TBMM komisyonundan geçen tasarıyla kulüpler dernek olmaktan çıkıyor. TFF’ye, spor anonim şirketi statüsünde olmayan kulüpleri Süper Lig’e almama hakkı tanınıyor. Muhalefet, Spor Bakanı’na aşırı yetki verildiği görüşünde.
Uzun yıllardır beklenen ve hem kulüplerin hem de federasyonların yapılarını düzenlemesi beklenen spor yasasına ilişkin kanun teklifi, geçen hafta TBMM Genel Başkanlığına sunulmasının ardından Çarşamba günü de ilgili komisyondan geçti. Muhalefet, sporda “devrim” yapacağı iddiasıyla getirilen düzenlemelerin “spora darbe” içeren hükümler barındırdığını savunuyor. Peki, “Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi” hangi yenilikleri getiriyor ve muhalefet ya da hukukçular hangi maddelere karşı çıkıyor?
Türkiye’de, devasa boyutlardaki borçları nedeniyle kanun teklifinde de yer alan tabirle “teknik olarak iflas durumunda olan” spor kulüpleri, dernek statüsünde oldukları için herhangi bir hukuki sorumluluk taşımadan borçlanmaya devam ediyor. Bu durumun önüne geçilmesini amaçladığı belirtilen kanun teklifinde, kulüplerin tamamı dernek statüsünden çıkarılıyor ve spor kulübü adını alıyor. Hâlihazırda şirket statüsünde olanlar ise spor anonim şirketi ismini alıyor. Arzu eden kulüplerin de spor anonim şirketi olması kolaylaştırılıyor.
Sunulan kanun teklifinde kulüplere denk bütçe zorunluluğu getirilirken aksi durumda ciddi müeyyideler uygulanıyor. Spor kulübü ve spor anonim şirketi yöneticileri, mali yükümlülüklerine aykırı hareket etmeleri hâlinde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılıyor. Söz konusu yükümlülükler, kulüp ya da anonim şirketlerin, bir önceki yıldaki brüt gelirlerinin en fazla yüzde 10’una kadar borçlanabilmesini içeriyor. Benzer şekilde spor federasyonu başkan ve yöneticileri de önceki yıl gelirlerinin yüzde 10’unu aşacak miktarda borçlandıkları ya da Bakanlık’tan izin almaksızın görev süresini aşacak şekilde spor federasyonunu borç altına sokacak işlem yaptıkları takdirde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılıyor.
Sportif direktörlere ceza yolu açıldı
Tasarıyı sunan AKP milletvekillerinden Alpay Özalan, komisyonda kanun teklifiyle ilgili bilgi verirken, kulüplerin olası zarar ve borçlarından sportif direktörlerin ve idari menajerlerin de sorumlu tutulabileceğini belirtti.
Kanun teklifinde belirtilen “yönetici” tanımının içine bu kişilerin de girebileceğini vurgulayan Özalan, “Örneğin bir transfer sürecinde rol almış bir yetkili, menajerlik ücreti üst sınırına uymadığı takdirde artık şahsi mal varlığıyla oluşan zarardan sorumlu olacaktır” dedi.
Toplam borç 30 milyar TL’den fazla
Şu an Süper Lig’deki futbol kulüplerinin büyük bölümü dernek statüsünde. Bu kulüplerin, dört büyükler dâhil yarıya yakınının bünyesinde bir de sportif A.Ş. bulunuyor. Kulüplerin borçlarının çok büyük bölümü de borsada işlem gören bu şirketlere değil, derneklere ait olarak gösteriliyor. Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor’un kamuoyuna açıklanan borçlarının toplamı yaklaşık 15,5 milyar TL. Tüm spor kulüplerinin toplam borcuysa 30 milyar TL’nin üzerinde.
UEFA’nın koyduğu “mali fair play” standartları göz önüne alınarak hazırlanan tasarının aynı zamanda Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) kulüplere getirdiği harcama limitlerine hukuki bir dayanak oluşturması hedefleniyor. Kanun teklifinin hazırlanma sürecine yakın bir AKP’li kaynak, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Spor Kanunu’yla aslında fiilen var olan yapıyı kanunlaştırmış olduk. Çünkü eskiden başıboşluk vardı, bir kanunları yoktu. Bu başıboşluk dolayı borç yönetimi yapılamıyordu” ifadesini kullandı.
Spor Bakanı’na tanınan yetkilere eleştiri
AKP’li ve MHP’li milletvekillerinin ortak imzasıyla hazırlanan Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu Teklifi’ne ana muhalefet partisi CHP özellikle Gençlik ve Spor Bakanı’na verilen yetkiler nedeniyle tepkili.
DW Türkçe’ye konuşan CHP Spor Kurulu Başkanı Kenan Nuhut, yasada itiraz edilmesi gereken üç temel noktayı, “Spor Bakanlığına aşırı yetkiler verilerek sporda da tek adam zihniyetine gidilmesi; İçişleri Bakanlığına ve ildeki yerel yetkiliye bir kovuşturmayı bahane ederek spor kulübünü kapatmaya kadar varan yetkiler verilmesi ve üst kuruluş adı altında spor federasyonlarına ve Kulüpler Birliği’ne paralel yapılanmaya imkân tanınması” olarak sıralıyor.
