YORUM | BÜLENT KORUCU
Seçimler yaklaştıkça cumhurbaşkanı adayları üzerindeki spekülasyonlar artıyor. AKP-MHP Cephesi rakibin netleşmemesinden oldukça huzursuz; çeşitli taciz atışlarıyla doğru hedefi vurmaya çalışıyorlar. Takip edilen yollardan biri de ‘değilleme’ yöntemi. Bir kısmı da feyk olmak üzere muhtemel isimleri doğrudan ya da dolaylı biçimde gündeme getirerek çemberi daraltıyorlar. Son örnek Mansur Yavaş. Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ durduk yerde onun adını ortaya attı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş birçok ankette Erdoğan’ın karşısındaki en şanslı aday olarak çıkıyor. Geçiş sürecindeki başkan profiline en uygun ikinci aday. Bence birincisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu… İttifakın kurucusu, bir araya gelmesi imkansız görünen kesimleri işbirliğine ikna ederek yerel seçimlerdeki başarıya en fazla katkı yapan lider. Geçiş sürecinde onun birleştiriciliğine daha fazla ihtiyaç duyulacak. Lakin seçilme şansı diğer iki potansiyel adaya göre düşük. Yavaş’la birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adı sıklıkla tekrarlanıyor.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Yavaş işine odaklanmış başarılı bir belediye başkanı portresi çiziyor ve güncel tartışmaların dışında kalmaya özen gösteriyor. Bence o, Cumhur İttifakı’nın karşısında görmek isteyeceği son kişidir. Zira hem MHP hem AKP tabanından oy sökebilecek bir isim. Kürtler ve solcuların çekincesi olabilir iddiasına çok katılmıyorum zira Ankara’da söz konusu iki kesimin de oylarını almayı başardı.
Özdağ’ın Yavaş’ı gündeme getirmesi kadar içerik de sorunlu. Öncelikle zamanlama ve muhatap, aday olacağı varsa bile engellemeye yeter. Özdağ’dan gelen teklifin kabul edilme ihtimali sıfır. Zaten o da Millet İttifakı’nın adayı olarak değil üçüncü isim olarak zikrediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı’nın adayına karşı çıkmasını öneriyor. Kendince kurnaz bir hamle, hem ittifakı erken doğuma zorluyor, hem Yavaş’ı kurtlar sofrasına atarak yıpratıyor. Ah bir de kâle alınacak kadar oy oranı ve ağırlığı olsaydı… Siyasi gündem azlığından sosyal medyada yalancı bir rüzgar oluşturdu o kadar. Elbette Macaristan seçimlerinin sebep olduğu etkiyi de unutmamak lazım. Erdoğan’a çok benzeyen Viktor Orban’ın altılı muhalefet cephesine karşı kazandığı zafer, iktidar tribünlerinde coşkuya yol açtı. Aynı şekilde muhalefet cephesinde bazı kartların tekrar düşünülmesiyle sonuçlanacak. Öfke ve hoşnutsuzluğa fazla güvenmenin sonu hüsran…
Macaristan’dan çıkarılacak dersler arasında, adayın ismi ve kimliği kadar politikalar olmalı. Parlamenter sisteme dönüş teklifi kamuoyunda ilgi gördü. Metropoll araştırmasına göre halkın yüzde 57.7’si bu öneriyi destekliyor. AKP tabanında yüzde 22, MHP tabanında yüzde 46 oranında kabul görmüş durumda. Ekonomiyle ilgili eleştiriler de karşılık buluyor ancak artık çözümü konuşmak gerekiyor. Bir yandan daraltılmış hedef kitlelere dönük ekonomi kurultayları yapılırken öte yandan sokaktaki vatandaşa ulaşmak şart. Güngör Uras’ın tabiriyle Ayşe Teyze’nin anlayacağı şekilde açıklamalar yapılmalı. Ve bu açıklamalar kesinlikle çözüm odaklı hazırlanmalı.
Mevcuda öfke tetikleyici olabilir fakat sonuç getirmiyor. İnanmayan Macaristan’a baksın.
Millet İttifakı’nın ağzı mı çok sıkı? Neredeyse hiç ipucu çıkmıyor. Galiba onların kafası da henüz netleşmedi. Konuşulsa bir şekilde sızardı. İmamoğlu “Benim adayım Kemal Kılıçdaroğlu” çıkışıyla akıllıca mevzi aldı. Yavaş, Özdağ’ın girişimini önceden haber almış olacak, o konuşma yapılmadan “Bizim bu iddialarla işimiz olmaz” diye çizgiyi çekti. Özdağ da “Bu benim fikrim, partimin yönetim kuruluyla bile konuşmadım” demek zorunda kaldı. Türkiye’yi kurtaracak projeyi partisinin yetkili kurulunda bile konuşmadan dile getirmiş anlayacağınız. Fazla şüpheci olmaya gerek yok, Saray’dan birileriyle de konuşmamıştır!
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***