Ekonomist Esfender Korkmaz, Yeniçağ’da kaleme aldığı yazısında Türlkiye’de dış borçlarda temmerrüt riski yaratan sorunları kaleme aldı. Korkmaz yazısında sorunları 4 başlık altında inceledi.
“Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), gelişmekte olan 72 ülkenin, dış borç ödeme riski altında olduğunu açıkladı. Bu ülkeler içinde, Venezuela ve Arjantin zaten temerrüde düştüler. UNDP sıralamasında temerrüt riski yüksek olan ülkeler var. Türkiye yüksek spekülatif ekonomiye sahip ülkeler içinde yer alıyor” diyen Korkmaz, Türkiye’nin dış borçlarında temerrüt riski yüksek olduğunu ve bugünkü siyasi, sosyal ve ekonomik şartlar devam ederse, temerrüde düşmesi seçim sonuna ertelenebileceğini belirtti.
İktidarın nasıl yol izlehyeceğinin belirsiz olduğunu da belirten Korkmaz yazısında, “Türkiye’de iktisat politikaları, rasyonel ve etkin bir politikalar olarak değil, belli kişi ve kişilere ve belli gruplara gelir sağlamak ve kaynak aktarmak üstüne kuruludur” ifadelerini kullandı.
“Seçim yakın diye siyasi iktidar popülizmi tırmandırıp, yeni bir kur şoku veya yeni bir 128 milyar dolar olayı yaratırsa, dış borçlarda temerrüt riski artar” diyen Esfender Kormaz’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Türkiye’de dış borçlarda temerrüt riskini artıran sorunlar vardır.
1- Döviz ihtiyacı yüksektir.
Üretimde kullanılan ithal girdi oranı yüksektir. Girdi ithal edemezsek üretim düşer. İthalat için önce finansman gerekiyor. Yani dövize ihtiyaç var.
2022 yılında, cari açık 48-50 milyar dolar, dış ticaret açığı 55-60 milyar dolar olacak. Cari açığın bir kısmını dış borç faizi için veriyoruz. Türkiye dünyada dış borçlanmada en yüksek faizi ödüyor. Söz gelimi Hazine ve Maliye Bakanlığı 5 yıl vadeli ve 2 milyar dolarlık tahvili yüzde 8,625 faizle ihraç etti.
2- Yabancı sermaye gelmiyor.
Gayrimenkul alımı dışında, doğrudan yabancı yatırım sermayesi gelmiyor. Tersine yerli sermaye de dışarıya yatırım için çıkıyor. Borsada yabancı payı yüzde 65’ten yüzde 35’e geriledi.
Bundan sonra da yabancı yatırım sermayesi gelmez… Hem Hükümete güven yok, hem de kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’ye verdiği not da ”yatırım yapılamaz spekülatif” seviyesindedir.
3- Yüksek maliyeti nedeni ile dış borçları çevirmekte zorlanıyoruz.
Türkiye’nin dış borç stoku 455 milyar dolardır. Millî gelire oranı yüzde 60 dolayındadır. Bu oran yüksek değil ve fakat dış borçları çevirmekte zorlanıyoruz. Zira Türkiye riskli ülke olarak görülüyor.
Sovereing, uluslararası piyasalarda işlem gören tahvillerin her gün CDS oranlarını yayınlıyor. Bu tabloda Türkiye’nin yurt dışı tahvillerinde iflas risk primini gösteren CDS oranı 592 baz puandır. Diğer ülkelere göre açık ara yüksektir. Bizden sonra ikinci sırada Brezilya geliyor. Brezilya’nın CDS oranı 217 baz puandır.
Türkiye, faiz artı 5,9 puan sigorta risk primi vermek zorundadır. Yani dünyanın en yüksek faizini biz ödüyoruz. Dış borçları çevirmekte zorlanıyoruz.
4- MB döviz rezervleri eksidedir.
128 milyar dolar macerasından sonra, MB döviz rezervleri eksiye geçti. Halen eksi 45- 50 milyar dolar kadardır. Eksi rezerv hem güven kaybına neden olur hem de dış borç riskini artırır.
Bir arkadaşım bana; ‘beş yıl önce kriz gelecek dedin, geldi.’ dedi. Ama ben eğer önlem alınmazsa kriz olur dedim. Önlemleri de yazdım. Şimdi eğer önlem alınmazsa veya iktidar popülizm amaçlı yeni bir yanlış yaparsa dış borçlarda temerrüde düşeriz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***