İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “Tarımda gerekli planlamayı yapıp atıl duran alanları hızlıca devreye almamız ve küçük parselleri bütünleştirici bir yaklaşımla ele almamız lazım. Teşviklerin 3-5 dönümden ziyade daha büyük çaplı üretimler için belirlenmesi Türkiye’nin tarımda önünü açacaktır” dedi.
Avdagiç enflasyona ilişkin, “Eğer kamu, iş dünyası ve halk olmak üzere 3 kesim de bu konuda bilinçli ve dikkatli davranırsa enflasyon oranlarını en azından ilk aşamada dünyadaki seviyeye çekme konusunda bir adım atabileceğimizi düşünüyoruz” diye konuştu.
Enerji ve emtia fiyatlarında geri dönüşü çok umut edilmeyen hızlı yükselişin, nihai ürünlere de tesir ettiğini vurgulayan Avdagiç, “Bütün dünya yeni bir sarmalın içine girmiş durumda. Dünya Bankası’nın son açıkladığı raporda, enflasyonun çok daha uzun süreceği ve kalıcı olacağı uyarısı var. Dolayısıyla Türkiye’nin önündeki en önemli meydan okuma, enflasyon oranlarını makul bir seviyeye getirmek” diye konuştu.
Bu süreçte ekonomi yetkilileri bazı tedbirler alırken, iş dünyasının da bunu destekleyici ve katkı sağlayıcı rol üstlenmesi gerektiğini ifade eden Avdagiç, şunları kaydetti:
ENFLASYONU EN AZINDAN DÜNYADAKİ SEVİYEYE ÇEKEBİLİRİZ
“Nihai noktada da kaynakları kullanan tüm halkımızın seçici ve dikkatli olması gerek. Eğer kamu, iş dünyası ve halk olmak üzere üç kesim de bu konuda bilinçli ve dikkatli davranırsa enflasyon oranlarını en azından ilk aşamada dünyadaki seviyeye çekme konusunda bir adım atabileceğimizi düşünüyoruz. Görünen o ki; enflasyon mayısta bir miktar daha yukarı gelecek. Bizim beklentimiz hazirandan itibaren bir yatay seyre dönebileceği ve yılın son çeyreğine doğru da iniş trendinin gündeme geleceği yönünde. Baktığımızda, Türkiye’de enflasyonu ortaya çıkaran ve tetikleyen unsurların başında döviz kuru geliyor. Burada farklı bir yaklaşımla 20 Aralık 2021’den bu yana çeşitli araçlar devreye sokuldu ve belli neticeler alındı. Bunun kalıcı ve sürekli olmasını sağlamak önemli.”
TARIMDA TEŞVİK POLİTİKALARIMIZI ÜRETİM BAZLI YAPMAMIZ LAZIM
Avdagiç, tarladan sofraya kadar olan tedarik zincirinin çok iyi irdelenmesi gerektiğini belirterek, “Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir dönemde, beklentileri öngörerek bir fiyatlama yapmak toplumda olumsuzluk uyandırır. Bu anlamda değer zinciri içindeki herkesin üzerine düşeni doğru ve efektif yapması, devletin de gerekli regülasyon ve teşvikleri devreye alarak son aşamada ürünlerin tüketiciye kabul edilebilir bir fiyatla ulaşmasını sağlamak lazım” dedi.
Burada kendilerini üzen bazı yaklaşımlar olduğunu ifade eden Avdagiç, şunları söyledi:
“Bazıları çıkıp ‘tarlada 1 lira manavda 10 lira’ diyor. Bu hem ticaretin temellerine aykırı bir yaklaşım hem de etik ve ahlaki değil. Ben size desem ki ‘Antalya’da bahçem var. Gidip oradan ne istiyorsanız sıfır bedelle toplayabilirsiniz.’ Oraya gideceksiniz, toplatacak, ambalajlatacak, taşımasını yaptıracak ve fire vermemeye çalışacaksınız. Ürünün tarladan tüketiciye gelene kadar çeşitli aşamaları ve her bir aşamanın maliyeti var. Burada değer zincirinin halkalarını oluşturan tüm kurumların üzerine düşeni yapması lazım. Dünya çapında gıda arzı çok önemli ve stratejik bir hale geldi. Bu anlamda beklentimiz; Türkiye’nin üretmeyene ve tarlasını kapatana değil, net bir şekilde verimlilik esaslı üretim yapana destek vermesi… Tarımda, bütün teşvik politikalarımızı üretim bazlı yapmamız lazım. Tabii ki çok sıkı ve kapsamlı bir planlamaya da ihtiyaç var.”
