Sözü önce, Ankara 78’liler Meclisi, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Demokrasi İçin Birlik, Deniz Yıldızı Derneği, Düşünce Suçu (!?) na Karşı Girişim, Göçmen Kadınlarla Dayanışma Derneği ve Yurttaş Girişimi’ ne bırakayım:
“Pınar Selek’in beraatının Yargıtay tarafından bozulması ve kendisinin tekrar yargılanmak (= mahkum edilmek) istenmesi, bugünkü Türkiye ortamında bile inanılmayacak bir skandaldır.
Hukukla en ufak bir ilgisi bulunmayan bu karar tamamen siyasidir. AKP-MHP koalisyonu eski defterleri karıştırıp acaba ne bulup ortalığı daha da gerebiliriz diye uğraşırken şimdi de bunu çıkarmıştır.
Oysa dosyada 1998 yılındaki patlamanın gaz kaçağından olduğuna ilişkin üç adet bilirkişi raporu bulunmaktadır ve ayrıca, duruşmada sözlü olarak da ifade edilen Polis Olay Yeri İnceleme Raporu bomba olmadığını söylemektedir.
Üstelik, Pınar Selek’e bu konuda tek soru sorulmamıştır ve “beraber yaptık” diyen kişi bu ifadeyi işkence altında verdiğini mahkemede açıklayarak beraat etmiştir. Onun beraatı kesinleşirken, Pınar Selek’in beraatını 24 yıl sonra bozmak hukuk ve akıl dışıdır ve tam bir işkencedir.
Pınar Selek’in tek suçu baş eğmeyen bir bilim kadını olması, yani mevcut Tek Adam İktidarı’nın antitezi niteliğinde bir sembol oluşturmasıdır. 27.06.2022”
19 Aralık 1999 kıyımından sağ çıkmak bir mucizeydi.
Pınar Selek’i tanıdığımda gencecik heyecan dolu bir araştırmacı idi. Latin Amerika’ya gitmeyi planlıyordu. 1996 yılında Bele Yayınları olarak onun bir tercümesini yayınladık: Marcos, Ya Basta! Artık Yeter!
Ne aktüel bir başlık! Artık tüm coğrafyanın çığlığı değil mi? ARTIK YETER!
Pınar Selek’in artık mevcudu olmayan ilk kitabı
Latin Amerika’yı araştırmaya devam etseydi bütün bunlar başına gelmezdi. Hani bizimkilerin hepsi anti Amerikancıdır ya. Solundan İslamcısına. Çok da övgü alırdı. Ama o da İsmail Beşikçi’nin yanlışını yaptı. Bizim coğrafyamızın yerli halklarıyla ilgilenmeye başladı heyecanla dolu bir araştırmacı olarak. Kürdünden Ermenisine Süryanisine Yahudisine.
Bütün problemler de ondan sonra başladı. Sosyolog Dr. İsmail Beşikçi Kürt Alikan göçer aşiretini değil de, göçer Romanları, göçer Yörüklerini araştırma konusu olarak seçseydi, çok saygın Ord. Prof. Dr. Bilmem Kim olarak emekli olurdu. Titrine bir de saygın Emeritus kimliği eklenirdi.
Yüreği o kadar genişti ki ülkenin tüm dışlanmışları ile ilgilendi. Sokak çocukları en başta. Onları kucaklayışını hatırlıyorum şefkatle. Onların Pınar’a bakışını.
28 Şubat kadrosu Ergenekon takımı Pınar Selek için bir senaryo uydurdu. Kürt demek teröristtir ya onlara göre, Kürt dostu olanlar da teröristir. Hatta daha beter! Hadi Onlar Kürt. Cahil. Size ne oluyor!
Zaten dedesi, babası da solcu, TİP’li deyip, birinci, ikinci kuşaktan sonra torunu da cezaevi ile tanıştırmaya karar verdiler.
Zaten bu TİP başımıza sarmadı mı bu Kürtleri! 1970 TİP Kongresinde karar bile çıkardılar. Yüksek Mahkeme de kapatıverdi.
Şimdi de aslına döndü yüksek mahkemeler ve Pınar Selek’in hayli gecikmiş adil kararını bozuverdi.
Kuşaklar boyu zulüm bitmez bu ülkede.
İpler Başkan’da sanmayın, ipler Ergenekon takımında.
Vampiristik ideolojinin doğal sonuçları. Kuşaklar boyu zulüm.
28 Şubat Ergenekon takımının 19 Aralık cezaevi katliamından kıl payı kurtuldu Pınar Selek.
Ülkeden ayrıldı. Kendine bir hayat kurdu Fransa’da. Entelektüel yaşamını sürdürdü.
Université Côte d’Azur’de öğretim üyesi oldu.
En sonra Nice’de kitaplarını imzaladığı haberini okudum.
Çok rahatsız etti bütün bunlar cühela takımını.
Fransa’da değil de İsveç’te Stockholm Üniversitesinde görev yapsaydı, kesin NATO üyeliği için onun da kellesini isterlerdi!
Osman Kavala’nın “terörist”liğini bilmeyen Macron’un ülkesi ne olacak!
Masat zaten hukuki sonuç değil. Hukuki sonuç alamayacaklarını bilirler.
Maksat TACİZ! Maço iktidar şaşırtmıyor.
Bu da zaten Pınar Selek’in teşrih masasına yatırdığı konulardan biri değil mi?
İtalya, Verona Doğrular Bahçesine Pınar Selek için konulan plaket.
Kaynak: Artı Gerçek
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***