Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemdeki konulara ilişkin dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Son günlerin önemli gündem maddesi sığınmacı meselesine geniş yer ayıran Bahçeli, “Sığınmacı meselesi ülkemizin yumuşak karnı, istismara müsait bir zaafı haline gelmiştir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce sığınmacıların “onurlu gidişinden” bahsederken, dün yaptığı açıklamada, “3 milyon 700 bin Suriyeli kardeşimize sahip çıkacağız. ‘Mültecileri Suriye’ye göndereceğiz’ diyor. Bunları yapamayacaksınız” demişti.
Bahçeli konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz gezisine de tepki göstererek, “Bizim tespitimiz nettir ve o da şudur: İstanbul, İstanbul olalı böylesi bir zillet, böylesi bir hezimet ne görmüş ne de yaşamıştır. Asıl vız gelecek tırıs gidecek şahıs İmamoğlu’dur ve iradesi de ipoteklidir” ifadesini kullandı.
“Siyasetteki gelecek tasavvurlarını dış mihrakların insaf ve icazetine bağlayan yerli işbirlikçi güruh her fırsatı ganimete çevirmenin kuralsızlığıyla ve kurnazlığıyla meşguldür” diyen Bahçeli sözlerini, “Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi bizatihi kendi geçmişiyle, mirasına konduğu tarihi birikimle, dahası aziz Atatürk’ün tam bağımsızlık idealiyle tenakuz halindedir. Öyle bir zaman aralığındayız ki, maalesef dağda çakal, ormanda tilki kalmamış, hepsi siyasetin sağ ve sol kanadına kapılanmıştır. CHP’ye bakınız bunu görürsünüz. Zillet ittifakının diğer paydaşlarına bakınız aynısıyla karşılaşırsınız” şeklinde sürdürdü.
‘CHP’DE HAYIR YOKTUR, UMUT YOKTUR, GELECEK YOKTUR’
Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:
“CHP’de hayır yoktur, umut yoktur, gelecek yoktur. Çünkü CHP yönetiminin, ismi tedavüle sokulan müzmin aday adaylarının itibarı yoktur, iradesi yoktur, inandırıcılığı hiç yoktur. Kılıçdaroğlu’nun aday olma iştahı, aday gösterilme isteği her seferinde yeni bir karşı duruşla kırılmaktadır.”
‘OTOBÜSE DOLDURDUĞU GAZETECİLERLE BU BELEDİYE BAŞKANI NEREYE GİDİYOR?’
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bayramda Karadeniz turuna çıkıp Trabzon ve Rize’de belediye bütçesiyle dar katılımlı mitingler düzenlemesi ortamı tekrar kızıştırmış, 6+1 formatlı masaya baskı kurmuştur. Bizim anlayamadığımız, açıklamakta müşkülat çektiğimiz can alıcı husus, bu belediye başkanının hangi şehrimizin siyasi sorumluluğunu üstlenmiş olduğudur. Otobüse doldurduğu gazetecilerle bu belediye başkanı nereye gidiyor? Hangi gizli ve siyasi gündemlerin peşinden sürükleniyor?”
‘İSTANBUL’U YÜZ ÜSTÜ BIRAKIP GİTMESİ SİYASİ AHLAKIN NERESİNE SIĞMIŞTIR?’
“Doğrusunu isterseniz biz de merak içindeyiz, İstanbul’un şehremini bayram günlerinde Karadeniz’de ne aramıştır? İstanbul’u yüz üstü bırakıp gitmesi siyasi ahlakın neresine sığmıştır? Bir belediye başkanının şehrini terk edip siyasi hesaplar içine girmesi, vızır vızır ortalıkta gezinmesi hangi akla, hangi amaca hizmettir? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı şayet cumhurbaşkanı adayı olmak arzusundaysa, dış bağlantılı bir talimat veya tembihat almışsa, karşımıza çıkıp mertçe itiraf etsin, etsin ki, biz de ona göre muamele, ona göre mukabele edelim.”
‘ASIL VIZ GELECEK TIRIS GİDECEK ŞAHIS İMAMOĞLU’DUR’
“Bizim tespitimiz nettir ve o da şudur: İstanbul, İstanbul olalı böylesi bir zillet, böylesi bir hezimet ne görmüş ne de yaşamıştır. Asıl vız gelecek tırıs gidecek şahıs İmamoğlu’dur ve iradesi de ipoteklidir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, emanetine tevdi edilen göreve layık olmadığını defalarca ispatlamıştır. İstanbul ziyan edilmiştir. İstanbul kaderiyle baş başa bırakılmıştır.”
‘SIĞINMACI MESELESİ ÜLKEMİZİN YUMUŞAK KARNI’
“Türkiye’de bulunan yabancılarla ilgili duygusal tonu ağırlıklı, tepkisel yönü baskın, provokasyon dozajı yüksek kirli malumatlar, gerçek dışı iddialar, çarpıtılmış haber ve fotoğraflar özellikle sosyal medya kanalıyla yoğun olarak servis edilmiştir. Kabul edilmelidir ki sığınmacı meselesi ülkemizin yumuşak karnı, istismara müsait bir zaafı haline gelmiştir. Öncelikle sağduyulu ve soğukkanlı kavrayış ihmal edilemez bir zorunluluktur. Önü arkası hesaplanmadan, sonuçları basiretle öngörülmeden atılacak her adım, toplumun sinir uçlarını tahriş ve tahrip edecek her yaklaşım doğruca uçuruma açılacaktır. Anlaşılan sığınmacılar konusunun kaşınıp kanatılmasıyla ilgili vahim bir tertip ve tezgâh artan ölçekte körüklenmektedir.”
