Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’ya ilişkin doyanın Suudi Arabistan’a devredilmesine ilişkin konuştu. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kaşıkçı’nın öldürülmesi davasına ilişkin Suudi Arabistan’ı kast ederek sarf ettiği “Bunlar insanları enayi zannediyorlar” sözünü hatırlattı. Kıılıçaroğlu, “Şimdi enayinin de kim olduğu ortaya çıktı” dedi.
Partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“Bazı anketlerde kararsızlar olduğu söyleniyor. Kararlılığımızı, çözümlerimizi onlara anlatacaksınız. Sevgiyle, hoşgörüyle, kararlılıkla anlatacaksınız. Bunlar kararlı, bunlar çözümler konusunda hazırlar, ülkeyi artık teslim edebiliriz, var olan sorunların tek çözümü CHP diyeceklerdir. Niçin diyecekler? Memleketin iyi yönetilmediğini görüyorlar. Bir bakanın söylediğini diğer bakanının yalanladığını görüyorlar. Fiyatlara egemen olmadıklarını biliyorlar. Devletin soyulacak bir mekanizma olarak algıladıklarını da biliyorlar. Yönetemediklerini biliyorlar. Toplumu bölmeyen, barışçıl bir dil kullanan bir iktidara ihtiyaç var. O iktidarın adı Millet İttifakı ve CHP’dir.
Şöyle görüyor vatandaş, devlet kadrolarının kimlerin hangi torpillerle yerleştiklerini görüyorlar. Yaşıyorlar, kendi hayatlarında yaşıyorlar. Haksızlıkları görüyorlar, hak etmediği halde belli yandaşların belli görevlere getirildiklerini görüyorlar. Havuz medyası tam aksini söylese de vatandaşımız bunların tamamını biliyor. Yaşıyor da. 21. yüzyılın Türkiye’sinden bahsediyoruz. Bir kişinin hegemonyasında yürütülen Türkiye’de 3 milyon 449 binden fazla ailenin elektriği kesildi. Yaşıyor bunu vatandaşlar. Elektriğe gelen zamları geliyor. Bir insan gönüllü olarak ben faturayı ödemiyorum diyemez, parası varsa borcunu öder. Elektrik faturasını dahi ödeyemeyecek noktaya getiriyorlarsa, vatandaş bunu yaşayarak görüyor. Bu hanelerin, iş yerlerinin temsilcisi, sözcüsü olarak elektrik faturamı ödemedim ve ödemiyorum.
İŞSİZLİK RAKAMLARI: HALKI ALDATMAK İSTİYORLAR
İşsizlik… Talimat veriyorlar ‘işsizlik azaldı’ diye. Siz onu benim külahıma anlatın, ne azalması. Onlara göre Türkiye’de iş var ama işsizler iş beğenmiyorlar. Halka böyle söylüyorlar. Aldatmak istiyorlar halkı, kandırmak istiyorlar ama gerçekler öyle değil. Şanlıurfa’da 60 temizlik işçisi ilanı için 53 bin 224 kişi başvuruyor. Hani beğenmiyorlardı? Bunların yönetme güçleri yok. Yönetme bilgileri de yok. Hazır para ile idare ettiler. Malları, sigorta şirketlerini, bankaları sattılar. Deniz bitti şimdi ne yapacaklarını bilmiyorlar. Şimdi de Türkiye’nin itibarını satıyorlar para pul için.
‘KAPILAR AÇILSIN DİYE DEĞİL EVLATLARIMIZIN HAKKINI KORUMAK İÇİN ORDAYIM’
TÜİK’e gittim ve açıklama yaptım. Böylece o kurumda namuslu bürokratlar seslerini çıkardılar, üst düzey yöneticiler kalmadı bazıları da istifa ettiler. MEB, sınav yapıyor, yazılı sınav KPSS’den torpil yok. Dereceye giriyorlar, sözlü sınavda hakları yeniyor. Nasıl milyonlarca işçinin, memurun, emeklinin hakkı için TÜİK’e gittiysem, haksızlığa uğrayan genç arkadaşlarımın haklarını aramak için de MEB’e gittim.
