HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Seçimin Haziran 2023’e bırakılmayacağı, bu sonbaharda yapılacağı beklentisi giderek artıyor. Muhalefet kanadını oluşturan Millet İttifakı, seçim tarihi ilan edilene kadar adayını açıklamayacak. Belli kesimlerse muhalefete aday bulma yarışına girmiş durumda.
Tek Adam rejimlerinde muhalefet yapmak, hele de bir muhalefet partisinin liderliğini yapmak gerçekten çok zor. Bunun ne kadar zor olduğunu, en iyi hapisteki HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve “6’lı Masa”nın etrafındaki isimler bilir.
Sistem, bir şekilde gücü bir yerde toplar. Muhalif bir partinin yönetiminde olanlarsa ellerinde bir imkan ve güç olmadan sanki bunlar varmış gibi kamuoyunu etkilemeye çalışır.
Mart 2019’daki yerel seçimler öncesi başlayan güç birliği olumlu sonuç verince, CHP ve İYİ Parti yönetimleri, birlikteliğin devamına karar verdiler. Zaman içinde ittifak genişledi ve 6’lı Masa’ya dönüştü.
Şimdilerde bu ittifak, muhalefetin umudu olmuş durumda. İktidar ise bu ittifakı bütün gücüyle dağıtmak ya da işlevsiz hale getirmek istediği bir hedef tahtası haline getirdi.
Millet İttifakı bileşenleri, 2020’den bu yana cumhurbaşkanı adayını açıklama baskısı altında. Bugüne kadar “Açıkla” baskısını iyi göğüsleyip savuşturdu. Son günlerde bu baskı yeniden artmaya başladı.
Masa etrafındaki her ismin, ittifakın cumhurbaşkanı adayı olmak istemesi kadar doğal bir durum yok. Dışarıdan aday olmak isteyen iki isim daha var. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş.
Bu isimler üzerinde baskı fazla oluşunca, şimdi potansiyel isimler ortaya sürülmeye başlandı.
İddianın sahibi Korkusuz Gazetesi yazarı Ahmet Takan. Adını vermediği DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı’na dayanarak bir yazı yazdı. Takan’ın iddiasına göre, DEVA lideri Ali Babacan, 3 Temmuz’da yapılacak toplantıda, ortak aday için masaya 4 yeni isim sunacak.
İYİ Parti lideri Meral Akşener’in ev sahipliğinde yapılacak toplantıda Babacan, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, İlhan Kesici ve Haşim Kılıç isimlerini gündeme getirecek. Bu isimlerden birinin aday gösterilmesini isteyecek.
Takan’ın DEVA Partisi yöneticisine dayandırdığı bilgiye göre, bu isimlerden birinin kabul edilmemesi halinde Babacan’ın kendisi aday olarak ortaya çıkacak.
Bu iddianın bir gerçeklik payı var mı bilmiyorum. Habertürk’ten Çimen Çetin, adı geçen isimlerden Haşim Kılıç’a “Adınız cumhurbaşkanı adaylığı için geçiyor, ne diyorsunuz?” yolunda bir soru sormuş.
“Benim dışımda gelişen bir konu” cevabını vermesinden Haşim Kılıç’ın, çıkan haberden çok memnun olduğu anlaşılıyor. Kılıç, 6’lı Masa’da yer alan liderlerle bu konuda herhangi bir görüşmesinin olmadığı notunu da eklemiş.
Türkiye’nin Tek Adamlığa giden yolda en büyük sorumluluğu taşıyan iki isim ve bir kesim var. İki isimden biri Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Abdullah Gül, diğeri de Anayasa Mahkemesi Başkanı olduğunda Haşim Kılıç. Kesimse iş dünyası.
Bu konuya bir vesileyle 27 Şubat 2022 tarihli yazımda temas etmiştim. Gül, Köşk’e çıktıktan sonra Erdoğan’ın Tek Adamlık yolunda attığı adımların hepsinin önünü açtı.
