ABD Başkanı Joe Biden’ın Çarşamba günü başlayan Ortadoğu gezisi bugün (15.07.2022) Suudi Arabistan’ı ziyaret edecek olması ülkesinde sert eleştirilere neden oluyor. Eleştirilerin odağında ise ABD merkezli Washington Post gazetesinin Suudi muhabiri Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi bulunuyor.
Biden, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Ekim 2018’de İstanbul’da öldürülmesinin ardından, henüz başkan adayıyken Suudi yönetimine sert tepki göstermiş, 2019’da bir Amerikan istihbarat raporunda Kaşıkçı’nın Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talimatıyla öldürüldüğünün yer alması sonrası da “Onlara bedel ödeteceğiz ve onları parya haline getireceğiz” demişti.
Suudi Arabistan ziyaretine yönelik eleştirilere ABD’nin temel değerlerine sadık kalmak koşuluyla Riyad ile stratejik ortaklığı güçlendirmeye çalışacağı yanıtını veren Biden, insan haklarını kararlı bir tavırla savunma sözü de verdi. Biden, Ortadoğu ziyaretinin ilk durağı İsrail’de de Riyad ziyaretine yöneltilen eleştirilere değindi. İsrail Başbakanı Yair Lapid’le görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada Kaşıkçı cinayetiyle ilgili tutumunun açık olduğunu belirterek “Ben insan haklarını her zaman gündeme getiriyorum. Bunu Suudi Arabistan veya başka bir yerde anlamayan varsa, demek ki bunu dinlemedi” diye konuştu.
Uzmanlar Biden’ın Riyad’ta dünyada büyük ölçüde değişen siyasi durum karşısında benzer sert açıklamalar yapmasını pek olası görmüyor.
ABD, SUUDİ ARABİSTAN’A UYGULADIĞI SİLAH YAPTIRIMI KARARINI KALDIRMAYI TARTIŞIYOR
ABD-Suudi ilişkilerindeki bir diğer anlaşmazlık konusu olan Yemen’deki savaşla ilgili de bir tutum değişikliğinin söz konusu olabileceği belirtiliyor. Bunun işaretlerinden birini Reuters haber ajansı yazmıştı. Söz konusu habere göre ABD’de Suudi Arabistan’a taarruz silahlarında uygulanan ihracat yasağının kaldırılması tartışılıyor.
Biden, Şubat 2021’de Yemen’deki savaşı gerekçe göstererek ülkesinin Suudi Arabistan’ın saldırı amaçlı eylemlerine desteği sonlandıracaklarını açıklamıştı. Reuters haber ajansının edindiği bilgilere göre, uygulanmakta olan silah satışı yasağının kaldırılmasına ilişkin görüşmeler devam ediyor ve nihai karar da Riyad’ın Yemen’deki savaşı sona erdirmede ilerleme sağlayıp sağlayamayacağına bağlı.
İSRAİL VE SUUDİ ARABİSTAN YAKINLAŞMASI
Washington’un Suudi Arabistan’a yönelik genel tutumunda köklü bir değişikliğin olması ise birkaç önemli faktör önemli rol oynuyor. Örneğin Biden, Suudi Arabistan’ı İsrail ile yakınlaşmaya ikna etmeye çalışıyor.
Aslında resmî olarak teyit edilmese de diplomasi kulislerinden sızan bilgilere göre, İsrail ve Suudi Arabistan arasında gayrı resmî işbirliği zaten uzun süredir devam ediyor. Örneğin ABD’li haber sitesi Axios, Beyaz Saray’ın ilişkileri normalleştirmek için bir “yol haritası” üzerinde çalıştığını bildiriyor. Wall Street Journal’da yer alan başka bir habere göre de ekonomi ve güvenlik konularında İsrail-Suudi iş birliğinin ilerletilmesi için gizli görüşmeler halihazırda devam ediyor. Bu çerçevede Riyad’ın prensip olarak hava sahasını ticarî İsrail uçaklarına açabileceği söyleniyor. Ayrıca İsrail’in de dahil olacağı bir tür “Ortadoğu NATO’su” oluşturma planlarına dair de bir süredir spekülasyonlar yapılıyor.
PETROL KRİZİ
Biden’ın Ortadoğu ziyareti, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısı nedeniyle temelden değişen küresel siyasi konjonktürün gölgesinde gerçekleşiyor. Savaş giderek ABD için de ekonomik bir sorun haline geliyor. Rusya’ya uygulanan yaptırımların bir sonucu olarak toplam petrol arzında daralma yaşanacağına dair endişeler, tüm dünyada petrol fiyatlarının önemli ölçüde yükselmesine neden oldu. Bu da stratejik açıdan aslında Rusya’nın işine geliyor. Çünkü Moskova’ya uygulananan yaptırımlara rağmen Rusya’nın petrol gelirlerinde artış var.
ABD’de önümüzdeki Kasım ayında Kongre seçimleri yapılacak. Artan enerji fiyatları muhalefete elindenki büyük kozlardan biri. Bu nedenle Biden, Suudi Arabistan’ın petrol üretimini artırmasını istiyor. Fakat petrol fiyatlarının düşmesinin Suudi Arabistan’ın gelirlerinde kayba neden olacağından fiyat artışları, Suudi Arabistan içinde bir gereklilik.
BÖLGEDE DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ
ABD’nin Irak’tan büyük ölçüde çekilmesi ve Suriye’deki iç savaşa müdahalesini asgariye indirmesi nedeniyle Ortadoğu’daki siyasi ve askerî ağırlığı bariz şekilde azalmıştı.
ABD’nin bölgede bıraktığı boşluğu ise Rusya doldurmaya çalışıyor ve bunda da giderek başarılı oluyor. Özellikle Suriye’de, Tahran yönetimiyle birlikte Esad rejimi muhaliflerine karşı mücadeleye öncülük eden Rusya, büyük ölçüde emeline ulaştı. Benzer bir başarı, teknik iş birliğinde de görülüyor. Örneğin Suudi Arabistan kendi nükleer programını geliştirirken en büyük desteği Rusya’dan görüyor.
ABD yine de Suudi Arabistan’ın en önemli koruyucu gücü olma konumunu sürdürüyor. Özellikle de Suudilerin bölgedeki en güçlü rakibi olan İran söz konusu olduğunda. Riyad yönetimi, Washington’un en büyük silah müşterisi durumunda. Önceki ABD yönetimleri, çeşitli silah sistemlerini Suudilere onlarca yıl boyunca tedarik etmişti. (HABER MERKEZİ)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***