Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 889’uncusunu salgın nedeniyle online gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde 10 Nisan 1981 tarihinde İstanbul’daki evinden gözaltına alınarak kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sordu.
İlk olarak konuşan kardeşi Muzaffer Yedigöl, ağabeyine gözaltına alındıktan sonra bir daha ulaşamadıklarını söyledi. Yedigöl, “Yeter diyorum, Nurettin Yedigöl’ün kemiklerini, mezarını verin” dedi. Babası ve annesinin gözlerinin açık gittiğini belirten Yedigöl, “Ağabeyimin kemiklerini bulamadan hayatını kaybettiler. Bizler 50 yaşına geldik. Artık sınırı aştık, gidiyoruz hala ağabeyimin kemiklerini bulamadık. Ağabeyimin mezarını, kemiklerini istiyoruz. Bundan da asla vazgeçmeyeceğiz. Biz kemiklerimizi bulana, mezarımızın varlığına kavuşana kadar aramaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
‘NURETTİN YEDİGÖL DAVASI ZAMAN AŞIMI KILIFININ İÇİNE SOKULARAK KAPATILDI’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı ve aile avukatı Eren Keskin ise, Yedigöl’ün 10 Nisan 1981 yılından bu yana kayıp olduğunu dile getirdi. Yedigöl’ün çok yoğun işkenceler gördüğüne dair çok fazla tanığın olduğuna işaret eden Keskin, “Buna rağmen Nurettin Yedigöl’den 10 Nisan 1981’den bu yana haber alınmadı” dedi. “ İç hukuktan hiçbir şey elde edemedik” diyen Keskin, “Maalesef ki bugüne kadar hiçbir sonuç alınamadı. Nurettin Yedigöl davası da diğer gözaltında kaybedilen insanlarımız gibi zaman aşımı kılıfının içine sokularak kapatıldı. Hukuk her zaman olduğu gibi büyük bir hak ihlalinin sadece kılıfı oldu” diye belirtti.
GÖZALTINDA İŞKENCE EDİLEREK ÖLDÜRÜLDÜĞÜNE DAİR TANIK İFADESİ VAR
Bu haftaki basın metnini Nurettin Yedigöl’ün tanığı ve aynı zamanda Cumartesi İnsanlarından Ümit Efe okudu. Efe, 889’uncu haftada evlatlarına ulaşmak her yolu deneyen fakat sonuç alamayan İsmail ve Zeycan Yedigöl’ün bıraktığı yerden Nurettin Yedigöl için adalet istediklerini belirtti. Sosyalist kimliği ile tanınan 26 yaşındaki Nurettin Yedigöl için 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında yakalama kararı çıkartıldığını anımsatan Efe, Yedigöl’ün 10 Nisan 1981 tarihinde İdealtepe’de bir ev baskınında gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Gayrettepe’deki ünlü işkence merkezi olan 1’inci Şube’ye götürüldüğünü hatırlattı. Yedigöl’ün burada ağır işkenceye maruz kaldığını söyleyen Efe, “Çok sayıda kişi Nurettin ile aynı yerde tutulduklarını ve onun gözaltında işkence edilerek öldürüldüğüne tanık olduklarına dair savcılığa ifade verdi” dedi.
KOVUŞTURMAYA YER YOK
Ailenin resmi makamlara başvurarak oğullarının akıbetinin açıklanmasını talep ettiğini söyleyen Efe, “Başvurdukları her yerde Nurettin’in gözaltına alındığı reddedildi. Nurettin Yedigöl’ün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili farklı tarihlerde yapılan suç duyuruları sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı soruşturma yürütüldü. Ancak etkin olmaktan uzak soruşturmaların hepsinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Karara yapılan itirazlar da reddedildi” diye belirtti.
‘İÇ HUKUK YOLLARINI TAMAMEN KAPATTI’
Anne Yedigöl’ün Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğunu belirten Efe, “AYM, 10 Aralık 2015 tarihli kararında; Devletin etkili soruşturma yükümlülüğünü, himayesi altındayken kaybolan kişinin nerede olduğunu ve akıbetini açıklamadığı sürece potansiyel olarak devam eder tespitinde bulundu. Ayrıca bu tür suçlamalarda yargılamanın zamanaşımına uğratılarak sonuçsuz bırakılmaması gerektiğine vurgu yaptı. Ancak AYM kendi tespitlerine, evrensel hukuka ve teamüllere sırtını dönerek ‘Başvurunun zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna’ karar verdi. Böylece, iç hukuk yollarını tamamen kapattı” ifadelerini kullandı.
‘VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Efe, “41 yıllık süreçte Yedigöl ailesinin tüm başvurularının sonuçsuz bırakıldı. Faillerin ve tanıkların isimleri belli olmasına rağmen etkili soruşturma açılmadı. Nurettin’in akıbeti karanlıkta bırakıldı, onu kaybedenler cezasızlıkla korundu. Kaç yıl geçerse geçsin Nurettin Yedigöl ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 190 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu. (MA)
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***