Bir kurumun başınaki kişi ‘kuyrukları bitirmek için ete zam yaptık’ diyorsa, bunu sıradan bir basın toplantısı yaparak kamuoyu ile anlatırsanız bu doğru olmaz. Oraya gitmelisiniz. Orada açıklamalısınız. Haksızlığın ne olduğunu söylemelisiniz. Yanlışları dillendirmelisiniz. Bazı enteller var ‘Kılıçdaroğlu gitti kapılar kapandı’ diyorlar. Ben kapılar açılsın diye değil, evlatlarımızın hukukunu ve hakkını korumak için oradayım, kapıyı açarlar veya açmazlar. Herkesin hakkını hukukunu korumak zorundasınız. ‘Bakandan randevu alsaydı’. Benim muhatabım bakan değil, Et ve Süt Kurumu! Gelir komisyonda bütün vekillere hesap verir. Ben hesap verecek organdan hesap sormak istiyorum. Devletteki çürümeyi görsün milletim, bürokrasideki korkuyu görsün. Yasa dışı talimat alan bir bürokrasi var. Bürokrasi namuslu ise bütün kapılarını açarlar. Siz bunu yapmazsanız AK Parti’nin devlette yarattığı çürümeyi anlatamazsınız. Sıradan bir basın toplantısıyla olmaz. Özellikle gecekondu bölgelerinde, fakir mahallelerinde Et ve Süt Kurumu’na gitmem, çocukların haklarını savunmam ciddi bir olumlu tepki doğurdu.
TÜİK HANGİ GEREKÇE İLE KIRMIZI ET İSTATİSTİKLERİNİ YAYINLAMIYOR?
TÜİK her yıl şubatta kırmızı et üretim istatistikleri yayınlardı. En son 2020’de yayınladılar. Hangi gerekçe ile yayınlamıyorlar? Gerçekleri milletin bilmesini istemiyorlar. Bilgileri saklıyorlar. Bizim görevimiz buna dikkat çekmek. Et ve Süt Kurumu 2019’da görev zararı 32 milyon lira, 2020’de 422 milyon liraya çıkıyor. (ESK’deki 70 bin ton et depolama dosyasını hatırlattı) Tolga Şardan diye bir gazeteci arkadaşımız var. Kalemini satmayan, onurlu bir gazeteci. Et ve Süt Kurumu, soğuk hava depolarında belli miktarda et tutmak zorunda, tutuyor da. 70 bin ton… Fiyat ne kadar? Fiyatı 15 kuruş. Kilo başına 15 kuruştan özel sektöre ait olan depolarda parasını ödüyor, eti tutuyor. Birden bire yöneticiler karar alıyor, 15 kuruş olmasın, 45 kuruş olsun! Soğuk hava deposu sahipleri Allah Allah, ne oldu da 45 kr. oldu diyor. Zaten kâr ediyorlardı… Soygun düzeninin nerelere ulaştığını nasıl anlatacaksınız?
45 kuruş pahalı diyorlar, ben bunu 20 kuruşa yaparım diyorlar. “Hayır 45 kr vereceğiz.” diyorlar. Bu kararı kim aldı, parayı kimlere verdiniz siz? Bunu soracaktım! Bir kurum, yöneticileri tarafından bakanın da bilgisi dahilinde 200 trilyonluk bir soygunla karşı karşıya kalıyor. Sonra ne yaptılar? Bingöl’deki depoya 18 kuruştan, Denizli’dekine 15 kuruştan, Bursa, İstanbul, Ankara’daki depolara 11-12 kuruştan, Sivas’taki depoya da 10 kuruştan eti stokladılar. Demek ki bu kardeşiniz, CHP, vatanı millet için çalışan CHP, işte bu tür sonuçlara yol açıyor. Onların haklarını savunuyor.
Rize’ye gittim, herkes şikayetçi. Arkadaşlarım çay kanunu hazırladılar. Genel Kurul’da görüşülecek. AK Parti ve MHP ret oyu verdi. Rizeli kardeşlerime söylüyorum, kesintisiz oy veriyorsunuz, sizin alın terinizi peşkeş çekiyorlar. Tonlarca kaçak çay geliyor. Rize’de söz verdim, onların da oyu ile iktidar olduğumuzda o kaçak çayları Rize meydanında yakacağım. Diyorlar ki yöneteceğiz ama CHP yüzünden yönetemiyoruz. Ne yaptı CHP? Sen doğru düzgün kanun getirdin de biz karşı mı çıktık? Baktılar ki millet bunu yemiyor. Dış güçler baskı yapıyor, o yüzden yönetemiyoruz diyorlar. Dış güçler mi söyledi 128 milyar doları arka kapıdan sat diye. Attığınız her adımı biz takip ediyoruz. Ne derlerse desinler, yönetemedikleri çıkıyor ortaya.
