İngiltere, Ukrayna’dan gelen yeni bir mülteci dalgasına kucak açarken yedi aydan fazla bir süre önce gelen Afganları desteklemek için yeterli çaba gösterilip gösterilmediği konusunda sorular artıyor.
Taliban geçen yıl Ağustos ayında Afganistan’ın kontrolünü ele geçirdiğinde, ülkeden kitlesel bir göç yaşandı. İngiltere, 15 bin’den fazla insanın tahliyesine yardım etti.
Ancak yedi ay sonra bile bu insanların çoğu İngiltere’nin farklı bölgelerindeki otellerde arafta kalmaya devam ediyor.
Bunun İçişleri Bakanlığı’na günlük maliyetinin 1,2 milyon sterlin olduğu tahmin ediliyor.
Bazıları Afganistan’da on yıldan fazla bir süre İngiltere hükümeti için çalışmış olan bazı mülteciler, çocuklarını otel odalarında büyütmeleri dolayısıyla karşılaştıkları zorluklar ve burada yaşam kurma umutları hakkında BBC’ye konuştu.
Bir mülteci Afgan kadının ifadesiyle, “Bir ailenin yeni bir hayata başlamak için kendi evinin olması gerekiyor”.
‘Yük olmak istemiyorum’
Onlarca Afgan mülteciyi barındırmak için kullanılan bir oteli ziyaret ettik.
Lobinin yanında erkekler Afganistan’dan son haberler için, aileleri de İngiltere’deki yaşamları hakkında konuşmak için toplandılar.
Ebeveynler ve çocuklar otel odalarında yan yana yaşadıklarından, aile hayatının koşuşturması koridorlardan duyulabiliyor.
İngiltere’nin Kabil Büyükelçiliği’nde uzun süre tercüman olarak çalışmış olan Farid Rahmani’nin eşi ve altı çocuğuyla birlikte bir otelde yaşantıya uyum sağlaması gerekti.
Geçen Ağustos’ta Taliban Afganistan’da yönetimi ele geçirdiğinde, Rahmani İngiltere için çalışmasından dolayı hedef alınacağından korkmuş, eşi ve kızlarının Taliban yönetimi altında bir yaşantı sürmesini istememişti.
Kendisi ve ailesinin İngiltere’ye tahliyesi için çağrı aldığında, binlerce Afganın çaresiz bir şekilde toplandığı havaalanına gitmesi için 15 dakikaları vardı.
Ailesi dört otel odasına dağılmış durumda ve bunlardan birinde karısı ve iki kızıyla kalıyor. Sınırlı ulaşım olanaklarıyla, otelden nadiren, çocuklarından birini kreşe götürüp getirmek için ayrılıyor.
“Burada hiçbir şey yapmıyoruz. Hayatım çok sıkıcı” diyor: “Otelde dört haftadan çok kalacağımızı düşünmedik; bu kadar uzun süre kalmak gerçekten zor.”
Aile İngiltere’ye giydikleri kıyafetler dışında çok az eşyayla gelmiş. Farid kendisine sunulan tüm destek için minnettar olduğunu söylüyor.
Otelde barınmaya ek olarak, aileye günlük yiyecekleri tedarik ediliyor ve çamaşırları yıkanıyor. Çocuklar okula kayıtlı ve aile günlük masrafları için devletten para yardımı alıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=L-hiqqbKd5Y&ab_channel=BBCNewsT%C3%BCrk%C3%A7e
“Devlete yük olmak istemiyorum”
Ama konuştuğumuz diğer Afganlar gibi Farid de bir işe girmek ve kendine ait bir eve sahip olmak istiyor. Çocuklarının istedikleri gibi oynayacakları, ev yemekleri yiyebilecekleri daha fazla alana sahip bir eve ne zaman taşınacaklarını sorduğunu, ama kendisinin buna cevap veremediğini söylüyor.
“Burada ne kadar kalacağımız konusunda hiçbir fikrim yok, belki bir ay, iki ay, üç ay. İçişleri Bakanlığı çalışanı İngiltere’de ev bulmanın çok zor olduğunu söylüyor” diyor.
