Güney Kore’de, yeni, sertlik yanlısı bir devlet başkanı göreve başlamaya hazırlanırken Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ülkesinin silahlarını daha bir telaşla test ediyor.
Başarısızlığa uğrayan nükleer görüşmeler ve yıllar süren ateşkes halinden sonra, Kore Körfezi’nde gerilim yükseliyor.
“Bir balta almayı düşündüm ama taşımanın zor olacağına karar verdim, ben de bıçağa razı oldum.”
Pek aydınlatılmayan kokteyl barda, bir gece geç saatte oturan Jenn ayrıntılı kaçış planını anımsıyor. Seul’de yaşayan bir Güney Koreli olarak, Kuzey’in saldırması halinde ne yapacağını biliyordu. Önce silahlar, sonra biri kendisi biri de erkek kardeşi için iki motosiklet. Anne ve babaları ise arkalarında oturacaktı. Böylece, Kuzey Koreliler köprüleri bombalamadan ve bir umut liman yok edilmeden önce kentteki nehri çabucak geçerek kıyıya gitmeyi düşünüyorlardı. Bir akşam o ve erkek kardeşi oturup güzergâhlarını çıkarttılar, ayrı düşmeleri halinde ağaçlara kurdele bağlamak için anlaştılar.
Bu, beş yıl önceydi. O dönem Kuzey Kore, öfkeyle teoride ABD’yi vurabilecek füzeleri test ediyor, dönemin ABD Başkanı Donald Trump “ateş ve öfkeyle” karşılık verme tehdidinde bulunuyordu. Jenn, çoğu kişiden daha kaygılı olduğunu kabul ediyor. Ama yine de çok sayıda Güney Korelinin, Kuzey Kore ile savaşın neredeyse 70 yıl önce sona ermesinden bu yana, savaşa en yakın hissettiği dönemdi.
Sonra kayda değer bir şey oldu. Güney Kore’nin yeni seçilmiş başkanı Moon Jae-in, Trump’ı Kim Jong-un ile buluşmaya ikna etti. Görevdeki bir ABD Başkanı ilk kez bir Kuzey Kore lideriyle buluştu. Bir dizi tarihi zirve bunu izledi ve Kuzey’in nükleer silahlarını bırakmaya razı olabileceği ve iki Kore’nin barış yapabileceği umutları ortaya çıktı.
Kuzey Koreli mültecilerin çocuğu Güney Kore lideri Moon, Kuzey’in başkenti Pyongyang’a gidip, tıka basa dolu bir stadyumda hasmının elini tuttuğunda heyecan arttı. O dönem Moon’un danışmanlığını yapan Prof. Moon Chung-in, kalabalığın ne yapacağını bilemediğini anımsıyor. Bu adamın düşmanları olduğu söylenmişti ama topraklarına gelmiş, barış öneriyordu. Birden 150 bin Kuzey Koreli çılgınca alkışlamaya başladı. Profesör, “İzlemesi harikaydı, benim için çok etkileyici bir andı” diyor.
Ancak Cumhurbaşkanı Moon görevden ayrılınca umutlar suya düştü. 2019’da ABD ve Kuzey Kore arasındaki nükleer uzlaşma çöktüğünde, iki Kore arasındaki görüşmeler de çöktü. O günden bu yana bir açmaz devam ediyor. Bu arada Kuzey Kore kitle imha silahları geliştirmeye ve yeniden endişe verici bir sıklıkta denemeye devam etti. Sadece bu kez, pandemi ve şimdi Ukrayna’daki savaş yüzünden dünyanın dikkatleri başka yerdeydi.
Hükümetin başarısız olup olmadığı sorulunca Prof. Moon Chung-in savunmaya geçiyor. “Hayır, öyle düşünmüyorum! Savaş var mıydı?” diyor.
İki Kore ilişkilerinde en büyük krizlerden birinin yaşandığı beş yılda Moon hükümetinin barışı koruduğunu söylüyor. Aynı zamanda, teşviklerin Kuzey Kore’yi müzakere masasına oturtabileceğini gösterdiklerini savunuyor. Problemin, Kuzey Koreli müzakerecilerin eli boş döndüğü ve bunun hükümet için büyük bir utanç kaynağı olduğunu söylüyor.
Eski Cumhurbaşkanı Moon, Kuzey Korelileri masaya geri döndürmek için elinden geleni yaptı ama bu yolda dünyanın en acımasız diktatörlerinden birine tavizler vermekle suçlandı.
Hanna Song, Seul’ün merkezindeki ofisinde “Kolları birbirlerine dolanmış, kahkaha atarlarkenki fotoğraflarını gördüğümde, soğuk ter döktüm” diye hatırlıyor.
Kuzey Kore İnsan Hakları Veritabanı Merkezi adlı kuruluşu, 20 yıldan uzun süredir Kuzey Kore’nin insan hakları ihlallerini izliyor. Son birkaç yıl pek kolay geçmemiş.
