İnsanoğlu müneccim değildir. Her olayın önceden mutlaka kestirilebileceği diye bir şey olamaz. Evet, meteoroloji bilimi, rüzgârların yönü, bulutların hareketi alçak ve yüksek basınç vs. ile hava tahminleri yapabilir. Ama bu kadar bilimsel tespitlere sahip olmasına rağmen zaman zaman meteorolojinin bile tahminlerinde yanıldığı görülmektedir.
Siyasi ve sosyal olayları ise tahmin etmek çok daha zordur. Bir söz vardır; fen bilimlerinde 2 kere 2 dört ederken, bu sosyal, hele de siyasal bilimlerde yere, zamana ve kişilere göre 5 de edebilir 3 de. Günümüzde istatistiklerin ve hukuki kararların kişi/lerin isteğine veya arzularına göre eğilip büküldüğünü görmekteyiz. Yine de bazı siyasal ve sosyal gözlemciler, nişaneleri iyice tebarüz etmiş olayların gelişinden yola çıkarak, gidişini ve sonucunu az çok tahmin etseler de onlar da çoğu zaman yanılgıya düşmekten kurtulamamaktadırlar.
Son yıllarda bazı ülkelerde yaşanan önemli olaylardan sonra mağdur olan kesimin mağduriyeti yetmiyormuş gibi bir de “Bu olay veya olaylar bazı kişi veya kişiler tarafından önceden niye tahmin edilemedi? Her şeyden haber alan/lar, her şeyi bilenler bu yaklaşan olayları niçin bilemediler? Niçin hadiselerin gidişini doğru okuyamadılar? O/nların yüzünden bu kadar insan mağdur oldu.” gibi bir ithamla karşı karşıya kalmışlardır.
Bir defa şunu unutmayalım; her şeyi bilen Allah’tır ve bildirecek olan da Allah’tır. Allah bildirmezse peygamberler bile geleceği bilemezler. Allah izin vermezse ve bahşetmezse Peygamberler bile mucize gösteremezler. Allah’ın hikmetini bilemeyiz. O ne zaman murat eylerse bildirir kullarına. Nitekim Araf Suresi 188. Ayette Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır: “(Peygamberine hitaben) De ki ‘Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar veya fayda sağlama gücüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım, daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı….”
Hz. Âdem Cennetten kovulacağını biliyor muydu, oğulları Habil ile Kabil’in kavga edip, Kabil’in Habil’i öldüreceğini niçin tahmin edememişti? Allah Hz. Nuh’a tufanı haber vermeseydi nerden bilecek ve tedbir için gemi yapacaktı? Buna rağmen halkından ne kadar da sıkıntı çekti! Hz. Eyyüp tedbirsizliği yüzünden mi hastalandı ve yaralarını kurtlar kapladı? Hz. Yunus gemiden atılıp bir balık tarafından yutulacağını nasıl öngöremedi? Hz. İbrahim ateşe atılacağını önceden niçin kestirememişti? Hz. Musa kavga edenleri ayırırken kazara birisini öldüreceğini ve ondan sonra başına gelecekleri niye bilemedi? Hz. Yakup oğlu Hz. Yusuf’un kuyuya atılacağını niçin göremedi? Bu hadise Yusuf’a niçin bildirilmedi de esir olarak satılma, sonrasında yedi yıl hapis cezası çekeceğini niçin okuyamadı? Hz. Zekeriya ve Yahya Yahudiler tarafından testere ile kesileceğini, Hz. İsa başına geleceklerini ferasetiyle nasıl bilemedi?
Hz. Muhammet (SAV) başına işkembe geçirileceğini, Taif’te taşlanacağını, Uhud Savaşı’nda yüzünün yarılacağını, dişinin kırılacağını niye bilemedi? Torunları Hz. Hasan zehirli eti niye fark edemedi, Hz. Hüseyin 72 arkadaşıyla Kerbela’da öldürüleceğini niye aklına getirmedi? Hz. Ömer, Osman ve Ali katledileceklerini niye haber alamadılar? Hz. Bediüzzaman Said Nursi hapislere atılacağını ve zehirleneceğini tahmin edemedi mi?…
Siyasilerden örnek verecek olursak, 31 Mart Vak’asını II. Abdülhamit Han niye haber alamadı? Oysa kuvvetli bir istihbarat ağı yanında çok iyi çalışan bir jurnal mekanizması vardı. Devletin tüm istihbarat gücünü elinde bulundurmasına rağmen eski başbakanlardan Adnan Menderes 27 Mayıs 1960 darbesini, Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit 12 Eylül 1980 darbesini niçin kestiremediler. Burada şu söylenebilir beki; bu darbeler adı geçen kişilere veya partilere karşı yapıldığı için bunlardan gizlendiği için bilemediler.
Peki, öyleyse şunu da sormak gerekmez mi? 15 Temmuz darbe girişimi, neticeleri itibari ile niçin ve kimlere karşı yapıldı? Hiç kimse kalkıp da ülke yönetiminde bulunanlara karşı yapıldı demesin. Zira öyle olmuş olsaydı ve gerçekten bir asker kalkışma olsaydı, bundan önce yapılan darbelerde olduğu gibi (en yakın 12 Eylül 1980 darbesini hatırlayalım) başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Başbakan, bakanlar, Valiler ve Kaymakamlar derhal tutuklanırdı. Ama öyle olmadı. Hiçbirinin kılına zarar gelmedi. Zaten böyle bir şeyi arzu eden de yoktu. Çünkü işlerin baştan beri böyle planlanmadığı ortadaydı. Cumhurbaşkanı ve bazı kuvvet komutanlarının emir subayları niçin ‘cemaatçi’ suçlamasıyla tutuklandılar? Bu kişilerin darbeden haberi nasıl olmadı? Cumhurbaşkanı’nın İstanbul’daki havaalanına salimen getiren helikopter pilotları ve F-16 pilotları niçin sonradan ‘cemaatçi’ diye tutuklandılar? Eğer darbeyi gerçekten bunlar planladılarsa niçin Cumhurbaşkanı’nı derdest etmediler? Yoksa onlardan kasıtlı bir şekilde saklandı mı? Veya suç bu kişilerin üzerine yıkılması amaçlandığı için mi bu kişilerden gizlendi? Eğer öyleyse Cemaat nasıl olur da darbe girişimiyle suçlanabilir? Darbe girişiminin kurbanı olan kişi/lere “Siz bundan niçin haberdar olmadınız?” denebilir mi? Misaller çoğaltılabilir.
Başta Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) olmak üzere yukarıda isimleri sayılan zatlar başına gelenlerden dolayı suçlanabilirler miydi? Veya şöyle soralım: “Hangi suçu işlemişlerdi de başlarına bu belalar geldi?” Böyle bir soru sorulabilir mi? Sorulsa bile bu soruların bir tek cevabı vardır. Yukarıda dediğimiz gibi “Kul, Allah bildirirse bilir, bildirmezse bilmez”. Vesselam
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***