Emekli Büyükelçi Namık Tan, dönemin Başbakanı Adnan Menderes’e Irak Başbakanı Nuri Said’in Arap dünyasının iç çatışmalara Türkiye’nin taraf olmaması gerektiği uyarısıyla söylediği ‘Siz, bir cami gibi olsanız ve bizlere bulaşmasanız çok daha iyi olur. Unutmayın, cami kula gitmez, kul camiye gider” sözlerini hatırlatarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün gerçekleşen Suudi Arabistan ziyareti nedense, Nuri Said’in Menderes’e verdiği bu cevabı aklıma getirdi.’ dedi.
Türkiye’nin eski ABD büyükelçilerinden olan Tan ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan Veliahd Presini Muhammed Bin Selman ile görkemli buluşmasının ‘hemen akabinde Sedat Peker’in tekrar ortaya çıkması son derece manidar’ olduğunu belirtti.
Emekli Büyükelçi Namık Tan yetkinreport.com’daki yazısında şunları yazdı:
Dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve beraberindeki heyet, Irak ve Lübnan hükümetlerinin davetlisi olarak, 6 Ocak 1955 sabahı saat 10.30’da İstanbul Yeşilköy havaalanından kalkan özel bir uçakla, Irak’ın başkenti Bağdat’a gitti. Ziyaret, Irak’ın o devirde Türkiye’ye yakın duran Başbakanı Nuri Said’in 1954 yılı Sonbaharında Türkiye’ye yaptığı ziyaretin iadesi amacıyla düzenlenmişti.
…
Nitekim, Başbakan Menderes Mısır’ın söz konusu rahatsızlığını Said’in dikkatine getirerek, onun görüşünü sorduğunda Said’in, mealen; “Arap dünyasında her zaman bir çekişme vardır. Kendi aramızda devamlı kavga ederiz. Siz bizim dünyamızda kime yakınlaşırsanız, bir diğerini küstürürsünüz. Siz, bir cami gibi olsanız ve bizlere bulaşmasanız çok daha iyi olur. Unutmayın, cami kula gitmez, kul camiye gider” dediği söylenir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önceki gün gerçekleşen Suudi Arabistan ziyareti nedense, Nuri Said’in Menderes’e verdiği bu cevabı aklıma getirdi.
Son dönemde iktidar, yanlış politikaları sebebiyle Türkiye’yi içine düşürdüğü derin yalnızlıktan kurtarmak amacıyla çarpıcı adımlar atıyor. Bu uğurda, bütün ilkelerini çiğnemekten de kaçınmıyor. Zira, yine yanlış politikaları yüzünden ülkeyi içine düşürdüğü ekonomik felaketin yol açtığı çaresizlik iktidara başka bir seçenek bırakmıyor.
…
Suudi Arabistan ile ilişkileri onarmanın, Türkiye açısından belki bazı sınırlı ekonomik getirileri olabilir. Ancak bu adımın orta vadede önemli siyasi maliyeti de olacaktır. Arap ülkeleri arasında bitmek bilmeyen bir rekabet hüküm sürdüğünü Orta Doğu’yu tanıyanlar iyi bilir.
Nitekim, Birleşik Arap Emirlikleri lideri Muhammed bin Zayed (MbZ) ile Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Salman (MbS) arasında içten içe bir çekişme olduğu herkesin malumudur. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan Orta Doğu’nun iki ihtiraslı lideriyle de arasını düzeltmekle, aynı Nuri Said Paşa’nın Menderes’e yaptığı uyarıda vurguladığı gibi, ister istemez bu çekişmenin de bir parçası oldu. Nitekim, MbS ile gerçekleşen görkemli buluşmanın hemen akabinde Sedat Peker’in tekrar ortaya çıkması son derece manidardır.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***