Kürt kadın siyasetçi Aysel Doğan’ın cenazesine yönelik saldırıya tepki gösteren HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Kürt düşmanı iktidar bilmelidir ki, zulümlerinizle asla sonuç alamayacaksınız” dedi.
5,5 yıldır süredir tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın muhalefete “tek ittifakta buluşmadan da asgari demokratik müştereklerde buluşulabileceği” çağrısını yapmasının ardından benzer bir çıkış HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’dan da geldi. “Siyasal muhalefetin yol ayrımında” olduğunu söyleyen Buldan, “Zaman; cesarette, ortak demokrasi hedefinde ve ilkelerde buluşma zamanıdır. Büyük değişimi başarmak için büyük yürüme zamanıdır. Halka her alanda dibi yaşatan bu organize kötülük düzenine karşı ortak mücadele zirvesini gösterme zamanıdır” dedi.
Gezi Parkı davası ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun hapis cezasının onanması kararına tepki gösteren Buldan, ‘iktidarın siyaseten yaşadığı erimeyi yargı gücüyle durdurmaya çalıştığını’ savunurken “Uçan kuştan korktuğunuzu biliyoruz ama nafile. Ne yaparsanız yapın, gideceksiniz! Ne siyasi mahkemeleriniz, ne SADAT’larınız ne kumpaslarınız sizi kurtarmaya yetmeyecek” ifadesini kullandı.
Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, AKP’li Derince Belediyesi’nin Aynur Doğan konserini iptal etmesine tepki gösterdi ve “Kürtçe yaşayacak, Kürtçe ezgiler daha gür çıkacak ama siz yok olacaksınız, silineceksiniz!” diye konuştu.
Buldan’ın açıklaması şöyle:
“Aysel Doğan’ın ölü, Aysel Tuğluk’un ise hasta bedenine savaş açan Kürt düşmanı iktidar bilmelidir ki, bu düşmanlıklarınızla asla sonuç alamacaksınız. Ne bize, ne halkımıza geri adım attıramayacaksınız. Sizin kötülük düzeni değil, Aysellerin barış rüyası yaşam bulacak.
Cenazede tanık olduğumuz bu saldırganlık ve ölü bedenden duyulan korku, kaybetmekte olan iktidarın siyasal psikolojisini ortaya koyuyor. Halkın karşısına çıkacakları yüzleri kalmadı. Ekonomik yıkımı, geçim derdini örtmek için her gün yeni bir hukuksuzlukla toplumun karşısına çıkıyorlar. Bunların gündemlerinde ülke sorunları yok, tek dertleri kendi rantları.
Kürt düşmanlığında adeta yarış içerisindeler. 15 Mayıs Kürt dil bayramıydı, etkinlikleri engellemeye çalıştırdılar. Halkımız her şeye rağmen Kürt dil bayramını kutladılar. AKP’nin Kocaeli Derince Belediyesi eliyle Kürt sanatçı Aynur Doğan’ın konserini yasakladılar. Çayırova Belediyesi, Amed Şehir Tiyatrosu’nun tiyatrosunu engelledi. Konser, tiyatro, etkinlik, miting yapmak yasak, tweet atmak yasak. Fiili bir OHAL uygulanıyor. İnkarcı iktidara diyorum ki, Kürt halkı sizin zihniyetinizdekilerle geçmişte nasıl mücadele ettiyse, bugün de aynı zihniyete karşı direnmesini biliyor ve başaracak.
Geçmişte de Kürt diline, şarkısına nasıl sahip çıkıldıysa bugün de Kürtler kendi diline daha fazla sahip çıkmaya devam edecek. Kürtçe yaşayacak, Kürtçe ezgiler daha gür çıkacak ama siz yok olacaksınız, silineceksiniz!
Bu iktidar gittiğinizde hepiniz o koltuklardan düşeceksiniz. Dün Amedli taraftarlara gazla ve tazyikli sularla saldırdılar. Stadyumun dolu olmasına tahammül edemediler. Nevruzun sancısını yaşadıklarını görüyoruz. Eğer amacınız halkla, Amedliler ile maç yapmaksa, Nevruz’da bir maç yapmaya kalkıştınız, 1 milyona 0 yenildiniz. Daha neyin peşinde olduğunuzu sormak isteriz. Yenilgiye doymadınız mı? Bunların Kürt düşmanlığı sadece içeride değil, uluslararası alanda da devam ediyor. Diplomasilerini de Kürt karşıtlığı üzerinden yaptıklarını görüyoruz. Dış politikada bunları yaparken içeride de sığınmacılar üzerinden nefret iklimini körüklemeye, toplumsal talepleri bastırmak için korku ve sindirme siyaseti, yargı kumpasları üretmeye devam ediyorlar.
