Remzi BUDANCİR
+GERÇEK- Kürt aşiretler, aşiret siyaset ilişkisi her dönem tartışma konusu olmuştur. Irak, İran, Suriye ve Türkiye’de coğrafyasında önemli ölçüde varlığını koruyan aşiretler Osmanlı’dan günümüze hem önemli aktör hem de bölgesel güçlerin hedefinde olmakla anıla geldi. Bölgenin aşiret yapısı, örgütlenme biçimi, aile ilişkileri hala siyasetin odağında. Siyasi partilerin güç olmak için aşiret yapıları üzerinden destek arayışı günümüzde bile hala geçerliliğini koruyor. Osmanlı’dan günümüze Kürt Aşiretleri, aşiretlerin toplumsal yapısı, devletle olan ilişkileri ile ilgili kapsamlı bir çalışma yapıldı.
‘KÜRT AŞİRETLERİ’ KİTABI 8 NİSAN’DA RAFLARDA YERİNİ ALACAK
Daha önce ‘Kürt Tarihi ve Siyasetinden Portreler’ kitabına imza atan tarihçi Yalçın Çakmak ve Tuncay Şur’un derlediği “Kürt Aşiretleri” kitabı 8 Nisan’da İletişim Yayınlarından çıkıyor. Kıvanç Koçak’ın editörlüğünü yaptığı kitabın dizi kapak tasarımı Ümit Kıvanç üstlendi.
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE KÜRT AŞİRETLERİ
Kitapta aralarında tarihçilerinde bulunduğu araştırmacıların çalışmaları yer aldı. Şeyh/Şıh Hasan Oramarî, Beritanlar, Bucaklar, Birûkanlar, Heyderan, Koçgiri, Celali, Hesenan, Cibran, Pencînaran, Xweytî, Banoki, Alxas (Alhas), Metinan, Caf, Batman ve Raman, Şeyh Bızın, Hizol, Lolan ve Zilan Kürt Aşiretleri üzerine incelemeler yer alıyor. Kitapta Aşiretler, Aşiret ve Siyaset, Aşiretlerin bir biri ile ilişkileri, Osmanlı döneminde aşiretlerin pozisyonu, İran ve Osmanlı başta olmak üzere bölgede bulunan ülkeler ile ilişkileri irdeleniyor
BRUİNESSEN: YÜZ YIL SONRA YAPILAN EN ETKİLİ ÇALIŞMA
Aralarında önemli tarihçi ve akademisyenlerden oluşan 27 araştırmacının yazısının yer aldığı “Kürt Aşiretleri” kitabının önsözünü Kürdoloji uzmanı Martin van Bruinessen kaleme aldı. Kitaba ilişkin “Ziya Gökalp’in Kürt aşiretleri çalışmasından yaklaşık yüz yıl sonra yapılan en ayrıntılı” çalışma tespitinde bulunan Bruinessen, şu ifadeleri kullandı: “Ziya Gökalp’in ilginç ancak nispeten pek bilinmeyen Kürt aşiretleri çalışmasından yaklaşık yüz yıl sonra Yalçın Çakmak ve Tuncay Şur, Kuzey ve Güney Kürdistan’ın bazı önde gelen aşiretleri üzerine yapılan ayrıntılı çalışmaların olduğu bu etkileyici çalışmayı derlediler. Bu kitapta derlenen makalelerin açıkça gösterdiği üzere Kürt aşiretleri tek tip olmadığı gibi bu aşiretlerin iç organizasyonları ve boyutlarla doğal çevre, kent ve devletle kurdukları ilişkilerin tabiatında da büyük bir çeşitlilik mevcuttur.
‘KİTAPTAKİ MAKALELER AŞİRETLERİN TARİHİNE ODAKLANIYOR’
Buradaki her bir makale belli açılardan özgün aşiretlere odaklansa da çalışmaya konu olan aşiretlerin hepsi Kürt aşiretleridir. Tüm bu aşiretler hâlâ mevcudiyetlerini sürdürmekte ve üyelerinin yaşamlarını ve politik seçimlerini şekillendirmedeki önemlerini korumaktadırlar. Ancak aşiretçilik olgusunun artık geçmişte kaldığı ve hâlâ varsa bunun Kürt toplumunun gün geçtikçe marjinalleşen kesimlerine dair olduğu yönünde yaygın bir algı da vardır. Bu kitaptaki makalelerin çoğu ilgili aşiretlerin tarihine odaklanıyor ve modernleşme süreciyle Osmanlı sonrası devletlerin konsolidasyonunun-formal eğitim, kentleşme ve parti siyasetine katılımla alakalı olarak– onları son yüzyıl içerisinde nasıl dönüştürdüğü sorusuyla ilgilenmiyor.”
