YORUM | CUMALİ ÖNAL
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bu kez AKP’nin tam kalbini hedef aldı ve SADAT’ın 15 Temmuz’daki rolüyle ilgili çok ciddi bir ifşaatta bulunarak, rejimin 15 Temmuz söylemine büyük bir darbe indirdi.
Sözcü gazetesinden Ruhat Mengi’ye konuşan Özdağ, bir seyahat sırasında uçakta SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi’yle denk geldiklerini belirterek aralarında geçen konuşmayı şöyle aktarıyor:
“SADAT’la ilgili bir şey anlatacağım: Ankara’dan İstanbul’a gitmek üzere VIP’te oturuyorum, otobüse çağrıldık, otobüs kalktı, yanımda koruma polisi arkadaşla dururken Adnan Tanrıverdi geldi, ‘Merhaba’ dedim, o da ‘Merhaba’ dedi, sonra ben ona ‘Siz Özel Harp’teyken orada ‘isyan bastırma’ ile ilgili bir bölüm vardı, o bölümün başındaydınız, 15 Temmuz gecesi askeri birliklerin önüne çekilen otobüs, kamyon vs’yi siz mi organize ettiniz?’ dedim. Gülümsedi, kabul ederek başını salladı, sonra sohbet devam etti ve ‘Aslında askeri birlikleri ele geçirmekle ilgili daha önceden sivil insanlarla bir çalışmamız da vardı, bunu haber almışlar ve askeri birliklerin siviller tarafından ele geçirilmesini engellemeye yönelik bazı eğitimler yapılmış’ dedi, ben de ‘Allah Allah çok ilginç’ dedim, sonra ‘Çalışmalar devam ediyor mu’ diye sordum, ‘Ediyor’ dedi, ‘Silahlı çalışmalar var mı acaba bunun içinde’ dedim, ‘Zırhlı birliklerin durdurulmasıyla ilgili çalışmalar var’ dedi, bazı şeyler anlattı.”
Devamında Özdağ, Tanrıverdi’nin kendisini AKP milletvekili sandığı için bu bilgileri verdiğini de belirtiyor.
Yani özetle Özdağ, Erdoğan’ın kendi özel ordusu olarak da anılan SADAT’ın kurucusunun 15 Temmuz öncesinde eğitimler yaptığını belirtiyor, askeri birliklerin önüne belediye kamyonlarının çekilmesini organize ettiğini ve öncesinde de askeri birliklerin ele geçirilmesiyle ilgili siviller tarafından çalışmalar yapıldığını söylediğini aktarıyor.
Ümit Özdağ her ne kadar siyasi parti olarak hala rüştünü tam olarak ispatlamamış olsa da, görüşleriyle özellikle Atatürkçü/Kemalist, milliyetçi, Ergenekoncu çevreler üzerinde etkili bir isim. Dolayısıyla bu ifşaatı CHP’li, MHP’li, HDP’li veya başka partiden birisi yapmış olsaydı bu kadar önem arz etmeyecekti.
Aslında Özdağ’dan önce AKP ve MHP rejimiyle içli dışlı mafya lideri Sedat Peker de önemli ifşaat ve itiraflarda bulunmuş, 15 Temmuz öncesi rejimin ne tür hazırlıklar yaptığını, silahların kimler tarafından ve nasıl dağıtıldığını nokta atışı iddialarla ortaya dökmüştü.
Rejim her zaman yaptığı gibi bu konuda da sessiz kalarak olayın soğumasını beklemiş, muhalefetin de çok fazla irdelememesiyle konu unutulmuştu.
Özdağ’ın ifşaatlarının da bir süre sonra unutulması kuvvetle muhtemel.
Ancak AKP rejiminin anayasası hükmünde olan 15 Temmuz’da çok büyük bir gedik açıldı. Devamında gelecek – ki gelmesi kuvvetle muhtemel – başka ifşaat ve itiraflar, bir yalan üzerine konumlanan Erdoğan rejimini yerle bir edebilir.
Tabi her krizden çıkmayı bilen Erdoğan elbette bu tür bir senaryoya da cevap hazırlamıştır.
Mesela Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Beylikdüzü’ndeki merkez binasının önüne giderek sert bir dille eleştirdiği SADAT’la ilgili yaptığı açıklamada, “SADAT’ın yöneticileriyle, kendileriyle yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu adeta bizim şu anda kullandığımız darbeci bir oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor” dedi. Yani SADAT’ı da, başındaki Tanrıverdi’yi de tanımadığını söyledi. Halbuki aynı Tanrıverdi’nin Erdoğan’ın başdanışmanı olarak MGK toplantılarına katıldığını gösteren çok sayıda görüntü var ve bununla ilgili resmi gazetede yayınlanmış karar da mevcut.
Aslında SADAT’ın faaliyetleri kadar, 15 Temmuz’un ne olduğunu da tüm partiler, Atatürkçü/Kemalistler, liberaller, Ergenekoncular, milliyetçiler, İslamcılar, tarikat/cemaatler vs .herkes biliyor. Ama gerçeği görmek sadece AKP ve rejimin değil, tüm bu kesimlerin de işine gelmiyor.
Bunca mağduriyet ve zulümlere rağmen yaşananlardan Hizmet Hareketi’ni sorumlu tutuyorlar, Fethullah Gülen’le Erdoğan’ın danışıklı bir döğüş gerçekleştirerek Türkiye’yi dönüştürmeye çalıştıklarını, bundan dolayı ‘FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılmadığını söyleyecek kadar insafsızlaşabiliyorlar.
Yani anlayacağınız her şey ortaya çıksa da belli bir kesimin içi hiçbir şekilde soğumayacak ve bu süreçte mağdur olan insanların işlerine tekrar dönmelerine, el konulan vakıf, şirket ve malların sahiplerine iade edilmesine karşı çıkacaklar.
Tekrar konuya dönecek olursak Özdağ’ın ifşaatıyla Erdoğan’ın aslında darbeyi eniştesinden öğrenmediğini, çok önceden bildiğini ya da bizzat darbeyi planlayıp organize ettiğini öğrenmiş oluyoruz.
Ve yine bu ifşaatla köprüde sivillere kimin ateş ettiğini, o gece Genelkurmay Karargahı’na giren sivillerin de SADAT üyeleri olduğunu öğrenmiş oluyoruz.
15 Temmuz’la ilgili yapılan araştırma taleplerinin neden Meclis’te AKP ve MHP oylarıyla reddedildiğini, Meclis Araştırma Komisyonu raporlarının neden yayınlanmadığını da bu şekilde görmüş oluyoruz.
Ekonomik kriz derinleştikçe, AKP oy kaybettikçe ve muhalefet daha da cesaretlendikçe Özdağ ve benzerlerinin ifşaatları da artacaktır. Kim ki bu ifşaatları daha fazla yaparsa ve bundan dolayı mağdur olanlara el uzatırsa Türkiye’yi de onlar düzlüğe çıkaracaktır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***