgili HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan “Yeni bir çözüm süreci yok. İktidar içinde çözülme süreci var. Fiyaskoya dönüşen inkâr ve imha siyasetinin çözülme süreci var bu iktidarda” demişti.
‘AKP’nin çözüm niyeti yok’
Bir cevap da Demirtaş’tan geldi. AKP’nin çözüm niyeti olmadığını belirten Demirtaş, bu konunun iktidar tarafından istismar edilmemesi için muhalefetin politika geliştirmesi gerektiğini söyledi. Demirtaş, HDP dahil tüm muhalefetin ortak bir çözüm stratejisinde uzlaşmasının Türkiye’nin geleceği açısından önemli olduğunu belirtti.
Demirtaş “Gırtlağına kadar adaletsizliğe, zulme, yolsuzluklara batmış, çözülme süreci yaşayan, tükenmekte olan zayıf bir iradedir AKP. Atacağı her adım, küçük ve ucuz seçim hesaplarından öte anlam taşımaz” dedi.
Demirtaş’ın Yeni Yaşam Gazetesi’nde yayınlanan yazısının tamamı şu şekilde: Olacak mı? Elbette olacak. Kürt sorunu er ya da geç, diyalog ve müzakere yöntemiyle, barış içinde çözülecek. Bunu, bugünlerde yeniden ısıtılan çözüm söylentilerine bakarak değil, ilkesel bir yaklaşım olarak belirtiyorum. AKP’nin bir çözüm arayışında olmadığını, tam tersine bir çözülme süreci yaşadığını en net şekilde Sayın Pervin Buldan, son Meclis grup toplantısında ifade etti.
Gerçekleri ortaya koyalım. Tecride karşı Gemlik yürüyüşü ve sonrasında İmralı’da görüşmeye izin verileceği söylentisiyle birlikte yoğun bir tartışma başladı. Acaba Öcalan’dan seçime yönelik bir mektup mu gelecek? HDP ile AKP yakınlaşacak mı? Çözüm süreci yeniden mi başlıyor? Kürtler seçimde tarafsız mı kalacaklar?
Bu ve benzeri sorular ile çeşit çeşit yanıtlar peş peşe sıralandı.
HDP’den yapılan açıklamalar yerli yerinde ve açıklayıcı olmasına rağmen, belli ki tartışmalar bitmeyecek. Zararı yok, herkes tartışabilir hatta tartışılmasında yarar var. Bununla birlikte, bazı gerçekleri ortaya koyup tespitler yapmadan yürütülecek tartışmalar doğru sonuçlar doğurmaz.
10 madde
Nedir bunlar, sırayla gidelim.
Tecrit, hukuk ve ahlak dışı bir işkence yöntemidir. Tecridi savunmak işkenceyi savunmaktır. Cezaevindeki herkes gibi Sayın Öcalan’ın da ailesi ve avukatlarıyla yasalar çerçevesinde görüşme hakkı vardır. “Tecrit kaldırılsın” demek ne suçtur ne de yanlıştır. Tersini savunmak ahlak dışıdır ve suça ortak olmaktır.
Tecrit siyaseten de yanlıştır. Öcalan’ın konuşabilmesi çatışmayı değil, çözüm olasılığını büyütür. Bunu her fırsatta defalarca denediğine, barış çağrıları yaptığına tanık olmadık mı?
Çözüm sürecine karşı çıkmak açık açık savaş taraftarlığıdır. Çözüm sürecinden lanetli bir öcü gibi söz etmek yaşamı değil, ölümü savunmak demektir. Bununla birlikte, çözüm sürecinin yöntemini, yolunu ve yordamını eleştirmek, öneriler yapmak herkesin hakkıdır.
Öcalan’ı AKP’ye destek veriyor ya da verecek gibi göstermek kesinlikle yanlıştır, haksızlıktır. Sayın Öcalan, barış için en küçük bir olanağı bile değerlendirmekten geri durmaz. Bunun yanı sıra, barış umutlarını bir seçime kurban etmeyecek kadar da deneyimlidir.
Öcalan bugüne kadar HDP’ye tek bir talimat bile vermedi, vermez. Böyle bir tarzı yoktur. Gerekçeleriyle birlikte öneride bulunur, çağrı yapar. Bu önerileri ve çağrıları her siyasi partinin yetkili organlarında mutlaka gündeme geldiği gibi HDP’de de ciddiyetle ele alınır, değerlendirilir ama karar organı da irade de HDP yönetimidir.
Türkiye sınırlarının içinde ve dışında çatışma durumuna dair en etkili barış kurucu aktör Öcalan’dır. Kendisinin desteği ve katkısı olmadan barış yolunda mesafe kat edilemez. PKK, Öcalan’dan başka hiç kimseyi dikkate almaz.
Demokratikleşmenin ve nihai çözümün adresi TBMM’dir. Burada da muhatap, HDP ile birlikte tüm siyasi partiler ve toplumun kendisidir.
Şu anda AKP’nin çözüm niyeti de kapasitesi de niteliği de yoktur. Gırtlağına kadar adaletsizliğe, zulme, yolsuzluklara batmış, çözülme süreci yaşayan, tükenmekte olan zayıf bir iradedir AKP. Atacağı her adım, küçük ve ucuz seçim hesaplarından öte anlam taşımaz.
HDP tabanı da Kürt seçmen de deneyimli, bilinçli, politik ve örgütlü bir güçtür. Neyin ne olduğunu çok iyi bilir, nasıl davranacağını da günü geldiğinde ortaya koyar. Kandırmaya, kafa karıştırmaya dönük AKP’den gelecek her hamle, halkın iradesine çarpıp geri döner.
AKP yeni bir çözüm süreci başlatır mı başlatmaz mı yoksa bu bir oyun mudur değil midir şeklindeki spekülatif tartışmalara girmek yerine, muhalefetin Kürt sorununda kendi çözüm stratejisini ortaya koyması daha doğru olur. Muhalefet bunu yapmadığı sürece iktidar Kürt sorununu ve çözüm sürecini istismar etmeyi sürdürecektir. Kast ettiğim şey, AKP ile birlikte yeni bir çözüm süreci değil, seçimden sonra iş başına gelirlerse muhalefetin nasıl bir çözüm önerdiklerini ana hatlarıyla şimdiden ortaya koymalarıdır. Kürt sorunu Türkiye’nin birliği ve barış içinde çözülecekse HDP dahil tüm muhalefetin şimdiden ortak bir çözüm stratejisinde uzlaşmaları, Türkiye’nin geleceği açısından çok gerekli ve önemlidir.
Benim gözümden durum budur.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***