Burcu Karakaş
“Okulu bırakmak zorunda kaldım, ailemin durumu iyi olmayınca… Çalışmak daha mantıklı geldi.”
İstanbul’da anadolu lisesinde okurken eğitimi yarıda kalan Barış*, 2005 doğumlu. Barış, eve ekmek getirmek zorunda olduğu için okuluna devam edemeyen binlerce çocuktan biri. Pandemi döneminde henüz 15 yaşındayken okulunu terk etmiş.
Barış’ın biri 7, diğeri 12 yaşında iki kardeşi var. Beyaz eşya tamirinde çalışan babası, belini kırınca çalışamaz olmuş. Annesi ise kalp hastası. Üç çocuğun en büyüğü olan Barış, kaporta-boya servisinde haftanın altı günü sabah 8’den akşam 7’ye kadar çırak olarak çalışıyor. Barış’ın okulu bıraktığından beri yani iki senedir günlük rutini bu şekilde ilerliyor.
“Öğle aramız yok abla. Öğle yemeğini dükkânda yiyoruz. Hep dükkândayız.”
Çalıştığı işi babasının arkadaşının bulduğunu, annesinin çalışmasına önce karşı çıktığını ancak sonrasında babasının annesini “Eli iş tutarsa aç kalmaz” diyerek ikna ettiğini anlatıyor:
“Şimdi çırağım ama usta olursam aç kalmayacağımı biliyorum.”
Çalışan 5 çocuktan 2’si eğitimine devam edemiyor
Bugün, 12 Haziran Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü… Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, dünyada 63 milyonu kız, 97 milyonu erkek çocuğu olmak üzere toplam 160 milyon çocuk, çocuk işçi olarak çalışıyor. Bu sayı, her 10 çocuktan birinin çalıştığını ortaya koyuyor. ILO ile UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) tarafından Haziran 2021’de yayınlanan rapora göre, çocuk işçi olarak çalışan çocukların sayısı son 4 yılda 8,4 milyon arttı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2019 yılı Çocuk İş Gücü Araştırması’na göre ise, Türkiye’de çalışan çocukların yüzde 65,7’si eğitimine devam ediyor. Yani çalışan her 5 çocuktan 2’si okuluna devam edemiyor. Çalışan çocukların çalışma nedenleri arasında ilk sırada “hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak” yer alırken “iş öğrenmek, meslek sahibi olmak” ikinci sırada geliyor.
Okulu bırakmak zorunda kalan Barış, çevresinde üniversite okuyan büyüklerinin iş bulamadığını görünce “Okuyacağım da ne olacak?” duygusuna kapıldığını söylüyor:
“Biri tıp, biri muhasebe, diğeri gazetecilik bitirmiş ağabey, ablalarım var. Kimi atanamadı kimi açıkta kaldı. İş bulamadılar. O da biraz hevesimi kırdı açıkçası.”
Barış yine de fırsat bulursa okulunu dışarıdan bitirmeyi düşünüyor. İşe başladığında 250 TL olan haftalığı, 600 TL olmuş. İş yerinde onun dışında çalışan çocuk olmadığını, kendisi gibi çalışan arkadaşı bulunmadığını, okulu bırakan birkaç arkadaşının ise iş sebebiyle değil, okuma istekleri olmadığı için eğitimlerinden ayrı düştüğünü anlatıyor. Barış’ın yaptığı iş, çocuk yaşta yapılacak iş değil. İşi nedeniyle zorlanıyor ama şimdilik başka seçeneği yok.
“Yoruluyorum tabii. Zor… Araba zımparalamak zor iş. İkinci zorlayıcılığı da boya. Boyayı kapalı ortamda yaptığın için direkt soluyorsun. O zorluyor epey.”
“Okula dönüşü sağlayacak bir sistem inşa edilebilir”
CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, ailelerin ekonomik sıkıntı yaşadıklarında ya da okul masraflarının yük haline gelmesi durumunda çocuklarını okuldan aldıklarını dile getiriyor. Foggo, “Bir çocuk sokakta ya da okulu terk edip çalışmaya başlamış ise risk altındadır. Aynı zamanda bir ömür boyu taşıyacağı devredilen yoksulluğu almış demektir” diyor.
TÜİK araştırmasında, 5-17 yaş grubunda çalışan çocuk sayısının 720 bin olduğuna dikkat çeken Hacer Foggo, çocukların eğitimlerine geri dönebilecekleri programlar oluşturulması gerektiği kanaatinde.
“Risk altındaki ailelere temel ihtiyaçlarını düşünmeyecekleri sabit düzenli gelir sağlanabilir. Çocuklar için de okullarına geri dönüşü sağlayacak derslerini telafi edecekleri bir sistem inşa edilebilir.”
Eğitim Reformu Girişimi ile Suna-İnan Kıraç Vakfı çatısı altında kurulan “Suna’nın Kızları” tarafından hazırlanan “Türkiye’de Kız Çocuklarının Eğitimi: Engeller, Müdahaleler ve Olanaklar” raporu da çocuk işçiliğine dikkat çekiyor. Rapora göre, çocuk işçiliği derinleşen yoksulluğa bağlı olarak çocukların karşı karşıya oldukları en büyük risk faktörleri arasında yer alıyor. Raporda, “Uzmanlar, genellikle oğlan çocukların nitelikli eğitime erişiminin önündeki engellerden biri olarak öne çıkan çocuk işçiliğin, ailelerin karşı karşıya kaldıkları geçim sıkıntısından dolayı kız çocukları da gittikçe daha çok etkilemeye başladığını belirtiyor” ifadeleri yer alıyor.
Evin ekonomik yükünü çocuk yaşta sırtlanan Barış’ın iş dışında pek bir hayatı yok. Okulu bırakınca arkadaşlarıyla da ayrı düşmüş. İş çıkışı Beyoğlu ya da Karaköy civarında gezinmekten hoşlanıyor. Buluştuğumuz mekânın yakında belediyenin ücretsiz konseri olduğunu gözleri parlayarak anlatıyor. Görüşmemizin ardından o konsere gitmeyi planlıyor. Ertesi sabah saat 07.30’da kalkacağı gün hayat, kaldığı yerden devam edecek:
“Kazandığım para geldiği gibi gidiyor abla. Elime aldığım gibi gidiyor. Paranın çok da bir değeri yok. Adı var sadece.”
* Güvenlik sebebiyle ismi değiştirilmiştir.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***