OTONOM VE YARI OTONOM, KÜRT AŞİRETLERİ
“Kürt Aşiretleri” kitabı sunuş yazısında Yalçın Çakmak ve Tuncay Şur, kitap çalışmasının yaklaşık iki yıllık müşterek bir çabanın sonucu olarak ortaya çıktığı belirtildi. Çakmak ve Şur, “Kürt Aşiretleri” kitabı ile ilgili sunuş yazısının özeti şöyle: “16. yüzyıldan itibaren Osmanlı ile müttefiklikten düşmanlığa uzanan ilişkileri sonucu Kürt aşiretleri, sürekli bir ıslah çabasının nesnesi, şakîliğin membası olarak hem kayıtlara geçmiş hem de buna koşut bir muameleyle karşı karşıya kalmıştır. Fakat paradoksal biçimde 18. yüzyılın ilk yarısına kadar geniş bir coğrafya üzerinde otonom ve yarı otonom bir şekilde hükümranlık sürüp imparatorluğun takdir, taltif ve terfilerine mazhar olan da yine bu Kürt aşiretleri olmuştur. Zikredilen yüzyılın ilk yarısından sonra yoğunlaşan merkezileşme politikaları bağlamında Kürt aşiretlerinin devletle olan ilişkisi, belirli vechelerle değişse de ana eksen sabit kalmıştır. II. Abdülhamit’ten İttihat ve Terakki’ye ve nihayet Cumhuriyet periyoduna devreden ilişkinin ana aksını, karşılıklı çıkarlara dayalı, itaatle isyan arasında salınan bir politik evren belirlemiştir. İttihatçıların mutlak iktidarıyla birlikle Kürt aşiretleri, önceki yüzyıllardan farklı bir biçimde dönemin “bilimsel araştırmalarının” ve özellikle de istatistikle sosyolojinin konusu haline geldi.
‘TEDÎP, TENKÎL VE İSKÂN POLİTİKASI’
Resmî Kürdolojinin de başlangıcı sayılan bu dönemle yine bu dönemin birikimi üzerinden aşiret politikasını belirleyecek Cumhuriyet döneminde de Kürt aşiretleri belirli stereotipler etrafında tanımlanmıştır. “Şakî, vahşi, gayrı medeni, düzen karşıtı” gibi kavram setleriyle tanımlanan ve “medeniyet” zaviyesinin dışında bırakılan aşiretler için çözüm olarak da geçmiş yüzyıllarla aynı fakat daha sistematik bir tedîp, tenkîl ve iskân politikası yürütülmüştür. Şakîlik, yağmacılık, isyan, vergi vermeme gibi hadiseler; her ne kadar aşiretler için neredeyse bir tür fenomen olsa da aşiret ve bu çalışma özelinde Kürt aşiretleri, sıralanan hadiselerle müsemma yapılar değildir. Aksine bu çalışmada teferruatlı biçimde işlenen aşiretlerin tarihsel ve politik serüvenlerinin de gösterdiği gibi her bir aşiretin hususiyeti, tarihi, politik kabiliyeti ve nihayet bir şahsiyeti vardır. Bu bakımdan okurun dikkatini, yazarlarımızın, kaleme aldıkları ve her biri spesifik düzeyde bir Kürt aşiretine odaklanan makalelerinde söz konusu ilişkiyi büyük bir özveriyle ortaya koymaya çalıştıklarına çekmek isteriz.”
KİTAPTA YAZILARI OLAN ARAŞTIRMACILAR
Kitapta yazıları yer alan araştırmacılar şunlar: “Hamit Bozarslan, Suavi Aydın, Serhat Bozkurt, Gökhan Çetinsaya, Yalçın Çakmak, Lale Yalçın Heckmann, Ercan Çağlayan, Tuncay Şur, Kamil Fırat, Mehmet Rezan Ekinci, İsmet Konak, Erdal Çiftçi, Ali Haydar Bektaş, Burak Bektaş, Gültekin Uçar, Yener Koç, Sedat Ulugana, Orhan Örs, Berhan Arençoban, Safiye Ateş Burç, Fasih Dinç, Hasan Biçim, Mehmet Fiğan, Suphi İzol, Hiroki Wakamatsu, ve Hakan Kaya”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***