Partili yargı sistemi kurdular, bu yargı düzeni ile seçim kampanyası yürütüyorlar. Canan Kaftancıoğlu’na verilen ceza da aynı mantığın sonucu. Kaybettikleri İstanbul seçiminin intikamını yargı eliyle almak için Kobani ve kapatma davasını açıklarını biliyoruz. Gezi davasında hukuksuzca ceza yağdırdılar. Yenilgiyi bir türlü hazmedemediler. Yargı süsü verilmiş siyasi kararları bir de hukuk diye halka yutturmaya kalkıştıklarını biliyoruz. AKP Genel Başkanı Gezi davası için ‘Bizde yargı bağımsız, kusura bakmasın’ dediler. Sanki ortada gerçek bir yargı, işleyen bir hukuk var! Bağımsız dediğiniz yargının elindeki Kaşıkçı dosyasını bir balya dolar için satan siz değil misiniz? BAE’den döviz gelsin diye kendi içinizde kaç gündür birbirinizi yiyorsunuz.
Hukukun üstünlüğü endeksinde Türkiye’yi 139 ülke arasından 117. sıraya yerleştiren, sizin hukuksuzluklarınız değil mi? Geçin bu lafları! Sizdeki bağımsız yargı ve hukukun üstünlüğü asla değil. Sizdeki, yalanın, hukuksuzluğun, kumpasların üstünlüğü. O kararlar mahkemede değil sarayda verilmektedir.
Siyaseten yaşadığınız erimeyi yargı gücüyle durdurmaya çalıştığını görüyoruz. Uçan kuştan korktuğunuzu biliyoruz ama nafile. Ne yaparsanız yapın, gideceksiniz! Ne siyasi mahkemeleriniz, ne SADAT’larınız ne kumpaslarınız sizi kurtarmaya yetmeyecek.
Bu karanlığı durdurmanın yolu birlikte mücadeleden geçiyor. Siyasal muhalefet tam bir yol ayrımında. HDP ve demokrasi güçleri saldırıya uğrarken, belediyelerimize kayyım atanırken çekingen davrananlar, ama fakat diyenler bu saldırı dalgasının bizzat muhatabıdır. Sessizlik, karanlığı büyütür, ortak ve güçlü refleks aydınlığı artırır.
İktidarın kendi bekası için yürüttüğü savaş politikasına karşı sessizlik, bu baskı rejiminin devamına hizmettir. Sürekli güç toplama arayışında olan iktidarın, ülke yararına olmayan iç ve dış politikasına bir bütün olarak karşı çıkılması tüm muhalefetin ortak sorumluluğudur. O yüzden iktidarın her gün çoğalttığı adaletsizliklerin karşısında barışın sesini, mücadeleyi daha fazla büyütmemiz gereken en önemli dönemlerden geçiyoruz.
Zaman; cesarette, ortak demokrasi hedefinde ve ilkelerde buluşma zamanıdır. Büyük değişimi başarmak için büyük yürüme zamanıdır. Halka her alanda dibi yaşatan bu organize kötülük düzenine karşı ortak mücadele zirvesini gösterme zamanıdır. HDP bunun sözü ve gücü olmaya devam edecek.
Daha birkaç gün önce Silopi’de katledilen Sakine Kültür’ün yakılmış cesedi bulundu. Katil tanıdık biri. Şırnak Özel Harekat Başkanı çıktı. Özel savaş elemanı… Yani, iyi çocuklardan (!) biri. Bu yapının, iktidarla, SADAT’la, güvenlik mekanızlalarıyla ilişkileri sabit, yaptığımız araştırmalardan öğrendik.
Erkek yargı, Pınar Gültekin’in katillerinden çok, adil yargı isteyen yaslı annesi ile uğraşıyor. Anne hakkında dava açıldı. AKP yargısının ibretlik bir fotoğrafı daha ortaya çıktı.
