Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sürerken, sabahları uyandığınızda ilk iş haberlere bakıyor ve endişe duyuyorsanız yalnız değilsiniz.
Dünyanın neresinde olursak olalım, ülkedeki çatışmalar ve insani durumla ilgili gelişmeleri birçoğumuz yakından takip ediyoruz.
BBC’ye konuşan uzmanlara göre, iki yıldır devam eden Covid-19 pandemisinin de etkisiyle ruh sağlığımızın tüm bu yaşananları kaldırmakta zorlanması son derece normal.
Peki kendi ruh sağlığımızı korumak için, biz neler yapabiliriz? Çocuklarımıza Ukrayna’da yaşananları nasıl anlatabiliriz?
İşgalden etkilenenlere nasıl yardımcı olabiliriz?
Kendimiz için neler yapabiliriz?
BBC’den Lauren Potts’un konuştuğu uzmanlara göre Ukrayna’da yaşananlara daha uzak coğrafyalardan tanık olanlar da, çatışmalar ve bombardımandan etkilenen insanları düşündüklerinde üzüntü duyabilir ve bu normal.
İngiltere’de ruh sağlığı üzerine çalışan yardım kuruluşu Mind’dan Alex Bushill, “Gördükleriniz karşısında stresli hissediyor olmanız doğal; böyle hissetmeseydiniz insan olmazdınız” diyor.
Bu durum her zaman anksiyete gibi sorunlara yol açmasa da önlem almak mümkün.
İngiltere’de Ulusal Sağlık Sistemi (NHS) ve yardım kuruluşu Anxiety UK’in bu konudaki tavsiyeleri basit: İyi beslen, dışarı çık, telefonunu bırak, insanlarla iletişim kur ve dinlen.
Uygulaması kolay görünmekle beraber, düzenli olarak bu tavsiyelere uymak kolay olmayabiliyor. Özellikle de stresliyseniz.
Alex’in önerisi, iki adımlı bir süreci takip etmek. Birinci adım, tetikleyici unsurlardan kendini uzaklaştırarak meditasyon gibi ‘mindfulness’ ya da bilinçli farkındalık araçlarına yönelmek; ikinci adım da, öğle arası almak ya da bir arkadaşınızla buluşmak gibi aktivitelere zaman yaratarak, öz disiplini sağlamak.
Uzmanlar, anksiyeteden kaçınmak için olumsuz haberlere tek seferde çok fazla maruz kalmamak gerektiği konusunda hem fikir. Yani sosyal medyada “kıyamet günü kaydırması” olarak anılan haber akışı takibi yapmak, bizi strese sokuyor.
Klinik psikolog Dr. Emma Hepburn, belirsizlik karşısında daha fazla bilgi sahibi olmak ve bazı boşlukları doldurmak için haberlerde boğulmanın sık görülen bir davranış olduğunu söylüyor.
Ancak Hepburn’e göre bazen boşlukları doğru bilgilerle doldurmak yerine, “felaketleştirme” eğilimi gösterebiliyoruz: Aynı bilgilere tekrar tekrar maruz kalmamız da kendimizi korumamızı engelliyor.
Mind kuruluşunun tavsiyeleri şöyle:
Gün içinde sadece belli saatlerde ve sınırlı süreyle haberleri ve sosyal medyayı takip edin; ardından da rahatlatıcı aktivitelere yönelin
Bilgiyi doğru kanallardan aldığınızdan emin olun; güvenilir kaynaklara yönelin, aynı zamanda spekülatif haberler ile sizi rahatsız edebilecek içeriklerden kaçının
Bazı uzmanlar ise, çoğunluğu telefonlarında çok daha fazla vakit geçiren gençler için kaygılandıkları dile getiriyor.
