Türk Sanayi ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, TÜSİAD Genel Kurul Toplantısı’nda konuştu.
Özilhan Başkanlar Konseyi, Yönetim Kurulu Başkan Adayı olarak TÜRKONFED Başkanı olarak görev yapan Orhan Turan’ı önerdi.
Özilhan üretim için yatırım, yatırım için düşük faiz olması gerektiğini belirterek “Ancak faiz oranlarının çok düşük tutulması yüksek enflasyon ortamında tasarrufları cezalandırıyor.” dedi.
Tarımın taviz verilmemesi gereken bir sektör olduğunu vurgulayan Özilhan “Tarımda artan fiyatları, ithalatla dengelemeye çalışmak durumu ağırlaştırıyor. Ucuz ithalat karşısında rekabet edemeyen çiftçi üretmekten vazgeçiyor” diye konuşarak çiftçilere destek verilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Özihan’ın açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:
“Ukrayna savaşı sonrasında turizm gelirleri beklentilerin altında kalacak, enerji faturası artacak ve ithalat faturamız kabaracak. Bu gelişmeler cari açığı artıracak ve Türk Lirası’nın değeri üzerinde baskı oluşturacak. Para ve maliye politikalarının fiyat istikrarı doğrultusunda uygulanmasını gerektiriyor. Ancak bu tek başına yeterli değil. Ekonomi konuşurken makroekonomik istikrar konusuna odaklanıyoruz. Sağlıklı bir ekonominin üzerinde yükseleceği temel bu. Ancak Makroekonomik istikrarı konuşmak sonuçlarını uzun vadede göreceğimiz istihdam, teknoloji, üretim, yatırım gibi ortamlardaki dönüşüm ihtiyacını konuşmaktan alı koymamalı çünkü makroekonomik istikrarı bir türlü sağlayamamamızın arkasında bunlar yatıyor.
“Negatif reel faizler çok yüksek olunca tasarrufları yatırıma dönüştürme mekanizması çalışmıyor”
Enflasyonun temel sebeplerinden biri ürerimin ham madde, ara malı, ve ithalata bağımlılığının yüksek olması. Bu nedenle TL değer kaybedince üretim maliyetleri hızla yükseliyor. Enerji ve üretimde temel girdilerde ithalata bağımlılık yıllardan beri çözemediğimiz sorunlar. Dışa bağımlı olduğumuz sürece dışarıdan enflasyon ithal ediyoruz. Enerji ve girdilerin fiyatları dünyada arttıkça bu içeride enflasyon artışı olarak yansıyor. Enerjide ve üretimde ithalata bağımlılığı azaltmak için doğru bir sanayi stratejisi izlemeli ve kıt kaynakları doğru alanlara yöneltmeliyiz.
Üretim için yatırım, yatırım için de düşük faiz oranları gerekli ancak faiz oranlarının çok düşük tutulması yüksek enflasyon ortamında tasarrufları cezalandırıyor. Negatif reel faizler çok yüksek olunca tasarrufları yatırıma dönüştürme mekanizması çalışmıyor. Para tasarrufa yönelmek yerine dövize, altına, arabaya, emlak yatırıma yöneliyor. Bu nedenle üretim yapısını değiştirmeden ithal girdilere olan bağımlılığı ortadan kaldırmadan yatırıma yönelecek tasarrufları artırmadan tarıma ve sanayiye olan yatırımları artırmadan fiyat istikrarını sağlamak mümkün değil.
“Tarımda artan fiyatları, ithalatla dengelemeye çalışmak durumu ağırlaştırıyor”
Rusya-Ukrayna savaşı tarımın asla taviz verilmemesi gereken bir sektör olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı. Sanayide olduğu gibi tarımda da bir çok proje yapıldı. Ancak bu girişimlerin sonuca bir türlü etkisi olmadı. Ne tarımda gübre, mazot, gibi girdilerinde dışa bağımlılık azaltılabildi, ne üretimde bilgi ve teknoloji seviyesi yükseltilebildi ne verimlilik artırılabildi ne de üreticilerin kente göçü azaltılabildi.
Tarımsal girdilerde dışa bağımlılık yükseliyor, TL değer kaybettikçe girdiler artıyor. Tarımda artan fiyatları, ithalatla dengelemeye çalışmak durumu ağırlaştırıyor. Ucuz ithalat karşısında rekabet edemeyen çiftçi üretmekten vazgeçiyor. Böylece tarımsal üretim azalıyor ama dışa bağımlılık daha da artıyor. Peki ithalat yaptığımız ülkeler nasıl daha ucuza üretebiliyor? Çünkü destek veriyorlar. Türkiye çiftçisiyle muazzam bir tarım ülkesi yeter ki politikaları doğru uygulayalım.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***