SANAT | M. NEDİM HAZAR
26 Ocak 1479 günü Venedik hükümetinin Dışişleri Bakanı Giovanni Daryo, İstanbul’da, Fatih Sultan Mehmed ile barış anlaşması imzalıyordu.
Bu anlaşma ile birlikte on altı yıldır süren savaş dönemi bitiyor ve karşılıklı ilişkiler yeniden tesis ediliyordu. Sonrasında ise karşılıklı anlaşmanın imzalanması için Fatih Sultan Mehmed’in elçisi Venedik’e gitti. 25 Nisan’da yani Venedik için çok önemli bir gün olan Saint Marco Yortusu’nda şaşaalı törenler ve büyük kutlamalar eşliğinde Osmanlı ile barış antlaşması imzalandı. 1 Ağustos’ta ise Fatih Sultan Mehmed, Venedik’e ikinci bir elçi gönderdi. Bu seferki elçinin görevi, ilişkilerin yeniden tesis edildiği Venedik’ten daha hususi ricalarda bulunmaktı. Fatih Sultan Mehmed, torunlarının sünnet düğünü şerefine verilecek kutlamalara Venedik Doçu, yani Venedik Cumhuriyeti’nin o zamanki lideri Pietro Moçenigo’yu da davet ediyor ve insan resmi yapmakta mahir bir ressam ile madalyon yapımında usta bir sanatkârın İstanbul’a gönderilmesini rica ediyordu. Venedik Doçu, mesuliyetleri ve işlerinin yoğunluğundan dolayı İstanbul’a gelemeyeceğini özür dileyerek Sultan’a bildirdi. Fakat en yakın zamanda Venedik Senatosu’nda görüşülerek padişahın istediği en uygun isimlerin bulunarak İstanbul’a gönderileceklerinin de güvencesini verdi.
Kendi fırçasından Gentile Bellini
Venedik Senatosu, Fatih Sultan Mehmed’e gönderilmek üzere bir ressamın bulunması için toplandığında akıllara ilk gelen isim Gentille Bellini oldu.
Gentille Bellini’nin babası Jacobo Bellini de Venedik’in devlet ressamıydı. Doçluk Sarayı’nın ve Venedik Senatosu’nun resimlerini yapan kişiydi. 1428’de doğan Gentille de babası gibi ressam olmuş ve babasının vefatının ardından devlet ressamlığı payesi kendisine verilmişti. İstanbul’a gönderilmesi konuşulurken de Doçluk Sarayı’ndaki çizimlerin onarımlarını sürdürüyordu. Venedik Senatosu İstanbul’a gönderilecek en doğru ismin Gentille Bellini olduğuna karar verdi, Doçluk Sarayı’nın onarım görevi Gentille’nin kardeşi Giovanni’ye verildi ve ünlü ressam, Osmanlı padişahının maiyetinde çalışmak üzere 3 Eylül 1479 günü Venedik’ten ayrıldı.
Bellini’nin II. Mehmed’i Roma İmparatoru olarak tasvir eden tablosu.
1479 yılının Eylül sonunda İstanbul’a varan Gentille Bellini, Fatih’in hizmetine giren ilk Avrupalı ressam değildi. Gentille Belli’nin mütevazı ve çalışkan kişiliğinden çok etkilenen Fatih Sultan Mehmed, kendisine büyük bir teveccüh gösterdi ve ressamı hemen himayesine kabul ederek Topkapı Sarayı içerisinde hususi bir atölye tahsis etti.
On beş-on altı ay kadar bir süre İstanbul’da kalan Bellini, bu süre zarfında başta Fatih Sultan Mehmed’in portreleri olmak üzere onlarca eser üretti. Bu eserlerden Bellini’ye ait olduklarına kesin gözüyle bakılanların başında Fatih Sultan Mehmed’i Roma İmparatoru olarak tasvir eden en çok bilinen tablosu gelir. Bunun yanı sıra Bellini, Venedik’e geri döndüğünde sultanın tasvirinin olduğu üç taçlı madalyonlar da döktürtmüştür. Ayrıca bugün Londra’da bulunan ve Fatih Sultan Mehmed’in emriyle resmedilen bir Yeniçeri askeri olan Solak ve Saraylı Osmanlı Kadını tablolarının da Bellini’ye ait olduğu kabul edilmektedir.