‘TÜRKİYE YOLGEÇEN HANI, GÖÇMEN VE SIĞINMACI KAMPI DEĞİLDİR’
“Elbette Türkiye yolgeçen hanı, göçmen ve sığınmacı kampı değildir. Elbette Anadolu coğrafyasına mühür vuran aziz millet varlığının demografik özellikleri, sosyal dokusu, kültürel müktesebatı korunmalıdır. Bunlara titizlik gösteriyorken, yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı teşvik eden boyunduruk altındaki çevrelerin söz, yazı, açıklama ve şedit tuzaklarına da azami derecede uyanık olmak şarttır. Biz gelecek nesillere her anlamda güvenceye kavuşturulmuş bir vatan, bir millet, bir devlet emanet etmekle mesul ve mezunuz.”
‘SURİYELİ SIĞINMACILAR BUGÜN MİSAFİRİMİZSE, YARIN KOMŞUMUZ OLACAKLARDIR’
“Şunun da farkındayız ki, sığınmacı sorunu Türkiye’nin uzun yıllar taşıyabileceği, hazmedebileceği ve tahammül edeceği bir sorun olmaktan tamamen çıkmıştır. Ancak bu çarpıcı gerçek ülkemizde misafir halde bulunan sığınmacılara cephe açmak, sosyal ve ekonomik hayattan tecrit etmek anlamına gelmemelidir, bize göre de gelmeyecektir. Nihayetinde Suriyeli sığınmacılar bugün misafirimizse, yarın komşumuz olacaklardır. Komşu komşunun külüne de her zaman muhtaçtır. Bir defa Türkiye’nin sığınmacı akınına ve düzensiz göçe karşı alacağı etkili önlemler; geniş çaplı, gerekçesi ve gelecek hedefleri isabetle belirlenmiş milli siyaset planlamasıyla gerçekçi bir boyut kazanmalıdır. Çünkü sığınmacı sorunu aynı zamanda kapalı devre faaliyet gösteren örgütlerin, istihbarat kuruluşlarının telkin, tazyik ve yönlendirmesine son derece açık haldedir.”
‘İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN ÖNÜNE GELENLER TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ KESMEK İSTEYENLERDİR’
“İçişleri Bakanlığı’nın önüne gelenler Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlerdir, terörün ömrünü uzatmak için çırpınan zavallılardır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli komutanlarına, kahraman askerlerimize, İçişleri Bakanımızla Milli Savunma Bakanımıza bühtan içinde olanların, sanki komut almışçasına saldırı düzeneğine geçenlerin, bir senaryo dahilinde yıpratmaya kalkışanların tam karşısında Milliyetçi Hareket Partisi vardır ve taviz vermesi imkansızdır. Teröristlerin dahi cesaret edemediği protestolarla İçişleri Bakanı’mıza saldırmak, itibarsızlaştırmaya çabalamak su katılmamış edepsizliktir, hainlere yol açan, yol gösteren densizlik ve terbiyesizliktir. Buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır.”
‘BU OSMAN KAVALA’NIN SIRRI NEDİR?’
“Zillet ittifakının terörist Demirtaş ile Soroscu Osman Kavala hayranlıkları, bu Türkiye düşmanlarına methiyeler düzmeleri akılla, mantıkla izah edilemeyecektir. Osman Kavala hakkında verilen mahkumiyet kararından sonra CHP’sinden İP’ine kadar zillet partilerinin hepsi zıvanadan çıkmışlar, hop oturup hop kalkmışlar, maksat ve meşreplerini tamamıyla deşifre etmişlerdir. Bu şer cephesi hangi milli meselede bu kadar ortalığa dökülmüşlerdir? Bu Osman Kavala’nın sırrı nedir? CHP’deki ağırlığı, diğer zillet partilerindeki sempati halkası, hayran kitlesi nasıl yorumlanmalıdır? Gezi Parkı olaylarında baş aktör olan, 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünün öncesi ve sonrasında karanlık ilişkiler ağı içinde bulunan bir suçlunun avukatı kesilen siyasetçiler ihanete destek çıktıklarını ne zaman göreceklerdir”
‘ONLARIN KAVALALI OSMANI DA TÜRKİYE’NİN SABIKALI DÜŞMANIDIR’
“Sorosçu Osman’la yatıp Sorosçu Osman’la kalkanlara özellikle hatırlatırım ki; biz Hz. Osman’ı biliriz, Osman Gazi’yi biliriz, Plevne kahramanı Osman Paşa’yı biliriz, dahası Topal Osman’ı biliriz, ancak Soros’a ruhunu satmış Osman Kavala’yı bilmeyiz, bilmeyeceğiz. Bizim diğerleriyle aramızdaki fark buradadır. Çok şükür bizim mazimizde pek çok imrenilecek Osman vardır ki, bunlardan birisi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakınında bulunan, cesaretiyle nam salmış Topal Osman’dır. Bizim Osmanlarımız soyludur, dualıdır, vatanseverdir. Onların Kavalalı Osmanı da Türkiye’nin sabıkalı düşmanıdır.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***