Nuhut, “Bu yasayla birlikte Spor Bakanı’na olağanüstü yetkiler tanınmaktadır. Federasyon genel kurullarını iptal etmeye, genel kurulları yenilemeye, federasyon yönetimlerinin ve başkanlarını görevden almaya, tahkim kurullarını yine tek başına atamaya, spor federasyonlarının genel sekreterini, il temsilcilerini atamaya yetkili kılınıyor. Mevcut denetleme yetkisi de ağırlaştırılıyor” eleştirisinde bulunuyor. CHP’li yetkili, “Sonuç olarak mevcut kanun teklifi, spora darbe teklifi içeren kuralları barındırıyor” diyor.
“Bu ölçüde müdahale edememeli”
Kanun teklifi hazırlanırken görüşüne de başvurulan spor hukukçusu Emin Özkurt da federasyon yönetimlerinin “geniş yetkiler verilen” Bakanlık tarafından denetime tabi tutulmasının bağımsızlıklarını etkilediği ve kabiliyet alanlarını kısıtladığı görüşünde.
Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) ile Euroleague Basketbol Tahkimi’nin tek Türk hakemi olan avukat Özkurt, “Bakanlığın federasyonlar üzerinde mutlak bir yetkiye sahip olması aynı zamanda siyasi iradenin Türk sporu üzerinde bulunan etkisini artırmasına neden olacaktır” diyor. Özkurt, hukuk ve disiplin kurullarının üyelerine ilişkin atama yetkisinin Bakanlığa verilmesinin de Avrupa İnsan Hakları Makhmesi (AİHM) kararlarına aykırılık teşkil edeceği uyarısında bulunuyor.
Bir diğer spor hukukçusu Mert Yaşar da Bakanlığa spor kulüpleri, spor anonim şirketleri, federasyon ve konfederasyonların kuruluşu ve denetimiyle ilgili verilen yetkilerin “aşırı” olduğu düşüncesinde. Avukat Yaşar, “Bakanlık özel hukuk tüzel kişilerine bu ölçüde müdahale edememeli” diyor.
Spor hukukçusu Ümit Orhan ise Bakanlığa verilen yetkiler konusundaki tepkilerin abartılı olduğu görüşünde. Dr. Öğretim Üyesi Orhan, “Bu görüşün kısmen haklılık payı olsa da, çoğu hüküm zaten 3289 sayılı Kanun’daki hükümlerle, Spor Kulüpleri Yönetmeliği’yle paralel. Gençlik ve Spor Bakanlığının yetkileri açısından yeni düzenlemeler değil” ifadesini kullanıyor.
“Paralel yapılanma” tepkisi
Spor hukukçuları, CHP’nin üst kuruluşlar oluşturulduğu takdirde “paralel yapılanmalar” ortaya çıkabileceği yönündeki eleştirisini ise yersiz buluyor. Hukukçular, mevcut yasalarda dernek statüsündeki kulüplerin zaten bir araya gelerek federasyon kurma hakkı bulunduğuna dikkat çekiyor. AKP’li yetkililer de yeni düzenlemelerle dernekler ortadan kaldırıldığı için aynı hakkın spor kulübü ve spor anonim şirketleri bakımından devam ettiğinin belirtilmesi için bu maddenin eklendiğini ifade ediyor.
Kanun teklifinin en dikkat çeken bölümlerinden biri, 14’üncü maddede yer alan “Spor federasyonları, belirli liglerde yer alabilmek için spor anonim şirketi statüsünde olma yükümlülüğü ve bu şirketler için en az 1 milyon TL sermaye zorunluluğu getirebilir” hükmü. Bu hükümle, örneğin TFF’ye, “Spor anonim şirketi statüsünde olmayan kulüpler Süper Lig’de mücadele edemez” deme yetkisi veriliyor.
Yaşar, söz konusu yetkiyle ilgili değerlendirmesinde, “Spor karşılaşmalarına katılma hakkının bu ölçüde sınırlanması, örgütlenme hakkına ve teşebbüs özgürlüğüne ciddi müdahale teşkil ediyor” yorumunda bulunuyor.
Yaşar, federasyonların yönetim kurullarında en az iki eski milli sporcu bulundurulması zorunluluğunu da “Üniversite okumamış, yöneticilik deneyimi olmayan kişiler zorla federasyon yönetimine dahil ediliyor. Federasyon başkanı birlikte çalışmak istemediği kişileri yönetimine almak zorunda kalacak” diyerek eleştiriyor.
Dernekler fiilen devam mı edecek?
Hukukçular, kulüplerin bu kanun teklifiyle “dernek statüsünden çıkarıldığı” açıklansa da fiilen dernek statüsünde kalacakları görüşünde.