İngiltere’de çalışma hakkı var ama nerede yaşayacağını bilmeden iş bulmasının mümkün olmadığını söylüyor. “Ülkenin herhangi bir yerinde bana ev verirlerse bunu reddetmem. Herhangi bir işi de kabul ederim. Artık devlete yük olmak istemiyorum.”
‘Hayatımıza yeniden başlamak istiyoruz’
Farid, İngiltere’de otellerde kalan yaklaşık 12 bin Afgandan biri. Başka bir otelde, eski Afgan hükümetinde üst düzey bir görev yapmış olan başka bir mülteciyle karşılaştık. Kocası ve çocuklarıyla aynı odada kalıyor.
“İngiltere hükümetine hayatımızı kurtardığı için teşekkür ediyoruz. Burada olmamız Afgan halkının çoğunun sahip olmadığı büyük bir şans. Ama uzun süre otelde kalmak yorucu bir durum. Bir an önce bize yeniden ev verilse hayatımıza yeniden başlayabiliriz” diyor.
İngiliz ordusuna çalışan, tahliye sırasında hamile eşi ve çocuklarından ayrılmak zorunda kalıp şu anda bir otelde yalnız yaşayan başka bir Afgan da BBC’ye, ailesine yeniden kavuşmayı ve bir dükkân işletmeyi hayal ettiğini söylüyor.
Şimdilik hayatı genel olarak bir odada geçiyor. Afganistan’daki ailesine telefon ederek, otelde diğer Afganlarla konuşarak ve YouTube videoları yardımıyla İngilizce öğrenerek günlerini geçiriyor.
Tüm eşyaları odasındaki tek bavula sığıyor; masanın üzerinde yenmemiş bir tabak yemek duruyor; ailesi Afganistan’dayken boğazından yemek geçmediğini söylüyor.
“Şu anda ihtiyacım olan tek şey hükümetin ailemi tahliye etmemde bana destek olması. Geçmişi arkamda bırakıp bir gelecek kurmak istiyorum” diyor gözyaşları içinde, “Ailem buraya gelirse çocuklarımın doktor ve mühendis olmasını istiyorum.”
“Birçoğu akıl almaz travmalarla karşı karşıya kaldı”
İçişleri Bakanlığı, otellerin “kısa vadeli bir çözüm” olduğunu, yerel yetkililerin “uzun vadeli uygun konaklama bulmak” üzere çalıştıklarını söylüyor.
Bakanlıktan BBC’ye yapılan açıklamada, şimdiye kadar Afgan mültecilere 4 bin’den fazla konut sağlandığı ve “Afgan ailelere kalıcı evleri güvence altına almak ve hayatlarını yeniden kurmaları için” yerel yetkililerle çalışmaya devam edildiği belirtiliyor.
Ancak Afganlara yönelik desteği artırması için hükümete çağrılar artıyor.
Milletvekilleri, mülteci yardım kuruluşları ve diğer sivil toplum örgütleri tarafından yazılan bir mektupta, Ukrayna’dan kaçanlara yapılan yardımlar hatırlatılarak hükümetin Afgan mültecilere de “onur borcu” olduğu ve bu insanların otellerde hayatlarını yeniden kurmalarının “imkansız” olduğu ifade edildi.
Mektubu imzalayan Muhafazakar Milletvekili Damian Green, BBC’nin bir programında konuşurken, “Bazılarına iş teklif edildi, ancak kalıcı bir adresleri olmadığı için kabul edemiyorlar” dedi.
STK’lar, uzun vadede otellerde yaşayanların refahına ilişkin endişelerini de dile getirdiler.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) İngiltere direktörü Yasmine Ahmed, “İngiltere’ye geldikten aylar sonra binlerce Afgan’ın hala küçük, genellikle aşırı kalabalık otel odalarında mahsur kalması kabul edilemez” dedi:
“Birçoğu akıl almaz travmalarla karşı karşıya kaldı ve ruh sağlığı sorunlarıyla boğuşuyor. Ne zaman evlerine kavuşacaklarını bilmemek bu yükü daha da artırıyor.”
Farid de artık kalıcı bir evde konaklamak istiyor: “Otelde insanın canı sıkılıyor. Ama yeniden bir eve geçtiğimizde burada birçok fırsatımız olacak ve huzurlu bir hayat yaşayacağız.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***