Ankara’da, genel merkezimizin önünde bir Kürt ve kadın düşmanı kolluk görevlisi, Ayşe Acar Başaran’ı tehdit etti. Ortada soruşturma başlatacak savcı olmadığını biliyoruz. Hepsi birbiriyle iş birliği içindeler. Kadına şiddette bütüncül bakmazsak, son veremeyiz. Ayşe Acar Başaran’a yönelen şiddetle Canan Kaftancıoğlu’na yönelen yargı şiddeti arasında bağ vardır. Meydanı bu erkek düzene de erkek yargıya da erkek katillere de asla bırakmayacağız. Sizden korkmuyoruz! Kadınların büyük bir direniş ve hesap sorma gücü vardır ve bu güç karşısında yenileceksiniz. Az kaldı, kadınlara hesap vereceğiniz günler çok yakın.
2002 yılında kayıtlı çiftçi sayısı 2,5 milyon iken, 2022’de bu sayı 500 binin altındadır. 2002’de 2,5 milyar TL olan çiftçi borcu, 2022’de 200 milyar lirayı aşmıştır. Çiftçiyi tasfiye eden politika, iktidarın bu ilkeyi babasının çiftliği gibi yönetme anlayışından kaynaklanıyor. Çiftçiye verilmeyen kaynakların nerelere gittiğini bilmeyen kalmadı. İşçilere şükredin, halka sabredin diyen iktidar, Ahlat’taki sarayın yanında şimdi de bakanlık konutları yaptırmaya başladı. Yandaş müteahhitlere yeni bir rant tesis ettiklerinin farkındayız. Halk kirasını ödeyemiyor, bunlar konfor binaları dikmeye devam ediyor. İçi boş tostla, kaynamayan tencereyle sefalet ülkesi yaratan bu utanmaz zihniyetin Türkiye’yi getirdiği nokta kaçınılmaz olan bir gıda krizidir, açlıktır. Bu düzeni durduramazsak ekmek bulamayacak hale gelecek, büyük bir yoksulluk halini birlikte yaşayacağız.
Vatandaşın biri, demir 1 liraları toplamış ve hurdacıya satmış. TL’ye hakaret ettiği gerekçesiyle ceza kestiler. TL’yi değerini düşünerek asıl hurdaya çeviren AKP. En büyük hurdacı, AKP iktidarıdır. Türkiye toplumu bu bilinçle, yapılacak seçimde sandık başına gidecek ve oyunu buna göre verecek ve artık yeter diyecek.
Sesimizi de itirazımızı da büyütmeliyiz. Sokakları, tarlaları, fabrikaları, itiraz alanlarına dönüştürmeliyiz. Birlikte değiştireceğiz seslerini buluşturmalıyız. Yan yana olursak, mücadele birliği yaparsak bu düzeni değiştirir ve birlikte büyük kazanımlar elde ederiz. Halk olarak alım gücümüz kalmadı ama önemli bir gücümüz var, o da mücadele gücümüzdür ve değişim gücümüzdür. Yarınlarımızı kazanabiliriz. Adaletli bir yaşamı, gasp edilen haklarımızı kazanabiliriz, kazanacağız da. Yılgınlık, umutsuzluk hiç olmamalıdır. Sorunları da iktidarı da çözecek toplumsal irademiz var, gücümüze inanalım, güvenelim. HDP yarınların daha fazla çalınmaması, onurlu, eşit yaşamın kurulması için mücadele etmekte, göğüslemektedir. Mücadelemizi toplumsal kesimlere ulaştırmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Önümüzde Büyük Kongremiz var. Olağan Büyük Kongremizden önce 7 bölgeyi kapsayan konferansları tamamladık. Bütün konferanslarımızda toplumun, ezilenlerin, aynı demokratik ittifak zeminde buluşması; statükocu yaklaşımların dışında 3. yolda birleşerek demokratik mücadelemizin daha fazla büyütüleceği ve kesintisiz sürdürüleceği ilan edilmiştir. HDP’nin yükselişine tahammülü olmayan iktidarın kolluk güçleri bugün Diyarbakır konferansımızı engellemek için saldırı organize etti. Arkadaşlarımız meydanda bir konferans yapıyor şu an. Siz bize içeriyi yasaklarsınız, biz dışarıda mücadele ederiz ve direniriz.
Sizin hukuksuzluklarınız bizi ve halkımızı asla durduramayacak. Her bir saldırınız HDP’yi daha da büyütecek. HDP’nin fikriyatı toplumun tüm kesimlerine yayılmaya devam edecek. İktidarınız kaybedecek. Zorlu ve uzun yürüyüş ne olursa olsun sürdürülecek. HDP, yeni ve onurlu yaşamın kurucu gücüdür.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***