CEMAL KAŞIKÇI DOSYASI
Beni üzen devletin itibarını satmaları… İstanbul’da Suudi konsolosluğunda bir cinayet işlendi. Ses kaydı var, servis edildi, cinayetin burada olduğu belli. Her şey meydanda. Erdoğan, ‘Bunlar insanları enayi zannediyorlar, Suudi yöneticilerine sesleniyorum. Bu millet enayi değil, suçun işlendiği yer İstanbul, bunu İstanbul mahkemelerinin yargılaması gerekir.’ Doğru mu doğru. Destek verdi. Ne oldu? Bu davayı aldı Suudi Arabistan’a havale etti. Ben AK Parti’ye, MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Türkiye’de işlenen cinayeti, Türk milleti adına karar vermesi gereken mahkemenin itibarını, egemenlik hakkını Suudi Arabistan’a devrediyorsun. Enayi diyordu onlara, enayinin de sözünde durmayanın da kim olduğu ortaya çıktı. Devletin egemenlik hakkını Suudi Arabistan’a kimlerin devrettiği ortaya çıktı. Biz bu milleti kurarken, mücadele ederken para için mi yaptık? Egemenlik hakkını vereceksin, sen yargılaya diyeceksin. Ben yargılamıyor muyum? Para var işin ucunda. Bahçeli de buna evet diyecek. Nasıl milletçiyse ben anlayabilmiş değilim. Bir devletin egemenlik hakkı başka ülkeye devredilir mi ya?
‘BÜROKRASİDE KİM İSRAF YAPARSA KAPININ ÖNÜNE KOYACAĞIZ’
Allah’ın izni milletin takdiriyle iktidarımız olduğunda, ilk yapacağımız şey devlette israfa son diyeceğiz. Arabalar, yatlar katlar uçaklar yok. Bunlar yok. İsraf yok. İsraf haramdır bize göre, onlara göre helaldir. Ne kadar israf yaparsanız itibar o kadar artar sanıyorlar. Adrese teslim ihaleler, kira saltanatları, 5 6 yerden maaş alanlar… Bir genelge ile bunları bitireceğiz. Bürokraside kim israf yaparsa kapının önüne koyacağız. Allah’ın izni milletin takdiriyle iktidarımız olduğunda, ilk yapacağımız şey devlette israfa son diyeceğiz. Arabalar, yatlar katlar uçaklar yok. Bunlar yok. İsraf yok. İsraf haramdır bize göre, onlara göre helaldir. Ne kadar israf yaparsanız itibar o kadar artar sanıyorlar. Adrese teslim ihaleler, kira saltanatları, 5 6 yerden maaş alanlar… Bir genelge ile bunları bitireceğiz. Bürokraside kim israf yaparsa kapının önüne koyacağız. Bir devlet sağlıklı bir yönetim için planlama yapar. Yol mu, köprü mü, hastane mi yapacağız, nedir önceliklerimiz bizim? Stratejik planlama teşkilatını kuracağız. Devletin en iyi yetişmiş insanları içine koyacağız. Bakın kardeşim, bu devletin geliri, gideri, taahhütleri nedir, ortaya çıkaracağız.
Çiftçinin ve esnafın, bankalardaki kredilerini sileceğiz. Nefes alacaklar. Çiftçilere elektriği bedava yapacağız. Allah’ın güneşi bedava kardeşim. Enerjiye dönüştüreceksin vereceksin. Kimse endişe etmesin. Döviz garantili işlemler… Biz milliyetçiyiz diyorlar ya. Sizin milliyetçiliğiniz, Türk Lirası’nı ayaklar altına al, ortada kalk gez, ben milliyetçiyim… Döviz garantili işlemlerin hepsini TL’ye çevireceğiz. Herkes görecek kim milletçi kim ülkücü kim vatansever.
‘DEVLETTE SOYGUN DÜZENİNİN DİŞLİLERİ LİYAKATSİZ BÜROKRATLARDIR’
Mahkemeden karar çıkarmışlar ‘Kılıçdaroğlu 5’li çete demesin’ diye. Sarayın savcıları, hakimleri ile yapıyorlar bunu. El ele vermişler, Kılıçdaroğlu’nu nasıl sustururuz… Sizin feriştahınız gelse beni susturamaz. Devlette soygun düzeninin dişlileri liyakatsiz bürokratlardır. Bunların tamamını bürokrasiden ayıklayacağız. İşi ehline teslim edeceğiz. Vatandaştan kim para isterse, kim yolsuzluk yaparsa onunla yollarımızı ayıracağız. Saraya sadık olanlar değil, vatanına milletine sadık olanlarla çalışacağız.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***