Bellini’nin Sotheby’s müzayedesinde satılan Fatih tablosu.
Fatih Sultan Mehmed devrini çalışan en önemli tarihçilerden Franz Babinger, bu eserlere bir tane daha ekler ve Fatih Sultan Mehmed ile genç bir şehzadeyi karşı karşıya gösteren bir tablodan bahseder. Bu tablo geçtiğimiz günlerde Sotheby’s tarafından satılan tablodur. Fakat tabloda Fatih’in karşısında duran genç şehzadenin kim olduğu tam olarak bilinememektedir. Bir rivayete göre bu şehzade Fatih’in en sevdiği oğlu Şehzade Mustafa’dır. Fakat Karaman valisi olan bu şehzade, Bellini’nin İstanbul’a gelmesinden beş sene kadar önce vefat etmiştir. Diğer akla gelen isim ise yine Fatih’in gözde oğlu olan Şehzade Cem’dir. Fakat bu şehzade de Konya valisi olduğu için İstanbul’da devamlı bulunamamaktadır. Babinger, bu nedenle şehzade olarak tanımlanan kişinin, Fatih Sultan Mehmed’in devamlı yanında bulundurduğu ve kendisi ile sohbet etmekten keyif duyduğu Bosna Kralı’nın oğlu İshak Bey olabileceğini söyler. Ayrıca her ne kadar Babinger bu tabloyu Bellini’nin eserleri arasında saysa da Sotheby’s yaptığı incelemeler neticesinde bu durumdan o kadar emin olamamış ve tabloyu ‘by Bellini’ olarak değil ‘workshop of Bellini’ ibaresiyle satışa çıkarmıştır. Yani bu tablonun Gentille Bellini’nin atölyesinde yapıldığı doğrudur. Fakat resmi yapan bizzat Bellini midir, yoksa onun asistanları mıdır, yahut resmin sadece bir bölümünü mü Bellini yapmıştır bu kesin olmadığı için tablo bu ibare ile satışa çıkarılmıştır.
Bellini’nin Venedik’te döktürttüğü Fatih Sultan Mehmed madalyonu.
1480 yılında son seferine hazırlanan Fatih Sultan Mehmed, her şeyden önce ressamına müsaade ederek Venedik’e dönmesine izin verdi. Ressamını büyük iltifatlarla uğurlayan Sultan, kendisine birçok değerli hediyenin yanı sıra oldukça ağır altın bir gerdanlık ve ‘Bey’ unvanı da verdi. Ayrıca Bellini’nin Venedik’te de hak ettiği değeri ve hürmeti görmesi için de Venedik Doçu’na hitap eden bir tavsiye mektubu kaleme aldı. İstanbul’da geçirdiği bu on beş-on altı aylık süreç hem Bellini’nin kariyerinde hızla tırmanmasına vesile oldu, hem de ünlü sanatçıda unutulmayacak anılar bıraktı. Venedik’e döndüğünde İstanbul’daki memuriyet süresi boyunca yaşadıklarını Venedik Senatosu’nda anlatan Bellini, Fatih Sultan Mehmed’in tavsiye mektubunun da etkisiyle vefatına kadar ödenmek üzere aylık iki yüz altın maaşa bağlandı. 1507 yılına kadar yaşayan ressam, bazı eserlerini, ‘Osmanlı Devleti’nin şövalyelik rütbesini kazanmış olan Bellini’ olarak imzaladı.
Bellini’nin yaptığı tüm tablolar, Fatih’in vefatının ardından tahta çıkan oğlu İkinci Bayezid’in politikaları nedeniyle tüccarlar vasıtasıyla satın alınarak Avrupa şehirlerine götürüldü. Bunlardan en meşhuru olan ve Fatih Sultan Mehmed’i Roma imparatoru olarak betimleyen portre, Venedik’teki Ventari Ailesi’nin koleksiyonunda bulunuyordu. Sonrasında bu eser bir borç karşılığında bir İngiliz tüccarın eline geçti. 1800‘lerin ortalarında ise tablo, 1877-1880 yılları arasında Britanya İmparatorluğu’nun İstanbul Büyükelçiliği vazifesinde de bulunan dünyaca ünlü koleksiyoner ve arkeolog Henry Layard tarafından satın alındı. Henry Layard vasıtası ile Londra’daki National Gallery’in koleksiyonuna geçen eser, bugün de orada bulunmaktadır.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***