Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin 25’incisi, “Kadınların Mirası” temasıyla 26 Mayıs-5 Haziran tarihlerinde Ankara’da düzenlendi. Kadın yönetmenlerin imzalarını taşıyan 60’ı aşkın film, Büyülü Fener Kızılay Sineması ve Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 105 seansta izleyiciyle buluştu. Filmler arasında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi davasında yargılanan yazar Aslı Erdoğan’ın Almanya’daki sürgün yaşamını konu alan “Bitmemiş Cümleler” filmi de yer aldı.
Festival ve konser yasaklarına da değinen Bozbay, “Amaçları, kendileri gibi düşünmeyenlerin önünü kapatmak, ket vurmak. Böyle giderse film festivallerine de sıra gelecek. Yine de sanat için umut hep var. Dünyayı sanatın ve kadınların değiştireceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Filmin yönetmeni Adar Bozbay ile filmi, son dönemlerde sanat ve sanatçıya yönelik artan baskıları Mezopotamya Ajansı’na anlattı.
ÖTEKİLERİ YAZAN BİR YAZAR
“Denge” ve “Bê Ziman/Dilsiz” adlı kısa filmleri bulunan Bozbay, “Merhaba” adlı bir tiyatronun video kısmında çalıştığı süreçte yazar Aslı Erdoğan’la tanıştığını belirtti. Erdoğan’ın 90’lı yılların sonunda Radikal’deki yazılarıyla hep ötekilerin tarafında duran duruşuyla ilgisini çektiğini söyleyen Bozbay, “Kürt, kadın, kuir, feminist, aktivist bir birey olarak birçok ötekiyi kendimde gördüğüm için beni çok etkilemişti. Köydeki Kürt kızlarının, o dönemdeki korucular tarafından tecavüze uğramasıyla ilgili çok acı bir yazısını okumuştum. Bütün cesaretiyle bunu dile getiren kadın bir yazar olması beni çok etkiledi. Robert Koleji’nden çıkmış, Boğaziçi mezunu, Türkiye’de hiçbir şekilde ötekileştirilmeye maruz kalmamış birinin böyle bir riski göze alıp yazması çok etkileyiciydi” ifadelerini kullandı.
‘“BİTMEMİŞ CÜMLELER’
Yıllar sonra tutuklanan Erdoğan ile dayanışmak amacıyla mektup etkinliği düzenleyen Bozbay, cezaevinden çıkmasıyla birlikte belgesel sürecinin başladığını dile getirdi. Barış Ödülü’nü almak için Almanya’ya giden Erdoğan’ın bu süreçte yanında olan Bozbay, bir daha Türkiye’ye dönememesiyle belgeselin seyrinin değiştiğini söyledi. “Erdoğan yazmak istiyor ancak artık yazamıyor ama ben cümlelerinin bir yerde devam ettiğini ve yazacağını düşünüyorum” diyen Bozbay, belgeselin isminin “Bitmemiş Cümleler” olmasının bu durumla örtüştüğünü ifade etti.
‘YAZDIKLARINI BİREBİR YAŞAMAYA BAŞLADI’
Belgeselde iletmek istediği mesajları naif ve alt metin şeklinde vermek istediğini söyleyen Bozbay, “Hak ihlallerinin olduğu bir Türkiye’de Erdoğan, yazdıklarını birebir yaşamaya başladı. Savunduğu insanların yanındaydı artık. Özgür Gündem Gazetesi’nin Danışma Kurulu’nda adı geçiyor diye tutuklandı ve müebbetle yargılandı. Belgeselde o süreci parantez arasında vermek istemedim çünkü bunu yaşayan gazeteciler başlı başına bir belgeselin içinde olmayı hak ediyorlardı” dedi.
‘ERDOĞAN NEZDİNDE BU SÜRGÜNÜ YAŞAYAN BÜTÜN İNSANLARA DEĞİNMEK İSTEDİM’
Belgeselde, bir yazarın sürgün hayatının yazma sürecine nasıl etki ettiğini aktarmak istediğini vurgulayan Bozbay, “Sürgün hayatı inanılmaz bir yalnızlık hissi yaratıyor, sağlığını ve sanatını etkiliyordu. Zamanla kendine yabancılaştığını gördüm. Erdoğan nezdinde bu sürgünü yaşayan bütün insanlara değinmek istedim. Sadece Erdoğan değil birçok akademisyen, gazeteci ve yazar bu durumu yaşıyor. Erdoğan, binlerce isimden seçtiğim kişi oldu” diye belirtti.
‘ERDOĞAN, HEP ‘RİSKLİ’ YAZILAR YAZIYORDU’
Erdoğan’ın bir davadan beraat ederken, başka bir savcılık tarafından yeni bir davanın açılmasıyla yargıya olan güvenini kaybettiği için Türkiye’ye dönemediğini belirten Bozbay, şöyle dedi: “Yazılarıyla ‘örgüt propagandası’ yaptığı iddiasından ‘vatan ve milleti bölmekten’, hatta ‘örgüt üyeliğinden’ dahi dava açıldı. Bugüne kadar aşk, insan hakları konularında yazmış bir kadın olarak Özgür Gündem’de yani sırf Kürt gazetesinde yazdığı için haksız yere yargılanmayı hazmedemiyor. Erdoğan, hep ‘riskli’ yazılar yazıyordu. Tecavüze uğrayan kadınlardan Ulucanlar Cezaevi’ndeki çocuklara kadar yazdıkları sebep gösteriliyordu ancak yazıları ‘örgüt üyeliği’ ile uzaktan yakından alakalı değildi. Bir yazar için yazmak suç olmamalı. Yoksa sanatını nasıl dile getirecek ki?”
‘DÜNYAYI SANATIN VE KADINLARIN DEĞİŞTİRECEĞİNE İNANIYORUM’
Festival ve konser yasaklarına da değinen Bozbay, “Amaçları, kendileri gibi düşünmeyenlerin önünü kapatmak, ket vurmak. Böyle giderse film festivallerine de sıra gelecek. Yine de sanat için umut hep var. Dünyayı sanatın ve kadınların değiştireceğine inanıyorum” dedi.
‘SÖZÜMÜZÜ SÖYLEMEYE DEVAM EDELİM BU ATMOSFER DE DEĞİŞİR’
Bozbay, yazan bir insanın zulüm ve gerçeklik karşısında susma hakkının olmadığının altını çizerek, şunları ekledi: “Vermek istediğin mesajı vermelisin. Susuyorsan neden sanat yapıyorsun? Sanat ses getirmektir. Bütün ülkeler, toplumlar zor süreçlerden geçiyor ancak hiçbir baskının, gözaltının, yasağın hiçbir şeyi tamamıyla kaldırdığı görülmemiştir. Sanatçısını ‘terörist’ olarak gören bir iktidar, düşünen beyinleri kaybediyor. Buradaki sanatçılar neden üretimini başka bir yerde yapsın. Sözümüzü söylemeye devam edelim bu atmosfer de değişir. Hiçbir şey kalıcı değildir, sanat bakidir. Sadece sanatçılar için değil bütün halk için birlikte ses çıkarmalıyız.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***