Haşim Kılıç ise pek çok aykırılığı Anayasaya uygun bularak onayladı. Hep AK Parti’yi kapatma davasında, kapatılmamasından yana tavır takınmasını suç yaftası olarak Haşim Kılıç’ın boynuna asarlar.
Ben bu çabalarını, Kılıç’ın AYM’de yaptığı en doğru adımlar arasında sayıyorum. O zaman parti kapatma dosyasında olanların hukuki ve vicdani bir temeli yoktu. AK Parti ve lideri, o tarihlerde hemen her işini en azından hukuki çerçevede yapmaya çalışıyordu.
AK Parti’nin hukuku ve Anayasayı askıya alması sanıldığı gibi 17-25 Aralık 2013’ten sonra olmadı. 12 Eylül 2010 Anayasa referandumundan sonra başladı. Bu referandumla birlikte, hukuk bir çuvala konuldu ve depoya kaldırıldı.
Haşim Kılıç, yakın geçmişte “Adil Rekabete Katkı” ödül töreninde yaptığı konuşmada, iktidarın yaptıklarından yakınarak, “Ne hukuk bıraktılar ne ahlak” diyerek yakındı. İhale kanununda 186 kez değişiklik yapıldığını hatırlatıp şöyle demişti:
“Bir kanun niye bu kadar değiştirilir? Pozitif hukuk kuralını kaldırıyorsunuz ki öbür tarafa, ahlaki tarafı terk ediyorsunuz. Ne yazık ki önce ‘ahlak ve maneviyat’ diye iktidara gelen bu arkadaşlarımız, ne pozitif hukuk kuralları bıraktılar ne de ahlak bıraktılar. Dolayısıyla ne bir rekabet, ne bir şey söz konusu olamayacaktır. Biz bu ahlaki daha doğrusu insanların subjektif alanına bırakılan işleri sıfıra indirmediğimiz sürece, bu ülkede rahat edemeyeceğiz.”
2015’te emekli olan Haşim Kılıç, bu sözleri AYM Başkanı olduğu dönemde söyleseydi bir anlamı vardı. Şimdi eleştirmesinin bir anlamı olsa bile hiçbir önemi yok.
Şimdi Gül ve Kılıç’ın, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak adının geçmesi ve ülkenin hukuka dönmesini sağlamalarını beklemek, ancak Erdoğan’ın “enflasyonu ve hayat pahalılığını biz yeneceğiz” demesi kadar güvenilir olabilir.
Haşim Kılıç, geride bıraktığımız günlerde oğlu Eren’i evlendirdi. Nikahı AK Partili Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok kıydı. Altınok nikah merasiminde yaptığı konuşmada, Kılıç’tan, “Zor zamanlarda konuşan, memleket için iyi işlere imza atan” insan diye söz etti.
AK Partililer için Haşim Kılıç, tek kullanımlık bir aparat idi. Kapatma davasında o görevini yaptı ve işi bitti. Zaten Altınok da “zor zamanlarda konuşan” derken o görevine atıfta bulunuyordu.
Nikah merasimine katılanlara bakarsanız hayli anlam ifade ediyor gibiydi. Düğün Babacan ve AK Partilileri bir araya getirdi. Gelinin şahitliğini Ali Babacan yaptı. (Babacan, gelinin annesi ile kuzen) Damadın şahidi ise eski Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan idi.
Bir kez farklı siyasi yapılar içindeki insanların sosyal etkinliklerde bir araya gelmeleri alkışlanacak bir tavır. Bu siyasi atmosferin yumuşamasını ve diyalog ortamının oluşmasını sağlar.
Ancak, Abdullah Gül ve Haşim Kılıç’ın adaylığının parlatılması için bir ortama dönüştürülürse bu ülkeye yazık olur.
Şayet bu isimler hedef saptırmak ve günü geçiştirmek için bir anlamı varsa değerli. Değilse bu ülkeye yazık olur.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***