15 Temmuz’un üzerinden altı yıl geçti. O gece ve sonrasında yaşanan olaylar ile ilgili çok şey anlatıldı, yazıldı, çizildi ancak Türkiye’de istihbarattan sorumlu en önemli kurumlardan biri olan Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın adı hiç geçmedi.
MİT’le birlikte Türkiye’de istihbaratı yöneten Emniyet İstihbarat’ın olayın öncesinde asli görevini yapıp istihbarat toplaması gerekiyordu. Ama görevini yapamadı yada yapmadı. Peki Emniyet İstihbarat’ta 15 Temmuz ve devamındaki günlerde ne yaşandı. Emniyet İstihbarat Dairesi dosyası ilk defa açılıyor.
MESAİ ARKADAŞLARINDAN İŞKENCE
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın 15 Temmuz gecesinde ve o geceyi takip eden günlerde işkence merkezine çevrildiği ortaya çıktı. İstihbarat Dairesinin kıdemli polislerine ve mühendislerine bir hafta boyunca çalıştıkları kurumda işkence yapıldığı tanıkların anlatımı ile ortaya kondu. İşkenceye uğrayan mağdurların anlattıkları ise daha vahim. Emniyet İstihbarat Dairesi çalışanlarının önce mesaiye çağrıldığı ortaya çıktı. Bazılarının ise o hafta sonu çalıştırılıp dairede işkenceye alındığını anlatıyor tanıklar. İşkenceler bir hafta sürdü. İşkence seanslarında rol oynayan kişiler ise yabancı değil. Daire çalışanı polisler ve mühendisler önceki gün birlikte yemek yedikleri, çay içtikleri kişiler tarafından işkenceye maruz bırakılmış. Tanıkların anlatımları yaşananları doğruluyor.
İşkenceye maruz kalanlardan biri Bold Medya’ya konuştu. Adının açıklanmasını istemeyen işkence mağduru, “O gün mesai günüm olmamasına rağmen sabaha yakın telefon geldi ve mesaiye çağrıldım. İki gün boyunca dairede aralıksız çalıştıktan sonra sabah mesai arkadaşlarım tarafından yaka paça başka bir odaya alındım. Burada küfürler ve hakaretler ile elbiselerimi çıkarmamı söylediler. Çok yakından tanıdığım bir polis arkadaş ise elinde hortumla sürekli bana vuruyordu” dedi
Bir başka işkence mağdurunun anlattıkları da benzerlik taşıyor: “Gözlerimi bağladılar. Sadece iç çamaşırım vardı üzerimde. Ters kelepçe ile başka büyük bir odaya getirildim. Seslerden odada yalnız olmadığımı anladım. İsimlerden aklımda tuttuğum kadarıyla odada 10 kişi vardı. Gözlerim bağlı duvara dönük bir şekilde saatlerce ayakta beklettiler. Bir polis arkadaşım başka bir arkadaşımı hortumla dövdü.”
İLAÇLI SORGU
Buna benzer olaylar 15 Temmuz’un ardından aslında birçok kurumda yaşandı. Ancak Emniyet İstihbarat’ta yaşananların farklı yönleri de var. Görevde olmayan kişilerin daireye çağrılarak, çalıştırıldıktan sonra işkenceye tabi tutulmaları, ‘kumpas’ iddialarını güçlendiriyor. Emniyet İstihbaratın bizzat kendi personeline kurduğu kumpasta başa silah dayamak da var, köpekli işkence de. Yine ismi saklı eski bir Emniyet İstihbarat çalışanının yaşadıkları tüyler ürpertecek cinsten.
“Bir hafta boyunca aç bırakıldık. Küçük bir ekmek parçası verdiler. Kendi suçlamalarını kabul etmemiz için bize ilaç içirdiler. Dışardan işkence çığlıkları geliyordu. Bir ara köpek sesleri de duydum. Ve en korkuncu başıma silah dayadılar. Gözlerim bağlıydı ve o an hayatımın biteceğini düşündüm”
İstihbarat Dairesi Delil Üretme Merkezi Olmuş
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın o gece görevini yapmadığı hatta kurulan tuzağın içinde olduğu anlaşılıyor. Kendi personelini kanunlara aykırı bir şekilde kendi sorgulayan İstihbarat Dairesi’nin amacının delil üretmek olduğu, bizzat işkence mağdurlarının ifadesi ile ortaya çıkıyor.
İNTİHAR MI CİNAYET Mİ
Emniyet İstihbarat Dairesinde bir hafta boyunca işkenceler devam etti.
Ankara Yıldız’da bulunan dairenin Koruma Şube bodrumlarında İstihbarat’ın deneyimli mühendislerinden Burak Açıkalın da işkence görenlerden biriydi.