GISDA İTHALATI MAKUL SEVİYEYE ÇEKİLMELİ
Avdagiç, Türkiye’nin iyi bir gıda ihracatçısı olsa da yıllık 11 milyar dolar civarında bir ithalat gerçekleştirdiğini, bunun makul bir seviyeye çekilmesi gerektiğini ifade etti.
Tahıl, bakliyat ve ayçiçeği üretiminin artırılarak Türkiye’nin ihtiyacının karşılanması gerektiğini aktaran Avdagiç, “Tarımda gerekli planlamayı yapıp atıl duran alanları hızlıca devreye almamız ve küçük parselleri bütünleştirici bir yaklaşımla ele almamız lazım. Teşviklerin 3-5 dönümden ziyade daha büyük çaplı üretimler için belirlenmesi Türkiye’nin tarımda önünü açacaktır” diye konuştu.
DIŞ TİCARETTE MUTLAKA BİR DENGEYE ULAŞMALIYIZ
Avdagiç, Türkiye’nin bu yıl 50 milyar dolarlık öngörülemeyen bir ilave enerji maliyetiyle karşı karşıya kaldığını, diğer taraftan Rusya-Ukrayna savaşının da ihracata olumsuz etki ettiğini söyledi. Bu iki ülkeden normalde 12-13 milyon civarında bir turist geldiğine de işaret eden Avdagiç, gelecek dönemin Türkiye için hem iç hem de dış konjonktür açısından önemli olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin 150-160 yıllık makus problemi yenerek dış ticarette mutlaka bir dengeye ulaşması gerektiğini vurgulayan Avdagiç, “Bu noktada sınır aşan elektronik ticaretin geliştirilmesi çok önemli. Diğer ülkelerde toplam ihracatın yüzde 10-12’sine kadar çıkmış durumda ama bizde henüz bu oran yüzde 1-2’ler civarında. Bunun yüzde 10’lara çıkması ihracatımıza 25-30 milyar dolarlık katkı sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.
İhracatçıların daha iyi bir performans sergilemesi açısından Eximbank kaynaklarının artırılmasının önemine işaret eden Avdagiç, şöyle devam etti:
“Bu konuda önemli adımlar var ama Türkiye’nin artan ihracat hacmi dikkate alındığında Eximbank limitlerinin artırılması ve bu limitlere ulaşımın kolaylaştırılması önemli bir hedef. Diğer taraftan Türkiye’nin ortaya koyduğu yeni ekonomik paket var. Türkiye, çok uzun süre dünyadaki genel eğilimlerin aksine enflasyonun üzerinde bir maliyetle dış kaynak sağladı. Bu sefer farklı bir model devreye aldık. Düşük faiz bu modelin sadece bir ayağı. Baktığımızda yatırım, üretim, istihdam ve ihracat ekseninde bir süreç gündeme geldi. Bizim dış ticaret açığımızı kapatmak için daha çok yatırıma ihtiyaç var. Şu anda dış konjonktür itibarıyla Türkiye, yakın kaynaklardan tedarik anlamında önemli bir noktaya geldi. Uzak Doğu yerine Avrupa, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki bazı ülkelerden müşterilerimiz Türkiye’den mal almayı tercih eder hale geldi. Bunu karşılamak için kapasite kullanım oranımız arttı şu anda. Dolayısıyla Türkiye’nin yatırımcıların ihtiyacını karşılayacak şekilde finansman sağlayabilmesi ve hızlı bir şekilde üretimini artırması önümüzü açacaktır.” (AA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***