Yargıtay 3. Ceza Dairesi, devlet büyüklerine ait kriptolu telefonların dinlenilmesi iddiasıyla aralarında kapatılan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) Başkanvekili Osman Nihat Şen, eski TÜBİTAK Başkanvekili Hasan Palaz’ın da olduğu 28 sanıklı davada 20 sanığa verilen cezaları onadı.
15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan ve Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince 22 Şubat 2018’de karara bağlanan davanın temyiz incelemesi, Yargıtay 3. Ceza Dairesince tamamlandı.
Daire, 4 sanık hakkındaki beraat ile sanıklar Ahmet Boyalı, Mehmet Akgedik, Hidayet Gençer ve Nur Muhammet Arınç’a “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 10 yıl 6’şar ay hapis cezası verilmesi kararlarını onadı.
ESKİ TİB VE TÜBİTAK BAŞKEN VEKİLLERİNE ‘CASUSLUK’TAN 27 CEZA ONANDI
Sanıklardan eski TİB görevlisi Ali Osman Tekin’e verilen “siyasal ve askeri casusluk” suçundan 27 yıl, “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 10 yıl 6 ay ve “bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” suçundan 6 yıl 9 ay olmak üzere toplam 44 yıl 3 ay hapis cezası da onandı.
Kapatılan TİB’in Başkanvekili Osman Nihat Şen, eski TİB Bilgi Sistemleri Daire Başkanı İlhan Elieyioğlu ve eski TÜBİTAK Başkanvekili Hasan Palaz ile Adil Biçer, Barış Yaslan, Bülent Kocagürbüz, Gökhan Vıcıl, İmran Ergüler, Özgür Ören, Orhan Üçtepe, Ayhan Yeni, İbrahim Kılıç, İsmail Bakar, Halil Çiçek, Hamza Demirezen’e “siyasal ve askeri casusluk” suçundan 27’şer yıl, “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 10 yıl 6’şar ay hapis cezaları da Yargıtay 3. Ceza Dairesince hukuka uygun bulundu.
Mahkumiyetlerine hükmedilen sanıklara “zincirleme biçimde haberleşmenin gizliliğini ihlal” suçundan verilen 24’er yıl ceza ise bozuldu. Dairenin kararında, sanıkların eylemlerinin “siyasal ve askeri casusluk” suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine işaret edildi.
SUÇLAMA: DEVLET BÜYÜKLERİ İÇİN KRİPTOLU TELEFON ÜRETTİLER
Kararda Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ve Genelkurmay Başkanlığının ihtiyacı kapsamında üretilmeye başlanan “MİLCEP-K1” kriptolu telefonların ardından TÜBİTAK’taki personel tarafından 2011’de “MİLCEP-K2” kriptolu cep telefonlarını geliştirilmeye başladığı ve üretimlerinin tamamlanmasının ardından Aralık 2012’de üst düzey devlet erkanının kullanımına sunulduğu öne sürüldü
Karar gerekçesinde telefonların üretiminde yer alan kişilerce IMEI numaraları ve şifreleme anahtarları da TİB’de görevli personele verildiği ve bunun üzerine üst düzey devlet görevlilerinin MİLCEP-K2 cep telefonlarıyla yaptığı görüşmelerin ilgili personel tarafından dinlenildiği iddia edildi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararında dönemin başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birçok bakan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Özel’in dinlenenler arasında olduğu savunuldu.
17-25 ARALIK YOLSUZLUK SORUŞTURMASI TAPELERİ DE ‘CASUSLUK’ SAYILDI
MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Genelkurmay’a tahsisli kriptolu diğer telefonların da dinlendiği öne sürülen kararda, “Böyle bir telefon ancak örgütün amacı doğrultusunda dinlemeye matuf olarak üretilmiş.” suçlaması yapıldığı; ayrıca söz konusu dinlemelerin, 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonları öncesinde başladığı ve 16 Eylül 2013-31 Aralık 2013 aralığında gerçekleştiğine öne sürüldü.
‘YABANCI BİR DEVLET YARARINA VE BİR ANLAŞMA İLE’ ŞARTI YOK SAYILDI’
Hangi devlet yararına ve nasıl bir anlaşma ile olduğu Sır niteliğindeki bilgilerin temin edilmesinin casusluk kastının varlığı için kabul edilebilir olduğuna savunan Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararında ise şu ifadeler yer aldı:
“Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu’nda görevli bulunan bakanlar ve kuvvet komutanlarının milli güvenlikle ilgili gerçekleştirdikleri faaliyetler dolayısıyla dinlenilmeleri, devlet sırrı kabul edilebilecek bilgiler bakımından siyasi casusluk kapsamında değerlendirilmelidir. Öğretide de kabul edildiği gibi casusluk amacı ile bilginin temin edilmesi suçun oluşumu için yeterlidir. Başka bir ülkeye veya yapıya vermek zorunlu değildir.”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 9. Ceza Dairesi’nin (K.2014/7360) siyasi ve askeri casusluk suçunun oluşabilmesi için bilgilerin ‘Yabancı bir devlet yararına ve lehine casusluk yapılan devlet ile bir anlaşma kapsamında temin edilmesi gereklidir’ içtihadını yok saydı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***