Hanna, insan haklarının Kim Jong-un’un aşil tendonu olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanı Moon’un, Kuzey Kore liderini rahatsız etmemek için bunları “halının altına süpürdüğünü” anlatıyor.
Hanna’nın kuruluşu, ülkedeki ilk üç aylarını geçirdikleri yeniden yerleştirme merkezi Hanawon’da Kuzey Kore’den kaçanlarla görüşmeler yapıyor. İfadeleri, insan hakları ihlallerini belgelemekte önemli bir rol oynuyor. Ancak iki yıl önce Güney Kore hükümeti, merkeze erişimlerini kesti ve böylece kanıt toplayamaz hale geldiler. Sonra Hanna, kaçanlardan Kuzey Kore’deki deneyimleri hakkında kamuoyuna konuşmamaları için baskı altına alındığını duymaya başladı. Bazıları uyum sağlamaları için atanan polislerden telefonlar aldı. “Sence bunu yapman akıllıca mı?” diye soruyorlardı.
Hanna kayıp bilgiler konusunda hükümeti zorlamaya çalıştı. “Kim Jong-un uluslararası toplumun önünde utanmasın istediniz diye kanıtlarda bu boşluk olursa ne yapacaksınız? Ukrayna’da olanlar korkunç ama en azından biliyoruz” diyor.
Kuzey Kore’deki son durum hakkında şu anda korkutucu derecede az şey biliniyor. Koranavirüs salgınıyla gelen sınır kapanmaları, insanların, dolayısıyla da bilginin ülke dışına çıkmasını engelledi. Kim Jong-un’un sayısız uluslararası ambargoya karşın, nükleer silah geliştirmeye devam ettiği açık. Mart ayında rejim 2018’deki zirvelerin başlamasından bu yana ilk kez kıtalararası balistik füze denedi ve daha önceki denemelere kıyasla daha uzun süre ve daha uzağa uçtu.
Ama artık sarılmalar ve el sıkışmalar sona erdi. Güney Kore, yeni, daha sert konuşan bir lider seçti. Daha önce siyasi deneyimi olmayan eski bir savcı. Yoon Suk-yeol geçtiğimiz günlerdeki bir söyleşisinde Kuzey Kore’yi, Güney’in “baş düşmanı” ilan etti ve askeri gerilimlere daha sert bir tepki vermeyi vaat etti.
Kuzey Kore ile ancak nükleer silahlardan arınma konusunda ciddi olduğunu gösterirse görüşebileceğini söyledi. Ama çoğu uzman artık Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan vazgeçmeye hiç niyeti olmadığı konusunda hemfikir.
Kuzey Kore, Ukrayna savaşının bu tür silahlardan vazgeçmenin tehlikelerine dikkat çekmesinin çok öncesinde bu karara varmıştı zaten ama tabii savaş durumu da yardımcı olmadı.
Uluslararası Kriz Grubu danışmanı Chris Green de bu durumun Yoon’un stratejisinin “işe yarama şansını sıfıra indirdiğini” söylüyor.
Yoon, seçim kampanyasında Kuzey’in bir saldırı düzenleyeceğine yönelik işaretler varsa, silahlarını yok etmek için Kuzey Kore’ye bir önleyici saldırı düzenleyebileceğini söyleyecek kadar ileri gitmişti.
Bu aslında Güney Kore’nin savunma stratejisinin uzun süredir parçası ve böyle yüksek sesle dile getirildiğinde Kuzey Kore’yi öfkelendireceği net.
Öfkelendirdi de. Kuzey Kore son güç gösterisinde füzelerini sergiledi. Beyaz bir üniforma giyen Kim Jong-un, sert bir uyarı yaptı: Kuzey Kore’yi tehdit eden herhangi bir düşman gücün “varolmayacağını” söyledi. Bu, kısmen de olsa Güney Kore’nin yeni liderine uyarı olarak yorumlandı.
Kuzey Kore, bir dizi kısa menzilli füze geliştiriyor. Geçen ay ilk kez, bu füzelerin Güney Kore’ye karşı konvansiyonel bir savaşta kullanılabilecek taktik nükleer başlıklar taşıyabileceğine yönelik ipucu verildi. Bu nükleer bombalardan birinin deneneceğine dair işaretler var.
Ancak Chris Green, hâlâ Kuzey Kore’nin asıl amacının hayatta kalmak olduğuna inanıyor.
“Herhangi bir şekilde nükleer silah kullanırlarsa bu rejimin sonu anlamına gelir” diyor. Green bunun yerine, Kuzey ve Güney arasında bir silahlanma yarışı başlayacağını ve her iki ülkenin de envanterlerini geliştirip, daha sık deneme yapacağını tahmin ediyor. Bunların savaşa neden olmayacağına ancak her iki tarafın bir yanlış hesap yapmasına yol açabileceğine inanıyor. Green’e göre şu andaki en büyük tehlike bu.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***