Eski medya patronu Cem Uzan, Zanka TV’de Ferit Atay’ın programına konuk oldu.
Programda medyaya dönüş sinyali veren Uzan, “Medya konusunda ekim ayını bekleyin, sürprizlerim var. Bütün özgür çalışan, bağımsız çalışan ve hiçbir siyasi parti tarafından fonlanmayan medya konusunda, sürprizlerim var” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre, Uzan’ın açıklamaları özetle şöyle:
“TÜRKİYE SİYASİ BİR KAOSA GİDİYOR”
“Bundan 18-20 ay evvel Türkiye ekonomik bir kaosa gidiyor dediğimde, 128 milyarı açıkladığımda, Türkiye’nin ekonomisinin çökeceğini, faizlerin patlayacağı, döviz kuru, enflasyon… Hepsini söyledim.
Şimdi başka bir şey söylemek istiyorum. Türkiye siyasi bir kaosa gidiyor. Zaten ekonomik bir kaosun içinde. Sadece siyasi bir kaosa gitmek değil, yaşamsal bir kaosa gidiyor.
Sayın Kılıçdaroğlu gitti SADAT diye bir şirketin kapısına dayandı. Niye dayandı? Çünkü bunların seçimlerde hile yapacaklarını, seçimlerde bir manipülasyon yapılacağını dile getirdi. Endişelerini kamuoyuyla paylaştı. Güzel.
“SEÇİMİN SANDIKTA MANİPÜLE EDİLMESİNDEN ENDİŞE EDİYORLAR”
Ne yaptı yine CHP ve Millet İttifakı? Nisan sonunda geçirilen seçim kanununu Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Neydi bu götürdükleri maddeler? İl ve ilçe seçim kurullarının tüm yetkisine haiz olan hakimlerin, atanma ve kıdemlerinin değiştirilmesiydi. Neden? Çünkü seçimin sandıkta manipüle edilmesinden endişe ediyorlar. Çünkü 2019’da tüm Türkiye, İstanbul’da bu çabaların nasıl yapıldığını yaşadı.
Yani Anayasa suçu işlenme endişesi var. Seçime hile karıştırmak bir Anayasa suçudur. Peki, Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olamayacağı halde aday yapılması Anayasa suçu değil midir?
“CUMHURBAŞKANI ADAYIYIM”
Ben Cumhurbaşkanı adayıyım. Eğer milletimiz bana o teveccühü gösterir, o güveni bahşederse nelerin olması gerektiğini, nasıl yapılması gerektiğini söylemek benim görevim. Onun için ne olmasını gerektiğini de söylüyorum, ekonominin nasıl düzeleceğini anlatıyorum.
Ekonomi toparlanır, toparlanacak da ama bu iktidarla toparlanmaz. O yıllardan (90’lardan) daha kötü durumdayız. Tansu Hanım o zaman lüzumsuz yere bir devalüasyon yaptı ve bir anda bütün dengeler bozuldu. Faiz patladı. TL’de açık pozisyonda olanlar zarar ettiler. Sonrasında ne oldu? Önce faizler yükseldi, sonra dengelendi olması gereken yere indi.
Bugüne baktığınızda; bir binayı taşıyan 4 kolon vardır, 3 kolonla 2 kolonla taşıyamazsınız. Ekonominin bazı temel prensipleri vardır. Sizin bir bütçenizin olması lazım. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bugün bütçesi yok, var da yok.
Bütçe olmayınca nereye ne harcadığınızı kimse bilmiyor. Bunlar da vatandaşa hepsi enflasyon ve zam olarak dönüyor. Basılan paranın sonucu bu. Artı, zaten dövizin yok, tüketmişsin bütün rezervleri, kabadayılıkla ekonomi yöneteceğini zannediyorsun. Dünyada Sovyetler Birliği beceremedi bunu, senin hiç becerme şansın yok. Bu çerçevede döviz kuru yükselmeye devam edecek.
“KRALIN ÇIPLAK OLDUĞUNU TÜRKİYE’NİN GÖRMESİ LAZIM”
Ben sene sonu için 25’le 30 arası bir bantta görüyordum Ocak ayında, aynı fikirdeyim şu anda da. Daha kritik olan gelecek Haziran’da kaç lira olacak. Seçim gününde yapılsın, kaç lira olacak? 40,35,50… Bilmiyoruz.
Kralın çıplak olduğunu Türkiye’nin görmesi lazım. Her gün TÜİK’ten birileri istifa ediyor. Neden? Çünkü kendilerinden istenen sahtekarlığa giriyor. Matematiksel olarak açıklanabilecek şeyler değil. Sen yüzde 70 açıklıyorsun, gerçek enflasyon yüzde 150,160. Kimi kandırıyorsun? Vatandaş görmüyor mu? Görüyor. Devlete olan güveni yok ediyorsunuz. Devletin itibarını zedeliyorsunuz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***