Ağrı Belediye Başkanı Sayan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da katıldığı Ağrı AKP İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda bir konuşma yaptı.
Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan, “Bugün HDP Türkiye’de ancak Kürtlerin yüzde 30-35 oyunu alıyor. Geri kalan yüzde 70’i bunları takmıyor. Sadece yüzde 30’u bunları muhatap aldığı halde bunları büyüterek meşruiyet kazandırıyorlar. Bunları halkımızın başına bela ediyorlar.” dedi.
Ağrı Belediye Başkanı Sayan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da katıldığı Ağrı AKP İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda bir konuşma yaptı. Başkan Sayan, yaptığı konuşmasında, “Eğer biz burada güveni sağlamışsak, burada güvenlik anlamında vatandaşlarımıza rahat bir hayat yaşatıyorsak, aynı zamanda adalet de yerini buluyorsa, hiç kimse bizi başka bir yere götüremez.” dedi.
Kürt seçmenin en çok AKP Hükümetleri dönemlerinde rahata kavuştuğunu söyleyen Sayan şu ifadeleri kullandı:
“Bunları halkımızın başına bela ediyorlar”
“Bu bölgenin şu anda önünde 4 tane fotoğraf var. Bu fotoğraflara bakıp değerlendirmek lazım. Sosyolojik fotoğraf, psikolojik fotoğraf, ideolojik fotoğraf, ekonomik fotoğraf. Biz seçime başlarken 20 puan gerideydik. 25 puanlık fark attık. Bu ne demektir? Kürtlerin temsilcisi olarak sadece HDP’yi görenlere tokattır. Çünkü Ağrı yüzde 99’u Kürtlerden oluşan bir ilimiz.
Buna rağmen biz seçimi 20 puan geride başlayıp 25 puan farkla kazanıyorsak, demek ki HDP ve PKK Kürtlerin temsilcisi değildir. Bilerek ve isteyerek bunu bize dayatıyorlar. Bugün HDP Türkiye’de ancak Kürtlerin yüzde 30-35 oyunu alıyor. Geri kalan yüzde 70’i bunları takmıyor. Sadece yüzde 30’u bunları muhatap aldığı halde bunları büyüterek meşruiyet kazandırıyorlar. Bunları halkımızın başına bela ediyorlar.
“Bütün bunların mutlaka bir karşılığı olmalı”
1978’den beri 44 yıl geçti. 44 yıl boyunca PKK terör örgütünün dağa kaçırdığı dağa götürdüğü cezaevine attırdığı, öldürttüğü Kürtler aile olmuş olsalardı, yerlerinde kalmış olsalardı 5 milyon Kürt yapıyordu. İşte 5 milyon Kürdü soykırıma uğratan bir terör örgütü ve onun siyasi temsilcisi bizi ne kadar temsil edebilir? Ne kadar biz onu muhatap almalıyız? Bütün bunların mutlaka bir karşılığı olmalı.
İnanın bugün Kürtleri çok seviyorum diyenlerin döneminde Ağrı Cumhuriyet Caddesi’nde dolaştığınızda Ağrı jandarmasında, Ağrı emniyetinde işkence görenlerin seslerini duyardınız. Filistin askısında sabaha kadar çırılçıplak soyulup, annesiyle, babasıyla, kardeşiyle, gelini ile birlikte bir hücrede dövülen insanların seslerini ve feryatlarını kesinlikle duyardınız. Buradaki herkes şahit bütün bunları kim ortadan kaldırdı? Sayın Cumhurbaşkanımız ortadan kaldırdı.
“Kayıt altına alınmış gençlerimiz hiçbir şey olamıyor”
Eğer biz burada güveni sağlamışsak, burada güvenlik anlamında vatandaşlarımıza rahat bir hayat yaşatıyorsak, aynı zamanda adalet de yerini buluyorsa, hiç kimse bizi başka bir yere götüremez. Bizim bu bölgede 2014 yılında devletin çok iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalıştığı bir dönem oldu. Ama makam mevki ile sürekli bu millete zulmedenler birleştiler dediler ki, Tayyip Erdoğan bunu yaparsa o zaman Yozgat’ın Sarıca köyündeki bir vatandaşla Ankara’daki bir vatandaş arasında herhangi bir fark kalmaz. Bu da bizim işimize gelmez, düşüncesiyle bu güzel sürece karşı çıktılar. Bunları sabote ettiler.
Hasbelkader heyecana kapılıp oradaki insanlarla birlikte bir yürüyüşe katılan ya da okula boykota katılan ya da okulda bir siyasi toplantıya katılan gençlerimizin hiçbiri bugün hiçbir şey olamıyor. Biz bugün hep onun acısını çekiyoruz. İşte bu gençlerimizin hepsi bugün devlete teslim olmuş ve diyorlar ki; ‘Biz devlete bekçi olmak istiyoruz, biz memur olmak istiyoruz, bizi kurtarın.’ Ama biz geçmişte yaptıkları bu ufak hataları görmezden gelmiyoruz ve kayıt altına alınmış gençlerimiz hiçbir şey olamıyor.
“Acımasız Kürt düşmanı Ermeni uşağı bir terör örgütü var”
Peki Sayın Bakanım, bu gencimizin babasının maddi durumu iyi değil, bu gencimiz PKK’yı da sevmiyor, bu gencimiz HDP’yi de sevmiyor. Ama geçmişinde gençliğine uyumuş, arkadaşlarına uymuş bir hata yapmış ve kaydı var. Neymiş bu boykota katılmış, neymiş bir yürüyüşe katılmış, buna bekçi olma iznini de vermiyoruz. Peki hangi yolu öneriyoruz Sayın Bakanım? Biz bunların annesine babasına ne diyebiliriz? Ceplerim kağıt dolu. Oğlum elendi. Biraz önce yanınıza da geldiler. Sınavda elendi, diye.
Bizim buna bir çare bulmamız lazım. Bu gençlerin, bunların böyle olmaması lazım. Biz Kürt çocuklarının siyah cübbe giyip avukat olmasını istiyoruz. Cezaevine girmelerini istemiyoruz. Beyaz önlük giyip doktor olmalarını istiyoruz. Kefen giyip mezara girmelerini istemiyoruz. Karşımızda bütün bunları yapmak isteyen acımasız Kürt düşmanı Ermeni uşağı bir terör örgütü var. Bunların da borazanlığını yapan bir HDP var. Sayın Bakanım işte bizim derdimiz bu. Yol değil. Su değil. Çünkü onların hepsi var ve yapılıyor, yapılacak”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***