Özkurt bu konuda, “Spor Kulüplerinin tescil işlemleri için, Dernekler Masası yerine Gençlik ve Spor Bakanlığına başvuracak olmaları, fiili olarak dernek statüsünde devam edecekleri anlama gelmektedir. Bu nedenle yapılan düzenlemenin bir yenilikten ziyade tanım değiştirme olduğu kanaatindeyim” yorumunda bulunuyor.
Spor hukukçusu Orhan da tasarıda anlatılanı “farklı statüye tabi dernek” gibi algıladığını belirtiyor. “Zaten ‘Kanunda hüküm bulunmayan konularda spor kulüpleri hakkında Medeni Kanun ile Dernekler Kanunu’nun hükümleri uygulanır’ denmiş” diye ekliyor.
CHP’li hukukçu vekiller de “Kulüpler artık dernek değil” denilmesine karşın kanun teklifinin birçok maddesinde dernekler mevzuatına atıf yapıldığını belirterek bu konudaki çelişkiye dikkat çekiyor.
Kulüpleri borç batağından çıkarır mı?
Peki, uygulanması planlanan yaptırımlar kulüplerin sorumsuzca borçlanma alışkanlığını sonlandırabilir mi?
Özkurt, getirilen şahsi sorumluluk hükümlerinin artık kulüp yönetimlerinin alacakları aksiyonlarda daha dikkatli olmalarına katkı sağlayacağı kanaatinde. Yaşar da katkı sağlayacağı görüşünde. “Ancak devletin ayrım yapmadan, belli kulüplere doğrudan veya dolaylı destek vermeden kanunu uygulaması gerekir” uyarısında da bulunuyor.
Orhan ise ağır hapis cezalarının özellikle amatör kulüpler için getirdiği riske dikkat çekiyor: “Profesyonel futbol açısından bu yaptırımlara denecek fazla bir şey yok ama tasarı profesyonel amatör ayrımı yapmıyor. Bu nokta biraz can sıkıcı olabilir.”
“Başkan bulmak zorlaşacak”
DW Türkçe’ye konuşan futbol ekonomisti Tuğrul Akşar da getirilmesi planlanan ağır cezalar nedeniyle kulüplere başkan bulmanın zorlaşacağı uyarısını yapıyor. “Bunun yönetsel anlamda şöyle etkileri olabilecek: Başkan ve yönetici bulmak çok zorlaşacak. Kimse kulüplerin içinde bulunduğu ekonomik, finansal olumsuzluklara imza atarak herhangi bir hukuki sorumluluk altına girmek istemeyecek.”
Söz konusu kanun teklifinin yapısal sorunları çözmeyeceğini ve “günü kurtarmaya yönelik, ceza temelli” bir tasarı olduğunu ifade eden Akşar, “Türk futbolunu kısır döngülerden çıkarmaz. Bu yasa tasarısının, spor federasyonlarının ve kulüplerin daha iyi yönetilmelerine katkı sağlayacak, onları sürdürülebilir bir başarıya götürecek ortamı sağlamaktan çok, siyasetin spor üzerindeki nüfuzunu daha da artırmaya imkân tanıyan, kontrolü daha da güçlendirmeyi hedefleyen bir anlayışa sahip olduğunu düşünüyorum” diye ekliyor.
Ayrıca Akşar’a göre mevcut yapıda kulüplerin borçlanma dışında bir ihtimalleri de yok. “Giderleri gelirlerinin çok üstünde. Pandemi nedeniyle gelirleri daha da düştü. Elbette sportif başarısızlık da gelir yetersizliğine yol açıyor.”
“Gerçekçi değil”
Gazeteci Kenan Başaran da Türkiye’de kulüplerin yayın gelirlerinin, stat hasılatlarının ve Avrupa kupalarına katılım pastasından elde ettikleri kazançların giderek düştüğü bir yapı varken kanun zoruyla koyulan harcama ve bütçe kriterlerinin gerçekçi olmadığı görüşünde.
Bu kriterlerin Türkiye koşullarında karşılanmasının zorluğuna vurgu yapan Ajansspor Genel Yayın Yönetmeni Başaran, “Türkiye’de devlet kuruluşları bu bütçeleri denkleştirebiliyor mu yani? Bir ülkenin genel ekonomisinde bir istikrar olur, kestirilebilirlik olur, siz de bu ortamda belli yaptırımlar getirirsiniz. Ama ekonominizin dışa aşırı bağımlığı olduğu, özellikle döviz kurlarının çok oynak olduğu bir ortamda, üstelik yine Türkiye’de futbolun gelirlerinin istikrarsız bir şekilde seyrettiği bir ortamda bu istenilen hedefe ulaşılmasının zor olduğunu düşünüyorum” diyor.
Ana muhalefet partisi CHP; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda kabul edilen kanun teklifindeki 18 maddeye şerh koydu. Kanun teklifi, koyulan şerhlerle birlikte TBMM Genel Kurulu’nda görüşüldükten sonra milletvekillerinin oyuna sunulacak.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – CENGİZ ÖZBEK
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***