Silivri 5 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 60 gardiyanın işkencesi sonucu yaşamını yitiren Ferhan Yılmaz’ın hastanede çekilen görüntülerindeki işkence izleri kamuoyunun gündeminde.
Yılmaz’ın işkence görüntülerine ve ailesinin beyanlarına rağmen cezaevi yönetimi, “kalp krizi geçirdi”ğini ileri sürdü. Hastane ölüm tutanağında da “bulaşıcı hastalık” olarak kayda geçildi.
İşkenceye dair bir açıklama yapmayan savcılık ise, yapılan haberleri hedef aldı. Resmi makamların aksine Yılmaz’ın ailesi, ilk günden beri çocuklarının işkenceyle öldürüldüğünü belirtiyor. Yılmaz’ın annesi Sabriye Yılmaz (60), yaşananları ve göç hikayelerini anlattı.
‘KÖYÜMÜZ YAKILDI’
Konuşmasında birçok kez sorumluların cezalandırılmasını isteyen anne Yılmaz, olayın peşini de bırakmayacağını söyledi. Batman’ın Sason ilçesine bağlı Tanze köyünde yaşayan Yılmaz ailesi, 1994’te köyleri yakıldıktan sonra İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı. O dönemde yaşananları anlatan Yılmaz, “Köyde yaşamımızı güzel bir şekilde sürüyorduk ama köyümüz yakıldı. Başka imkanımız kalmayınca İstanbul’a göç ettik. Yıllarca bodrum katlarında yaşadık. Çocuklarımız zor günler geçirdi, yokluk çektik, İstanbul’da hiç rahatlık görmedik. Açlık, sefalet her şeyi gördük. Dışardaydık, yoksulduk, başka bir memleketteydik. Memleketimde yaşamak isterdim ama olmadı. Hiçbir şeyimiz kalmadı, her şeyi yaktılar. Ahım ve kederim memleketimdi” dedi.
‘İŞKENCEYE UĞRUYORUM’
Oğlunun üzerindeki baskılarının cezaevinde kaldığı 4 yıl boyunca hiç bitmediğini anlatan Yılmaz, oğlum “İşkenceye uğruyorum, aç susuz bırakılıyorum” dediğini aktardı. Yılmaz, “İhtiyaçlarını cezaevine göndermemize de izin vermiyorlardı. Rahat vermediler çocuğuma. Resmen işkencedeydiler. Kapalı görüşe gittiğimde durumunun iyi olmadığını, koğuşunu değiştirmek istediğini söylemişti ama değiştirmediler” dedi.
‘OĞLUMU ÖLDÜRDÜLER’
Oğlunu son kez görememesinin üzüntüsünü yaşayan anne Yılmaz, “Ferhan, beni aradı açık görüşünün olduğunu ve onun yanına gitmemi istedi. Ama şeker hastası olduğum için gidemeyeceğimi söyledim. Sonra görüntülü konuşmak istedi ama benim internetim olmadığı için görüşemedik. Çocuğumun cezaevinden çıkmasına iki gün kalmıştı ama çocuğumu öldürdüler” diye belirtti.
CENAZEYİ GÖSTERMEDİLER
Oğlunun ölüm haberini aldıktan sonra hastaneye gittiğini fakat hastanede cenazenin kendisine gösterilmediğini vurgulayan Yılmaz, yetkililerin tutumuna dair tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Çocuğumu benden sakladılar. İlk başlarda bana ‘kalp krizi’ geçirdiğini söylediler. Meselenin ne olduğunu anlamak için büyük oğlumu çağırdım. Telefon açtık ama bize onları aramamamızı söylediler. ‘Cezaevine gidin’ dediler ama oraya da gittiğimizde de bize hiçbir şey söylemediler ve cenazemizi göstermediler. Oğlumun cenazesini görmedim. Cezaevi önünde çok sayıda asker ve polis vardı. Hastanede bir kişi daha vardı, ona da ‘kalp krizi geçirmiş’ demişler. Nasıl 2 kişi de kalp krizi geçiriyor. Saatlerce bekledik belki görürüz diye ama göstermediler.”
‘İNTİHAR ETMEDİ, ÖLDÜRDÜLER’
Oğlunun ölümüne ilişkin cezaevinin “kalp krizi geçirdi” iddialarının kabul etmeyen Yılmaz, şöyle devam etti: “Çocuğum intihar etmedi, bütün bedeninde yaralar var. O’nu öldürdüler. Kalp krizi falan söz konusu değil. Burnunu, ağzını her yerini kırmışlar. Çocuğumun canı kalmamış, her yeri patlamış. Çocuğum 4 yıldır cezaevinde işkence gördü. Cezaevi öldürdü başka kimse değil. Çarşamba günü konuştum, Cumartesi cenazesi geldi. Devlet niye aramadı, başsağlığı dilemedi? Biz de bu devlette yaşıyoruz. Neden böyle bir şey demediler? O cezaevinde tutuklu bulunan ailelerin hepsi kaygılı.”
‘ÇOCUĞUMUN HAKKINI ARAYACAĞIM’
“Ben sadece çocuğumun hakkını istiyorum” diyen Yılmaz, şunları söyledi: “Çocuğumuzu gözlerimizin önünde yok ettiler. Allah hakkımızı bırakmasın. Çocuğumu kim öldürdüyse ortaya çıkarsınlar. Kim çocuğumu bu hale koyduysa o da bu halde gitsin. Çocuğum öldü ama başkalarının çocuğu böyle gitmesin. Gözlerim kapanıncaya dek bu davanın peşini bırakmayacağım. Çocuğumun davasını sürdüreceğim, hakkını arayacağım.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***