DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) Haziran 2022 dönemine ait Enflasyon ve Kira Artışları Raporu yayımladı.
Raporda, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yıllık kira artış oranının yüzde 22,8’le yüzde 78,6’lık genel enflasyon oranının çok altında gerçekleştiği belirtilerek, kiralardaki fahiş artışlara rağmen, kira grubunun resmi enflasyonu aşağı çeken en önemli kalem olduğu belirtildi.
Raporda, TÜİK’İn enflasyon hesaplamasının kiralardaki artışa karşı son derece “duyarsız” olduğu ifade edildi.
“Gerçek kira enflasyonu yüzde 92,5”
Kiracıların, kira harcamalarının resmi veriler içindeki oranının yüzde 17 olduğu ancak kiranın genel ağırlık içindeki yerinin yüzde 4,4 olduğunu belirten BİSAM raporunda şöyle denildi:
“Kiracıların enflasyonu tüketim harcama kalıbına ve TÜİK madde grup fiyatlarına göre yüzde 70 olarak görünüyor. Emlak endekslerine (Endeksa) göre ise kiralık konut fiyatları yüzde 155 oranında artmış durumda. Buna göre bu süreçte oturduğu evden çıkmak, yeni bir konuta taşınmak zorunda kalan, ev sahiplerinin tehditleri karşısında kirasını piyasa oranında artıranlar için ise enflasyon yüzde 92,5 düzeyinde.”
“Bazı ürünler enflasyonu sürekli aşağı çekiyor”
Raporda enflasyon hesaplamasında tek bir biçim kullanıldığı ve toplumun geniş kesimlerinin harcama kalıplarının dikkate alınmadığı ifade edildi.
Raporda “Fiyatları teknolojiye koşut olarak gerileyen cep telefonu görüşme ücreti ve internet ücretinin toplam içindeki ağırlığı yüzde 2,62. Ekmeğin enflasyon sepetindeki ağırlığı yüzde 2,54. Yani ekmek enflasyonu yukarı sürüklerken, cep telefonu görüşme ücreti aşağıya çekiyor. Neredeyse ekmek zamlarını, cep telefonu konuşma ücretlerindeki düşüş götürüyor.
Bu örnekte görüldüğü gibi kimi ürün grupları enflasyonu sürekli olarak aşağıya çekmektedir. TÜFE verilerine göre ekmek fiyatları 2003’ten bu yana enflasyondan yüzde 32 daha fazla artış kaydetmiştir. Bunun anlamı bu dönemde enflasyon oranında ücret artışı alanların (enflasyona ezdirilmeyenlerin!) alım gücünü ekmekte üçte bir oranında yitirmesidir. Bu dönemde cep telefonu ve internet ücretleri ise reel olarak dörtte bir oranına gerilemiştir. Bu hesaba göre sadece ekmek ve cep telefonu/internet ücretlerinden oluşturulan bir hesap olsaydı, ekmekteki kayba rağmen enflasyon gerilemiş olacaktı.” denildi.
“TÜİK emek örgütlerinin denetimine açılmalıdır”
Raporun öneriler bölümünde ise şu ifadeler kullanıldı:
“- TÜİK Emek Örgütlerinin Denetimine Açılmalıdır
– Herkesin enflasyonu aynı değildir, TÜİK farklı gelir grupları ve özellikle ücretliler için enflasyonu ayrı ayrı açıklamalıdır.
– Enflasyonun toplumsal gerçekleri temsil eden bir metodoloji ile hesaplanmalıdır. Bu bağlamda TÜİK enflasyon hesaplama yöntemini ve sepetini emekçilerin sorunlarına duyarlı hale getirmelidir.
– Teknolojik gelişmeye koşut olarak fiyatı reel olarak gerileyen ürün gruplarının, hanehalklarının genelini ilgilendirmeyen ama nicelik olarak ağırlığa sahip olan (araç alım satımı gibi) ürünler sepetten çıkartılmalıdır.
– Kurumsal birikimi ile tartışmasız bir öneme sahip olan, açıkladığı verilerle emekçilerin yaşam koşullarını belirleyen TÜİK, tarihsel misyonuna ve önemine aykırı davranmamalı, veri gizleme, sürekli metodoloji değişikliklerine giderek verileri etkileme gibi uygulamalardan vaz geçmeli, şeffaflığına ve saygınlığına zarar verecek müdahalelere karşı durabilmelidir.
– Gerek toplu sözleşme gerek asgari ücret gerekse emekliler başta olmak üzere geniş kesimlerin ücretleri ve zamlarının belirlenme sürecinde, resmi enflasyon verileri esas alınmaktadır. Enflasyon temelli artışlar ekonomik büyümeyi göz ardı etmektedir. Bu anlamda enflasyon verilerine ilave olarak ekonomik büyüme rakamları da bu artışlara ilave edilmelidir.
– Hükümetin gündeme getirdiği kira artışlarına yapılan müdahale sorunları çözmekten uzak olarak görülmektedir. Bir madde üzerinden çözüm üretmek mümkün değildir. Kapitalist ekonomide fiyat artışlarına müdahalenin en önemli aracı, kamu mülkiyetinde olan işletmeler ve devletin fiyatlarda karar verici olduğu ürün gruplarıdır. Kamunun yönlendirdiği fiyatları sınırlandırmak yerine, sadece kiraları sınırlandırmak anlaşılır değildir. Kiralar gibi fiyat kontrolü devletin elinde olan elektrik, gaz, akaryakıt fiyatları da sabitlenmeli, vatandaşın birbiri ile karşı kaşıya getiren yaklaşımlara son verilmelidir.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***