Mesajlaşma aracılığıyla destek veren Shout kuruluşundan Sarah Kendrick, haberlere 7 gün 24 saat erişimleri olduğunu söylediği gençler ve çocukların “savaş nedeniyle kaygılı olduklarını, geceleri uyuyamadıklarını” mesajlarında paylaştığına dikkat çekiyor:
Geceleri cep telefonunu kapatmak, haberlere bakmak zorundaymış gibi hissetmemek gibi önerilerde bulunan Shout’a göre medya tüketimimizi de ne kadar uyuduğumuzu da kontrol edebiliriz. Neyin kontrolümüz dışında olduğunun ise farkında olmalıyız.
Çocuklarınız için ne yapabilirsiniz?
Ukrayna’daki gelişmelere dünyanın farklı yerlerindeki çocuklar da tanık oluyor. Özellikle de medya araçları bunda etkili.
Çocuklar için faaliyet gösteren İngiliz yardım kuruluşu Save the Children’dan psikolog Ane Lemche, bu konuyu konuşmaktan kaçınmanın çocukları daha çok korkutabileceği görüşünde.
British Psychological Society’den Prof. Vivian Hill, çocukların yaşına uygun şekilde konuşmanın önemini vurguluyor.
Örneğin daha küçük çocuklara haritada Ukrayna’nın yerini gösterebilir ve tüm bunların onlardan daha uzak bir coğrafyada yaşandığını anlamalarını sağlayabilirsiniz. Daha büyük çocuklara gerilimin arka planıyla ilgili kısaca bilgi vermek de mümkün.
Yaşları ne olursa olsun, güvende hissetmelerini sağlamak önemli.
Ukrayna’daki insanların kendilerini korumak için neler yaptığından bahsedebileceğimizi söyleyen Prof. Hill, “Onlara birçok insanın bombalardan uzakta, sığınaklarda olduğunu, pek çoğunun da daha güvenli ülkelere göç ettiğini anlatabilirsiniz” diye konuşuyor.
Çocukların, ebeveynlerinin yaşadığı stresi hissedebildiğine dikkat çeken Hill’e göre, yetişkinler de gerektiğinde yardım almalı:
“Eğer üzgünseniz ve bu konuda konuşmak istemiyorsanız, çocuklarınıza ‘Biraz daha sonra konuşabilir miyiz?’ diyebilirsiniz.
“Ya da bu stresi daha iyi yönetebilen bir aile üyesinden konuşmayı yapmasını isteyebilirsiniz.
“Çocuklara vereceğim tavsiye, yetişkinlerinkinden çok farklı değil: Tüm bu umutsuzluk halinden kaçarak eğlenebildiğiniz, kendinizi koruduğunuz anlar yaratmak için çok çabalamanız.”
Başkalarına nasıl yardım edebiliriz?
Ukrayna’daki çatışmalardan doğrudan etkilenen insanlara yardım etmek de ruh sağlığımızı korumamızı sağlayabilir.
“Başkaları için bir şeyler yapmanın ruh sağlığını olumlu etkilediğine dair çok sayıda kanıt var” diyen Dr. Hepburn, şöyle devam ediyor:
“Başka birini iyi hissettirdiğimizi düşündüğümüzde, biz de iyi hissederiz. Beynimiz sosyal bir yapı olarak tasarlanmış ve sizden daha büyük bir şeyle bağlantı kuruyor olmanız, sağlığınız için çok faydalı.”
Ukraynalı sivillere destek vermenin pek çok yolu var.
Türkiye’den Kızılay aracılığıyla Ukrayna’ya insani yardım ulaştırmak mümkün.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuklara Acil Yardım Fonu (UNICEF) gibi uluslararası kuruluşlar da, ülkeye düzenli olarak yardım gönderiyor.
Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de Ukrayna’ya yardım ulaştırmak için çalışan bağımsız kişisel girişimler ve gruplar var. Bazıları sosyal medya aracılığıyla destekçilere ulaşıyor.
Prof. Hill’e göre, çocuklarımız da bu yardımlaşmanın bir parçası olabilir.
“Adaletsizlik, çocukların güçlü hisler beslediği bir konu” diyen Prof. Hill, “Çocuklarınızın Ukrayna halkına nasıl yardım edebilecekleri hakkında düşünmelerini sağlayın” diye öneriyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***