Tanıkların ve işkence görenlerin anlatımı ile Burak Açıkalın cezaevine getirildiğinde beden koordinasyonunu kaybetmişti. Vücudunda işkence izleri olan Açıkalın konuşma güçlüğü yaşıyordu. Sincan Cezaevinden Kırıkkale Keskin’e sevk edilen Burak Açıkalın, işkencenin etkisi ile girdiği bunalım sonucu birkaç ay sonra intihar etti. Yakınları Açıkalın’ın vefat haberini televizyondan aldı.
EMNİYET MÜDÜRÜNE İLAÇLI İŞKENCE
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nda yapılan işkence ile ilgili detaylar ilk defa Emniyet İstihbarat’ın eski Daire Başkan Yardımcısı Gürsel Aktepe’nin mahkeme savunması ile ortaya çıktı. Burak Açıkalın’ın cezaevindeki koğuş arkadaşı olan İstihbarat eski müdürü Gürsel Aktepe mahkemeye verdiği ifadede cinsel tacize kadar varan işkence seanslarını anlattı:
“Ağır hakaret ve şiddetli dayakla başlayan işkenceler, tüm elbiseler çıkartılarak soğuk suya maruz bırakılma, cinsel taciz gibi daha sistematik bir hale dönüşmüştü. Silahını başıma dayayan başka biri sürekli beni öldürmekle tehdit ediyordu. Başıma boş silahının tetiğini düşürdü. Israrla söylediklerini kabul etmemi telkin ediliyordu. Göz altında tutulduğumuz yaklaşık 6 gün sürekli bu tarzda işkencelere maruz bırakıldım. Aileme de her türlü işkenceyi yapabileceklerini söylüyorlardı.”
Aktepe şöyle devam etti: “Israrla İstihbarat Daireyi ele geçirmeye geldiğimi kabul etmemi istiyorlardı. Bu işkencelerle birlikte günlerce uykusuz, aç ve susuz bırakılmıştım. Verilen ilacın etkisiyle halüsinasyonlar görmeye ve garip sesler duymaya başlamıştım. Bütün bu yaşadıklarım sonrasında bilincim ve iradem tamamen yok edilmişti. Özgür irademe dayanmayan kolluk ve sonrasındaki savcılık ifadelerimi kabul etmem mümkün değildir. Bu haldeyken ifademde iddia edilen isimler, olaylar ve sayılı hususların hiçbirisi doğru değildir.”
İŞKENCENİN BAŞINDAKİ İSİM
Tüm bu işkencelerin başında ise tanıdık bir isim var. Hrant Dink cinayetinde ismi çok geçen Engin Dinç. dönemin Daire Başkanı Engin Dinç bir hafta boyunca kendi personeline yine İstihbarat Daire çalışanları eli ile işkence yaptırdı.
Aktepe kendisine işkence yapanları açıkladı: “Bu işkencelerde o dönemdeki İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, Başkan Yardımcıları Erdal Çetinkaya, Yılmaz Delen ve Kenan Daşkın isimli şahıslar bizzat görev almış, yönetmiş ve yönlendirmişlerdir.”
SAVCIDAN SAHTE DOSYA
Aktepe sahte dosya hazırlayan savcıyı da deşifre etti: “Savcılıkta ifadeye götürüldüğümde gerçekten kendimde değildim. Ayakta zor duruyordum. Savcılık makamında şunu söylediğimi çok iyi hatırlıyorum. Aşırı miktarda başıma darbe aldım ve hiçbir isim hatta kendi ismimi bile hatırlamadığımı ifade ettim. Savcı bey, (Savcı Alpaslan Karabay) dosyayı açmış, isimleri teker teker saymış ve ben o saydığı isimlerle ilgili en ufak bir yorum yapmadım. En ufak bir değerlendirme yapmadım ama burada öğreniyorum şahıslarla ilgili bir değerlendirme yaptığım şeklinde yansımış.”
Engin Dinç, istihbarat daire çalışanı 16 kişiyi bir hafta süren işkencelerin ardından terörle mücadele polislerine teslim etti.
O isimlerden bazıları müebbet, bazıları da 10 yılı aşkın cezalar aldı.
İşkencenin başındaki isim Dönemin İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç Konya Emniyet Müdürü olarak görev yapıyor. O dönem Dinç’in yardımcılarından Erdal Çetinkaya Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanı, Yılmaz Delen ise Çankırı İl Emniyet Müdürü koltuğunda oturuyor. Kenan Daşkın ise 2020 yılındaki kararname ile emekli edilen isimler arasında.
“15 Temmuz sonrası işkencenin merkezlerinden biri: Emniyet İstihbarat Dairesi; Engin Dinç tuzak kurduğu personeline bir hafta işkence yaptırdı” @15TemGercekleri https://t.co/PEhwgsK9i7https://t.co/DoRq9QyR0A
— 15 Temmuz Gerçekleri (@15TemGercekleri) July 22, 2022
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***